Ya biteceğiz, ya da dirileceğiz! - Tünay Süer

Başbakana bağlı yandaş televizyonlardan birisinde  (genelde izlemem)  Atatürk konuşulduğu için dikkatimi çekti, izlemek durumunda kaldım ve konuşulanları nefretle dinledim. Onlara yanıt verememenin sıkıntısı ile tahammülüm kalmayınca da izlemekten vaz geçtim.
Ermeni asıllı bir adam;
“Kokuşmuş, miladını doldurmuş 90 senelik milliyetçilik çöpe atılmalıdır. Şehrin tepelerine asılan bayraklar meydan okumaktır.”
Atatürk düşmanı olduğu tescillenmiş diğeri;
“Etnik Türk Milliyetçiliği nüfusun % 10 a tekabül eder. Azınlık olan Türklerdir.” Anadolu Müdafaa-i Hukuk denilmiş. Neden Türk denilmemiş.
Evet, konuşmalar bu doğrultudaydı.
                                                                     ***
Kendisi bir hukukçu olmayan ama en önemli bir yere atamayla getirilen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, bir konferansta;
Bizler yargı olarak bu milleti hizaya getirmeye çalıştık ama hizaya getiremedik! Diyor. Hangi milletten, hangi yargıdan bahsettiğini düşünelim isterseniz.
                                                            ***
Hulki Cevizoğlu’nun Ceviz Kabuğu ’nu ULUSAL Kanalda kaç kişi izleyebildi bilemem.  Tahammül sınırını aşan, zorlayan, içimizdeki hainlerin su yüzüne çıkmalarını sağlayan bir programdı.
 Sevgili okurlarım, Atatürk hakkında gerçek olmayan kaynakları anlatan beyinleri yıkanmış ve ciddi şekilde örgütlenmiş olan cumhuriyet ve Atatürk düşmanları ile karşı karşıyayız.
Bir şekilde günümüzün prim yapma olayı Atatürk’e saldırı ve Türklüğü hor görme ve de yok etmek istencidir.
Şu son zamanlarda resim net olarak ortaya çıkmıştır. Ya Kürtçüler ya da Atatürk düşmanları ortalarda cirit atıyorlar. Hangi kanala baksanız bu zatı muhteremlerin olduklarını görmekteyiz.
Beyin yıkamaya çalışıyorlar.
AKP iktidarından aldıkları güç ile yerden mantar biter gibi çoğaldıklarını, rahatladıklarını, kendilerini açığa çıkarttıklarını görüyoruz.
İşin acı tarafı bazen çok yakınınızda olan Atatürkçü olduğunu sandığınız insanların da gerçek yüzlerinin ortaya çıkması inanın insanı kahrediyor.
Atatürk değerlerinden ve cumhuriyetten böylesine nefret ancak İstiklal Mahkemelerinde yargılananların, idam edilenlerin, hilafeti geri getirmek isteyenlerin, düşmanla işbirliği yapan hainlerin torunlarıdır.
Lafa bakın Türk Bayrağının tepelere asılması onlara meydan okumakmış.
Bunca yıl bu vatanın ekmeğini yemişler, suyunu içmişler ama içlerindeki kin hiçbir zaman bitmemiş.
Öylesine berbat günler yaşıyoruz ki…
Gerçek Gündem de Barış Yarkadaş’ın yazısından öğreniyoruz. Akdeniz Bölgesi'ndeki bir AVM 'ye giden Ö.Ö adlı yurttaş, alışverişini yaptıktan sonra, çarşının terasına çıkıp garsondan Türk kahvesi istediği için başına gelmeyen kalmamış ve karakolluk olmuş.
Türkiye ve Türk olmak bu duruma geldi artık. “Uyanalım.”
Atatürk'e yapılan saldırıların, iftiraların güç almasının sebebi 1938’den günümüze kadar gelen siyasi iradelerdir. Ne yazık ki CHP nin beceriksizliğidir.
Ortada suç, varsa bendedir sendedir, hepimizdedir.
Şimdi bölünme anayasası ile bölünmeyi yasallaştırmak istiyorlar, terör örgütü PKK, AKP iktidarı ile ülke yönetimini etkileyen bir güç haline getirildi adeta.
Her şey apaçık ortadadır.
Ey Türk Milleti sen bunları hak etmiyorsun.
Bizlere düşen görev bağımsızlığımızı,
Atatürk ilkelerini vatanın bütünlüğünü,
Milletin birlik ve beraberliğini, milli değerlerimizi,
 Artan azim, şuur ve inançla her ne koşulda olursa olsun canımız bahasına da olsa korumaktır
Şimdi polemik zamanı değildir.
Yurdumuzun dört bir tarafı içeriden, dışarıdan düşmanla sarılmış. Tıpkı 1919 lar da ki gibi.
O zaman yeni bir İstiklal Savaşı vereceğiz demektir. Hazır olmalıyız.
Ya biteceğiz,
Ya da dirileceğiz.
İlk raunt 8 Nisanda Silivri’de buluşmakla olacaktır. Vatanını, bayrağını seven orada olmalıdır.
Azınlık olmadığımızı bu vatanın gerçek sahipleri olduğumuzu birilerine anlatmanın zamanı geldi geçiyor.
Ne mutlu Türküm diyene ve de diyebilene.
Saygılarımla

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget