‘Çağına kör’ tanık, hesabını verir bir gün....
“GEZİ” bir milat…tıpkı 19 Mayıs gibi.. Ve bizler de o şafağın demircileri; o miladın tanıkları…Şaşı bakan “kullara” bir gün mutlak… sorulacak hesabı…
ŞAFAĞIN DEMİRCİSİ…
I. bölüm “GEZİ” öncesi
Kızıllığı sarmış şafağı, ufka düşen ateşin…
Ve alev de bacayı…
Ve bir ak güvercin gökyüzünde maviye tutkun…
Ve taş kesilmiş çeneler;…
Biçare…
Suskun…
*
Nöbette akbabalar;
Güncel tezgahlar kurmaktalar!...
Sevr üzerinde bir şal,
Ha açıldı ha açılacak!..
Yeni bir 19 Mayıs öncesi;
Ahtapotun kolları, ha sardı, ha saracak!...
Fırsat kollamaktalar!..
*
Uyku; yarı ölüm…
Aymazlıksa tam!..
Unutmuş görünmektesin dünü;
Emekten, sesten, yürekten, yoksun kalırsa meydanlar;
Çok şafak beklersin de göremezsin;
Kızıla sarmış şafağın söktüğünü..
Aymazlığın rehberinde büyümez ki umut;
Uçmaz ki barışa tel duvaklı yaslı güvercin,.,
Karanlıkta boğulmadıkça, aydınlığa düşman o sahte surat,,
Daha çok umutlar söner; daha çok canlar yanar!...
*
Bunca zilletin karanlığında; ne yazar ki sürse de hayat!...
*
Serpilmişken üzerine ölü toprağı,
Ve tanrıya düşman bilinmişken aydınlık;
Kurutulamaz ki bataklık…
Umut tacirinin yalanı derya…
Ve her yalan bir kanlı kement;
Susturulmakta akıl;
Ve yok hükmünde kılınmakta idrak!..
Tek korku cehennem; ödülse huri ve… cennet!..
Ve nöbette akbabalar;
Ve gizli birer tanığın insafına terk edilmiş nice kurbanlar!...
Çölde aranan bir damla su misali;
Yok hükmünde hukuktan, bir zerre medet ummaktalar!..
*
Şunu bil…
Uçmaz barışa, tel duvaklı yaslı güvercin!..
Susmak; azdırmak demek!..
Ve beklemek; cesaret vermek…
Kolay değil ki; kan isterken faşizm…
Barış üretmek!..
Emek ister en başta!... emek!..
Susma; haykır!... Uyandır!...
Ses gerek, nefes gerek, çokça da yürek!...
*
Semer seçilirken eşeğin fikri alınmaz ki.. Ölçüsü yeter…
Ölçün alındı çoktan… Verdiğin oy’u, ölçün bilmekteler!..
Alındı mı fikrin; haberdar mısın; açılımdan..
Haritadan!?.. Çizilen yoldan!?...
Üç koyun yerindesin, köleden beter!...
Aymazın gözünde nesin; necisin; bir torba erzak
verilesi’den öte
Onurunla eşdeğer midir, tutulduğun mertebe,
Yeter!:. de…Artık Y e t e r !....
Üç koyun yerindesin; köleden beter!..
Hele susmak ölümden de beter.
Bir dert ki suskunluğun… kahreder!...
Horozlar bile; vaktidir der de… öter!..
****
II. Bölüm: “GEZİ” ve sonrası..
Vakit mi erişti ne!...
İşte öttü horoz…
Ve ak güvercin gökyüzünde özgürlüğe…maviye tutkun…
Meğer; taş kesilmemiş çeneler;…
Ne biçare…
Ne de suskun…
Şafağın sökmesini, gürzün örse inmesini beklermiş!...
Sökülen bir ağaç sesi değil; yükselen onurun gür nefesi bu!..
Uyandı maviliklere karmış yeşilin gölgesinde… özlenen barış;
O barış ki; “tek ve hür!”,
“Ve bir orman gibi” kardeşçe yaşamayı…
Ne çok özlermiş!...
*
Dolu meydanlar artık...
Hiç de durulası değil;
Ses geldi; nefes geldi… çokça da yürek!...
“Ol cevahir; sol memenin altında”, var oldukça sürecek!...
Ve yarın… artık dün değil!...
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com
Yorum Gönder