Sevgili okurlar; geçen haftanın en önemli olayı “akil insanlar” heyetinin
oluşturulmasıydı. Laf olsun diye konulan bir iki kişi dışında tamamı AKP
yandaşlarından oluşan heyet Türkiye’yi karış karış gezerek “barış!”
anlatacaklar.
İsimleri tartışmam
Her yerde “Akil isimleri nasıl buldun?” sorusu ile
karşılaşıyorum. Açıkçası beni hiç ilgilendirmiyor, çünkü önemli olan isimler
değil, onların niteliği belli, böyle bir heyete gerek olup olmadığı ki, bu heyet
fikri zaten baştan itibaren saçma sapan.
Sanki savaş var
Akil insanlar denilen
heyet ülkeyi karış karış gezerek, halkı “barışa inanmaları” konusunda ikna
edecekmiş. Sanki bu ülkede savaşanlar var, bunun da ötesinde savaştan yana olan,
anaların ağlamasını isteyenler varmış gibi davranıyorlar.
Amaç referandum
Biraz aklı
ve zekâsı olan herkes anlıyor ki, bu heyetin asıl amacı AKP iktidarının
Türkiye’ye dayatmak istediği “yeni!” anayasanın referandumda kabul edilmesi için
bir ön “halkla ilişkiler” propagandası yapmaktır. Bu heyetin onurla bağdaşmayan
tek görevi budur.
AKP anayasası
Başından beri şunu savundum. İktidarın Meclis’te
oybirliği ile kabul edilmiş bir anayasa arzusu yok. Çünkü biliyor ki, oybirliği
ile çıkacak bir anayasa kendi çıkarına uygun değildir. AKP’nin amacı kendi
zihniyetinde “dönüşüm sağlayacak” bir anayasa hazırlamaktır.
Ortak etme oyunu
Ancak AKP
de biliyor ki, bu Meclis’ten kendi dönüşüm zihniyetine uygun bir anayasa
çıkarması olanaksız. AKP bu nedenle sanki “iyi niyetli” yaklaşıyormuş gibi bir
“anayasa komisyonu” kurdurdu. Bu komisyonda üyeler eşit oylara sahip. Oyun zaten
burada.
Meşrulaştırmak
Muhalefet, yandaş medya baskısı nedeniyle “aman bana
demokrasi düşmanı demesinler” diye bu heyete girdi. Bu komisyonun iki farklı
kararı olabilir. Ya oybirliği ile bir anayasa taslağı çıkar ya da partiler
hiçbir şekilde uzlaşma sağlama yolu bulamazlar.
İkisi de geçerli
Ancak AKP için fark
etmiyor, her iki durum da iktidarın lehine. Diyelim ki partiler ortak bir metne
imza attı. Böylelikle anayasa taslağı Meclis’e gelmiş olacak. Ama en önemlisi
bütün partiler katıldığı için bu metin meşruiyet kazanacak. Kararı ise Meclis
verecek.
Değişiklikler
Parlamento en üst kurum olduğuna göre, önüne gelen metni
aynen kabul etme gibi bir şartı yok. Dileyen bir milletvekili (elbette talimat
alarak) maddeler üzerinde değişiklik önergesi verebilecekler. Sayısal çoğunluğu
nedeniyle AKP istediği maddeyi değiştirebilecek.
Uzlaşma olmazsa
AKP için üzerinde
anlaşılmış bir taslak çıkmaması da fark etmeyecek. Çünkü Başbakan zaten
“Bekleriz sonra kendi metnimizi ortaya koyarız” dedi. Bu kez bu metin ortaya
konacaktır. İki aşamada da tek tehlike referandum sınırı olan 330’un
bulunamamasıdır.
Terörle pazarlık
İşte terör örgütüyle yapılan pazarlıkların meyvesi bu
aşamada alınacaktır. AKP’nin anayasa için 327 oyu var. Sadece 3 oy için BDP’ye
ihtiyaç duyacaktır. Terör örgütü de alacağı tavizler karşılığında BDP’ye 330’u
buldurma talimatı vermesi olasılık dışı değildir.
Referandum aşaması
İktidar terör
örgütünün desteğiyle anayasayı referanduma götürecek sayıya ulaşabilir. Sıra
bunun halka kabul ettirilmesine gelecektir. Akil adı verilen insanların görevi
ise işte şimdiden halka bu anayasanın güzelliklerini! anlatmaktır ki, zaten
hemen hepsi buna çok hevesli.
Anket
oyunları
Bütün bunlara rağmen iktidarın endişe ve
çekinceleri olduğu da görülüyor. Bu nedenle güya saygın bazı kuruluşlara
anketler yaptırılarak halkın eğilimi soruluyor. Her nasılsa bu anketlerde
“iktidara büyük destek” olduğu ortaya çıkarılıyor. Peki bu doğru mu?
Sorumluluk yok ki
Denilebilir ki “araştırma kuruluşları sahte anketler yayınlarsa
ciddiyetleri zedelenir.” İlk bakışta doğru. Ancak bu şirketlerin şu anda bir
sorumluluğu yok.
Verdikleri bilginin test edilmesi
için bir seçim gerekli. Oysa bir yıla kadar seçim yok. “Yanılmışız” demek
kolay.
SONAR anketi
Bu görüşümü SONAR’ın yaptığı son anket kanıtladı. SONAR araştırmasına
göre AKP yandaş araştırma kuruluşlarının dediği gibi terörle muhabbeti sonucu oy
kazanmamış aksine yüzde 45’e düşmüş. Bu oran kararsızlar dağıtılmadan yüzde
39’da kalıyor.
Bu inandırıcı
Yine denilebilir ki “SONAR’a niye inanıyorsun?”
Bu da ilk bakışta doğru. Ama SONAR son seçimleri
neredeyse “milimi milimine” doğru tahmin etti. Çıtayı bu kadar yükselten bir
şirket, şimdi neden sahtekârlık yapsın ve itibarını yerle bir etmeye kalksın?
Sırıtan sahtekârlık
İktidar yandaşı anketçiler sırıtan sahtekârlıkları ile kamuoyunu
etkilemeye ve yönlendirmeye çalışıyor. Oluşturulan sahte bir iklimle halkın
duyguları sömürülüyor ve “büyük dönüşüm” için zemin hazırlanıyor. Aydınlık
insanların bu oyunu görmeleri gerekiyor.
Hepinize iyi
haftalar dilerim.
Yorum Gönder