Mandallar! - Tünay Süer

Mandal deyince aklımıza hemen ipe serilen çamaşırı tutturmak için kullanılan basit yaylı kıskaç gelir. Oysa kapı, pencere kanadı, dolap kapağı gibi şeyleri kapalı tutmaya yarayan metal parçaya da mandal denilir. Mandal, müzik aletlerinde ut, keman gibi çalgıların tellerini germeye, akort yapmaya da yarar.
Hayatımızın içindedirler devamlı, bununla birlikte insan olmadıkları için ruhsuz ve duygusuzdurlar.
Mandallarla konuşmanız mümkün değildir.
Onlar sadece yerleştirildikleri yerlerde görevlerini yaparlar, paslanmaya karşı ara sıra yağlamak gereklidir.
Bir müzik aletinde mandalı fazla  sıkarsanız  telleri kopartır. Kopan teli tamir edemezsiniz ancak yenisini almak gereklidir.
                                                     ***
Başbakan bindirilmiş kıtalarla Milli İradeye Saygı Mitinglerinin üçüncüsünü Kayseri'de yaptı. Mitinglerle kendini tatmin etmeye çalışıyor.
Yandaş medya sayesinde anlattığı masallara inanan ve halen uyanamamış olan bindirilmiş kıtalar da, var güçleriyle alkışlıyorlar.
Başbakan coştukça coşuyor, attıkça atıyor ve mangalda kül bırakmıyor.
Görüyoruz ki sinirleri çok yıpranan başbakanın yağlanmaya, morale ihtiyacı var.
“Bu son olaylar en çok da çözüm sürecini (!) saboteye dönük olaylardır. Boyun eğmeyeceğiz. Bu oyunu da bozacağız. Çözüm sürecini kararlılıkla ilerleteceğiz.” Diyor.
 Toplamalı mitinglerde bir tanrı kulu da “bu çözüm süreci nedir “ PKK ye ne vaat ettin diye soramıyor.
Taksim Gezi Park direnişinde terörist başı ile Atatürk’ün resimleri yan yana asmışlar diye güya şikâyet ediyor.
Hani sen ona sayın demiştin ve o sayınla masaya oturmuştun şimdi ne oldu da terörist başı diyorsun diye de soramıyorlar. Zira oradakilerin çoğu makarna bulgura, bir kamyon kömüre tav olan yoksul halk kitlelerinden bir kısmını temsil eden kişilerdir.
Ya aydın geçinenlere ne demeli? Onlar da, sayesinde zengin olanlar köşeyi dönenlerdir.
Tabi, bir kısmı da Atatürk düşmanı olan enteller, dantellerdir.
Millî değerlerimizin çoğu özelleştirme yalanlarıyla yabancılara satılmış, satıla, satıla neredeyse bizim olan bir şey kalmamış.
Yollarımız, sularımız köprülerimiz, topraklarımız, bankalarımız, fabrikalarımız. Vb.
Bu alınan paralar nereye gitmiş? Memura mı? Emekliye mi? İşlerinden atılan, sokaklarda hak arayan işçilerimizin ceplerine mi?
Kahraman Türk Ordusundan onlarca komutan yalanla, iftira ile zindanlara kapatılmış, neden acaba?
 Bunca genç, gaz bombaları, plastik mermiler, coplar altında canları yanıyor, ölüyorlar, gözlerini kaybediyorlar. Acımasız baskıya, orantısız, üstelik zehirli güce karşın yılmadan direniyorlar.
Acaba bu gençler ne istiyorlar?
Halkın yarısının gerçeklerden haberi yok. Onlar sadece yandaşları ve başbakanın uydurmalarını dinliyorlar. Ha, birde dizilerden, evlilik programlarından başlarını kaldıramıyorlar. Bir de sosyete gurubu var ki dünya umurlarında olmuyor.
Böyle bir Türkiye’de;
Düşünmeyenler, düşünmek istemeyenler ve de düşünemeyenler sayesinde gittikçe karanlıklara, çağın gerisine doğru sürüklenmekte olan Türkiye’nin akordu bozulmuş ve tel kopmuştur artık.
Peki, bunca zaman ülke adım adım diktatörlüğe giderken Atatürk’ün partisi CHP ne yaptı?
 Ne yazık ki bir asırlık CHP, AKP karşısında güçlü bir muhalefet yapamadı ve ya yapmak istemedi dolayısı ile halka güven veremedi. Buna maalesef Baykallı zamanlar da dâhildir. Dost acı konuşur derler kimse kusura bakmasın. Ha, Baykal olsaydı AKP bu kadar ileri gidebilir miydi diye düşünürsek, gidemezdi elbet.
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP ye baktığımızda partide huzursuzluk olduğunu görüyoruz.
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasetin içinden yetişmemesi ve ideolojik - politik çizgisini bilmediği, araştırmadığı kişileri vekil yapıp belirli konumlara getirmesi, parti tabanında bölünmelere yol açması gibi.
Mesela eski Genel Başkan Yardımcılarından Gülseren Onanç’ın "CHP tabanının yüzde 65'i barış sürecini destekliyor'' demesi gibi.O tabanın yüzde 65 ini isim, isim bildirseydi ya!
Mesela CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün “Dersim Katliamının sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır” diyerek Atatürk’ü katil göstermesi gibi.
İktidarın bölücü ve gerici anayasa masasına oturmakla ve halen ısrar edişini halk çözemiyor.
Netice olarak AKP in böylesine dikta rejimini sürdürmesinde, halk pasif politikalarının sebep olduğu düşüncesi ile CHP ye olan umudunu yitirmiştir.  Oysa CHP, AKP karşısında, halkın önüne geçerek gümbür, gümbür muhalefet yapabilmeliydi. Halkın beklentisi buydu.
CHP hala da bir şeyler yapabilir kendi bünyesinde Atatürkçü tüm partileri toplayabilir bir güç yaratabilir. Mesela İşçi Partisi ile, HE_PAR  ile seçim anlaşması yapabilir. Bence yapmalıdır
Gençlik hareketinde öne çıktığı için AKP tarafından tehdit edilen sanatçı Mehmet Ali Alabora’yı, Tarık Akan gibi Atatürkçülerle yakın temas içinde olmalı, bünyesine katmalıdır.
İnternette buna benzer haberler Gürsel Tekin tarafından yalanlanmasına rağmen ciddi şekilde düşünülmelidir.
                                                     ****
Bir önceki yazımda başbakanın  gençlik hareketini CHP yaptı demesine CHP ‘in bu kadar gücü olsa siz iktidarda olmazdınız diye yanıt vermiş, sözlerinin doğru olmadığını anlatmıştım..
Muhalefetin yeterli olmadığı bir ülkede ülkenin kurucusu Atatürk’e hakaretler yağdırılırken, ders müfredatlarından Atatürk, resmi kurumlardan TC kaldırılırken uyuyor sanılan bir gençlik Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye ayağa kalktı. Bundan doğal ne olabilir?
Ve Türk Milleti uyandı, dikta rejime karşı büyük bir halk hareketi başladı. Hiç bir partinin başaramayacağı, başaramadığı büyük bir direniştir bu.
Artık zurnanın son deliğine gelinmiş, sazın bam teli kopmuştur.
ABD - İngiltere ve İsrail şeytan üçgeni ile Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme isteği gümlemiştir.
Şimdi geride kalan, başbakanın Vandallar diye bilerek, isteyerek PKK yandaşlarının yaptıklarını Türk gençliğine mal etmeye kalkmasını, yok camilerde içki içtiler, başörtülü gelin martavallarını, halkın bilmeyen kesimine daha iyi anlatmanın zamanıdır.
Başbakanın maskesi düşmüş gerçek yüzü meydana çıkmıştır. Anlattığı yalanlar karşısında tüylerim diken diken oluyor. Bir başbakan yalanlara sığınarak bu kadar kendisini küçük düşürmemelidir.
5 yıldır uyduruk, düzmece yalanlarla yurtseverlerimizi, aydınlarımızı zindanlara kapatan bu iktidar mutlaka gitmelidir. Bir terör örgütü ile asla barış yapılmaz, taviz verilmez. Başbakan dünyada bir ilk olarak bunu da yapmıştır.
Efendim 4 aydır ölümler olmuyormuş. Bu vatan evladının vatanı için canını seve seve verdiğini, vereceğini anlayamayan ve saltanatını devam ettirmek için yapamayacağı olmayan kinci bir iktidar ile Türkiye artık yönetilmemelidir.
Türkiye’de aylardır terör nedeniyle şehir haberi gelmiyor, çatışma haberi gelmiyor diyen başbakan sırf başkan olabilme adına bölücü başına verdiği sözler vardır ortada.
PKK pusuya yatmış pazarlık neticesi, kendisine vaat edilen anayasayı ve bölünmeyi beklemektedir.
Bakınız iki gün önce Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı ile 3’üncü Tümen Komutanının da bulunduğu komuta heyetini taşıyan Komuta-Kontrol helikopterine (S-70) teröristler tarafından Hakkâri ili Yüksekova ilçesi İkiyaka Dağlarından dört el ateş edildi.
Ne yazık ki helikopter kaçınma manevrası yaparak ateş bölgesinden süratle uzaklaşmış Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığına sığınmıştır. Türk ordusunu böylece dünyaya rezil eden bir anlayış vardır.
Validen izin alınmadıkça ateşe ateşle mukabelenin yasak olması ne demektir? TSK ‘ın düşürüldüğü duruma bakın.. Savaş uçaklarımız ne işe yarıyor? Neden anında kalkıp ateş edilen bölgeyi yerle bir etmediler acaba?
Çünkü başbakanın PKK ya sözü var.
Diyarbakır'da 15 Haziran günü, 'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Kongresi ilanında DEMOKRATİK Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkanı Aysel Tuğluk Güneydoğuyu Kuzey Kürdistan diye açıklarken 21.yüz yılın Kürtlerin yüz yılı olacağını söyledi.
Helikopterimize yapılan bir ihtar ateşidir bence isteseler düşürebilirlerdi.
Bunlara bu cesareti veren, vatanın parçalanmasını isteyen bir başbakanın halen direnen gençlerimize, halkımıza karşı ES ES ler gibi daha güçlü bir polis ordusu çıkartmak istemesi halka savaş açmasıdır.
Askerimizin elini kolunu bağlayan, bizleri susturmaya kalkan iç ve dış düşmanlar şunu unutmamalıdır. Türkler durur durur birden vurur. Tıpkı ummadıkları anda Mustafa Kemalin çocuklarının meydana çıktıkları gibi, her kim ki bizi ezmeye kalkar pire gibi ezilir sonunda.

TC.Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget