Erdoğan artık Türkiye'nin muhalefetsiz Sultanı değil. Sonunda meydanlar kazanır

Erdoğan artık Türkiye'nin muhalefetsiz Sultanı değil. Sonunda meydanlar kazanır Erdoğan daha da sertleşir, tabanını da ortaya sürerse, bu sonun başlangıcı olacaktır.

Erdoğan artık Türkiye'nin muhalefetsiz Sultanı değil. Sonunda meydanlar kazanır
“Başbakan ortalığı yumuşatacak sözler etmeli” derken, elde benzin bidonuyla yangına giden birini görüyorsunuz. Sert sözler, tahrik edici yorumlar, tehditler geçerli akçe olunca, korku duvarını aşmış duyarlı halk kitleleri, “Senden korkan senin gibi olsun” havasına girdi.
Tayyip Erdoğan'ı yıllar öncesinden tanıdığımız için yaşadıklarımız, duyduklarımız sürpriz değil. Bunlar ne ki, daha fazlasını da bekliyoruz diyebilirim.  
Başbakan Erdoğan, “İzinsiz, yasalara aykırı bir şey yapmayız. Tabanımız yasalara, düzene saygılıdır” yönünde açıklamalar yapıyor. Hemen hatırlatalım, Ankara'da, Kuğulu Park'tan ayrılan binlerce insan Kızılay'a doğru kaldırımdan değil de, yoldan yürüdükleri için polisin sert müdahalesine maruz kaldı. Ortalık cehenneme döndü.
Peki, Başbakan Erdoğan'ı Ankara'da karşılamak üzere çoğunluğu mecburen gelenlerden oluşan kalabalıklar trafiği engelleyince polisin gıkı çıktı mı?
Geçtiğimiz Pazar günü Esenboğa Havalimanı'ndan uçağa binecek olanlardan kaçı uçağını kaçırdı? Gecikmeler yüzünden kaç uçuş geç saatlere ertelendi?
Bu sorulara yanıt verecek bir yetkili çıkmaz, çünkü anında bitirirler.
Devam edelim. Başbakan, Esenboğa'dan Ankara merkeze kadar 4 ayrı yerde konuşma yaptı. Bu bölgelerden Ankara trafiğinin can damarları olan yollar geçiyor. Kalabalıklar ve araç konvoyları, yolları doldurdu. Koca Başkentin trafiği saatlerce felç oldu.
Peki, bu toplantılar için önceden izin alınmış mıydı? Trafiğin akışının engellenmesi yasalara uygun muydu? Erdoğan karşıtlarına görülmedik şiddet uygulayan polis, bu gelişmelere neden göz yumdu? Bu tavırla, “Polis halkın polisi mi yoksa AKP'nin mi” diye soranlara yanıt mı vermiş oldu?
Onbir yıldır iktidarda olan Başbakan Erdoğan hala, “Türbanlı kızları yerlerde sürüklediklerini unutmadık” diyorsa, selamun aleyküm, elhamdülillah diyenlerin, sakallıların, eşi türbanlı olanların zulüm gördüğünü, aşağılandığını söylüyorsa, yalanlanacağını bile bile bazı olayları örnek diye veriyorsa, anlayın ki artık sadece kendi tabanını bir arada tutmaya oynuyor. Hiçbir zaman kazanamayacağını bildiği toplumun duyarlı kesimini ise düşman ilan ediyor.
Şimdi gelelim Erdoğan'ı karşılamaya gidenlere.
Sincan Fatih Mahallesi'nde yaşayan ve Büyükşehir Belediyesi'ne iş yapan taşeron bir firmada çalışan 45 yaşındaki bir işçi ile konuşuyorum. Erdoğan'ı karşılamak için Esenboğa Havaalanı'na gitme nedenini soruyorum. Yanıtı, “Gardaş, ekmek parası peşindeyiz. Ellerinde liste var. Oraya gidip kendini gösteriyorsun. Görmediklerini mimliyorlar. İşten atacaklarını söylüyorlar. Zaten bu işe hem belediyede hem de milletvekili seçiminde AKP'ye oy vereceğimize dair Kuran üzerine yemin ederek girmiştik” oluyor.
Ankara'nın büyük bir ilçesinden 15 minibüsle geldiklerini söyleyen bir genç, “Abi valla uzun süredir işsizim. İlçe başkanı, iş bulacakları arkadaşların listesini hazırlamıştı. Minibüslere doluşup Esenboğa'ya kadar kaç saat yol gittik. Bazı arkadaşlara para verdiler. Yemeğimizi de karşıladılar. Babam da, aman oğlum git, yoksa işi kaçırırsın dedi” diye konuşuyor.
Ankara'nın metropol ilçelerinden Keçiören'de yaşayan yeni emekli olmuş bir vatandaş, başka bir konuyu gündeme getiriyor. “Hemşerim, muhtarda kayıtımız var. Her ay oraya gidip erzak yardımını alıyoruz. Ara sıra başka yardımlar da geliyor. Emekli maaşı belli. O yardımlar olmasa aç kalırız. Muhtar Hepimizi tanıyor. Herkes gelecek diye haber yolladı. Tutuşturdular elimize bayrakları, yardım çuvalının hatırına saatlerce bekledik” derken, “Bağımlı olduk” valla diye de ekliyor.
Mamak'taki kentsel dönüşüm projesinden evini bekleyen 40 yaşlarındaki bir esnaf ise çok dertli. “Mahallede herkes birbirini tanıyor. Evlere, esnafa haber saldılar. Hepiniz geleceksiniz, özellikle de ev bekleyenler dediler. Ayrıca, tencere tava çalan, ışıkları yakıp söndüren, korna çalan komşularınızı bildirmemizi istiyorlar. Esnafım,  istediklerini yapmasam, zabıtaları gönderip canımızı okurlar” diye dert yanıyor.   
Havaalanına en yakın ilçe olan Pursaklar'dan, orta yaşlı bir kadının söyledikleri daha da anlamlıydı. “Bizim burada tarikatlar ve cemaatler hâkimdir. AKP'ye en çok oy çıkaran ilçelerden biriyiz. Cemaat haber gönderdi. Herkes gidecek Tayyip'i karşılayacak dedi. Evde işim çoktu, ama bizim köylüler gidince mecbur kaldık. Oy ver derler veririz, mitinge, toplantıya, karşılamaya git derler gideriz. Ama Allah var, her türlü yardımı da alırız”
İktidar partisi ile ilgili gelişmeleri kulaktan dolma bilgilerle değil, hep AKP tabanının içinde olarak öğrenmeyi tercih ettim. AKP'nin örgütlerinde, seçmen kitlesinde sağlam ilişkiler kurduğumdan, gerçekleri herkesten önce öğrenebiliyorum. Bu nedenle, muhalefet partilerinin, Başbakan Erdoğan'ın arkasındaki çoğunluğu çekip alacak siyaseti üretemeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bu kitlenin, güç dengelerinin değiştiğini net bir şekilde gördüğünde Erdoğan'ı terk etmeye başlayacağını da belirtebilirim. Güç dengeleri değiştikçe, dünyanın baskı ve eleştirisi arttıkça, Erdoğan daha da sertleşir, tabanını da ortaya sürerse, bu sonun başlangıcı olacaktır. 

Not: Yazının başlığı İtalya'nın İl Sole 24 Ore ve İngiliz  The Guardian gazetelerine aittir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget