Aylardır beklenen Washington bileti geldi. Başbakan Erdoğan 16 Mayıs’ta Obama tarafından özel bir şekilde ağırlanacak.
Nisan 1919’da millete işgâli hazmettirmek için Heyet-i Nasihalar kuruldu.
Nisan 2013’te milleti PKK-Kürdistan açılımına ikna etmek üzere Akil Adamlar seçildi.
15
Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i işgâl etti. Gazeteci Hasan Tahsin ve
Askerlik Şubesi Başkanı Albay Süleyman Fethi öldürüldü.
16
Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa, milli mücadeleyi başlatıp, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’ni kurmak üzere Samsun’a doğru yola çıktı.
Başbakan Erdoğan, “2023’te eyalet sistemi konuşulabilir” dedi, 16 Mayıs 2013’te Washington’da olacak.
Yolu açan elbette sadece PKK-Kürdistan açılımları değil, ama şimdilik bunun üzerinde duralım:
İlk başkan seçildiğinde CIA’cı Henry Barkey, Obama’nın önüne “Kürdistan’da Çatışmanın Önlenmesi” raporunu koydu. “Türkiye’deki resmi kurumlarla” görüşülerek, hazırlanan bu raporda şunlar vardı:
-Ankara’nın Barzani yönetimini tanıması (oldu)
-Ankara’nın Erbil’de konsolosluk açması (oldu)
-Kerkük meselesinin halledilmesi (görüşmeler sürüyor)
-ABD’nin, “şiddeti redden” Türkiye’deki Kürt liderleri muhatap alması (oldu)
-PKK’lılara,
“soruşturmaya uğrama kaygısı olmadan” Türkiye’ye dönme veya Irak’ın
kuzeyinde kalıp, “peşmerge ordusuna” katılmalarını sağlayacak bir af
çıkarılması (konuşuluyor)
-Erbil ve Washington askeri yetkililerinin, silah bırakan PKK’lılara “gelecek garantisi” vermesi (konuşuluyor)
-PKK’nın silahlarını tv önünde ABD’li subaylara teslim etmesi (konuşuluyor)
Obama Nisan 2009’da ilk yurtdışı gezisini Türkiye’ye yaptı. TBMM’deki konuşmasında “Kürt sorununun çözümü”nü isterken, İstanbul’da üniversiteli gençlerle sohbetinde, “Türkiye’deki Kürt azınlığın bu topraklarda özgür ve eşit olarak yaşamasını savunuyoruz” dedi.
Obama
Ankara’da TBMM’deki siyasi partilerin liderleriyle de görüştü. Dönemin
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’le görüşmesinden basına yansıyan bilgilere
göre, Türkiye’de ilk kez bir Kürt siyasetçi ile tanıştığını belirten
Obama şunları söylüyordu:
“DTP’nin siyaset
içinde olması önemli. Parti olarak önemli görev üstleniyorsunuz.
Kürtlere sempatim var. Kürt sorunu silahla çözülmez. Azınlıkların,
grupların ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılayan formüllerin üretilmesi
gerekiyor...”
Görüşmeye dair yalanlanmayan bir başka bilgi ise Ahmet Türk’ün, Obama’ya “Demokratik Özerklik Projesi”yle ilgili 3 sayfalık bir mektup sunduğuydu. Mektupta şu öneriler yer alıyordu:
“Türkiye’nin
üniter yapısına saygı gösteriyoruz. Bu çatı altında yerel ve bölgesel
özerk yapıların önü açılmalı. Demokratik Özerklik Projesi kapsamında
Türkiye 20-25 bölgeye ayrılmalı. Her bölge kendi ismi ile adlandırılarak
yeni bir yönetim biçimi oluşturulmalı. Resmi dil ve bayrak bütün
Türkiye için geçerli olmakla birlikte, her bölgenin kendine özel
sembolleri ve renklerine izin verilmeli. Kürtlerin temel hak ve
özgürlükleri anayasal güvenceye kavuşturulmalı. PKK’ya yönelik bir af
çıkarılmalı ve dağdan inenlere cezai takibata uğramadan siyaset yolu
açılmalı.”
4 yıl gecikmeyle bugün bunların çoğu tartışılır hale gelip, “açılım” olarak önümüze konduğuna göre, demek ki, “Wasihgton’a giden yol İmralı-Kandil-Erbil’den geçiyor”muş...
Tabii bir de AKP ile yakın çalışmış İsrailli diplomat Alon Liel’in 2002 tarihli, “Washington’a giden yol Kudüs’ten geçen” sözü vardı.
Obama, İsrail’e “özür”
diletti...O günden beri İsrail bir Suriye’yi, bir Gazze’yi vuruyor,
Filistinli gençler öldürülüyor... Gazze fatihlerinden en ufak bir tepki
yok.
İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz, Washington davetinin resmileşmesinden günlerce önce şunu yazdı:
“Türkiye’nin Mavi Marmara krizinde İsrail'le anlaşması, Erdoğan’a Beyaz Saray daveti çıkardı...”
Bu Washington gezisi gerçekten çok ama çok “tarihi” olacak!
Silivri, Hasdal, Hadımköy,Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
6 Nisan 2013
Yorum Gönder