Yer: Ardeşen.
28 Şubat süreci günleri.
Kamuoyunda çok iyi tanınan eski Milli Görüşçü isim kapalı bir mekanda yapılan toplantıda konuşur ve TSK’yı yerden yere vurur.
Konuşmanın hemen sonrasında bir delikanlı o ünlü ismin yanına gider ve şunları söyler:
- “Ben askerim, şimdi izin kullanıyorum. Eğer TSK ihtilal yaparsa yapacağım ilk iş komutanımı vurmak olacak.”
Milli Görüş patentli o çok önemli isim genç adamı kucaklar ve şunu söyler:
-
“Askerlik bittiğinde bir sıkıntın olursa mutlaka beni bul ancak seni
hatırlamam için, ihtilal olursa komutanını vuracak asker diye tanıt
kendini. Parolamız bu olsun.”
Aradan zaman geçer ve o genç askerliğini bitirir lakin iş bulamaz.
Derken o isim ve sözü akına gelir ve epey bir uğraştan sonra ona ulaşıp parolayı fısıldar:
- “Ben Ardeşen’den, ihtilal olursa komutanını vuracak olan askerim. İş arıyorum. Bana yardımınız olur mu?”
Kucaklanma ve hemen ardından bir telefonla Beyoğlu Belediyesi’nde işe başlama!
Bu hikayeyi birinci ağızdan yani hemşehrim olan o Ardeşenli gençten dinledim.
Peki ona sırf TSK’ya karşı öyle bir söz etti diye bağrına basan ve iş bulan ünlü isim kim midir?
Bu sütunu okuyanlar ariftir, kimin olduğu hiç zorlanmadan tahmin edeceklerdir.
Söyleyin lütfen böyle bir bilinç altı ile örülü olanlar bir gün kazara tersi şeyler söyleseler inanılabilir mi?
Herşeyi satarken, IMF ile uyutmak!
Vay efendim IMF’ye olan borcumuzu sıfırlıyor muşuz!
Vay efendim 27 milyar borcumuzu bitirip üstüne 5 milyar borç veriyormuşuz!
Kim diyor bunu?
Recep Tayyip Erdoğan!
Peki Sayın Başbakan IMF’ye olan borcunuzu sıfırlarken Türkiye’nin dış borcunu artırdınız mı, eksilttiniz mi, onu açıklasanıza!
Hazinenin rakamları ortada, devri iktidarınızda kamunun dış borç stoku tamı tamına üçe katlanmış!
Ülke borcu ise 2002 sonunda 218 milyar Dolar iken bugün 726 milyar Dolar.
IMF’nin borcunu Mayıs’ta kapatacaksınız ama daha tehlikeli olan yerlere borçlandınız.
Üstelik
bu ülkenin TÜPRAŞ’tan Telekom’a, Petkim’den Demir-Çelik’e, limanlardan
otoyollarına kadar nerede ise bütün birikimilerini özelleştirme adıyla
satıp o kaynakları Suriye’de İslam’a ihanet kusan El Kaide gibi
terörist unsurlara peşkeş çektiniz.
Ve böyle bir tabloda hiç sıkılmadan IMF’nin borcunu ödedik diye caka satıyor, milleti uyutuyorsunuz!
Tamam bu millet balık hafızalı da bu kadar mı saf?
Yeni kadılarla Tayyip devleti!
Yargıtay’a tayini çıkarılıp toplu olarak oy kullanan 150 yargıç kesmemiş olacak ki yeni bir yapılanmaya gidiliyor.
Anayasa
Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’ya göre Yargıtay ile Danıştay’ın yerine
Temyiz Mahkemeleri kurulacak ve şekilde bu iki önemli kurum
lağvedilecek.
Daha önce de yazdık, Türkiye’de aslında rejim değişmiştir de ifade edebilen yoktur.
Düşünün
Yargıtay ile Danıştay gibi devletin temel taşı olan iki kurum Padişah
fermanı kültürü ile kamuoyunda ve ilgili çevrelerde zerre tartışılmadan
gizli bir şekilde yani yangından mal kaçırır misali buyruğumdur mantığı
ile ortadan kaldırılıyor.
Aha buraya yazıyorum bu umursamazlık ve
teslimiyetle Türk milleti ve hukuk adına değil, Tayyip Erdoğan adına
yargılama yapacak kadıların bütün yargı sistemini ele geçirilmesi
kaçınılmazdır.
Türkiye geçmişte hukuk devleti değildi ama en azından kanun devletiydi. Bugün ise Tayyip devleti olma yolundadır.
Hürriyet’in ezik Ahmet’i bunları da biliyorum!
AKP sayesinde merkez medyaya kapağı atan ve AKP gittiği gün geldiği
yere geri dönecek olan Hürriyet’in ezik Ahmet’i (Hakan) gazetemiz
Aydınlık ile bu sütunu marjinal diye tanımladı!
Hangi gerekçeyle mi?
Kendisinin adının geçmediği Dolar milyoneri olan gazetecileri yazmamdan ötürü!
Rüşvetin belgesini soranlar misali vay efendim belge nerede imiş!
O
yazımı okuyanlar görmüştür, para sahibi olanları fikrine göre tasnife
sokmaksızın hiç kimsenin yazmaya cesaret edemedikleri yazılmıştır ki
yazılanların meslek gözlemlerime dayalı olduğu ısrarla vurgulanmıştır.
İlginçtir
adı çıkan ve pek çoğu sütun sahibi olan 23 kişiden çıt yok ama ezik
Ahmet güya onları savunma ambalajı ile daha önce kendisi hakkında
yazdıklarımın kuyruk acısı ile bu olayı kullanarak hücuma geçiyor ve
şark kurnazlığı ile bana karşı müttefik toplamaya çalışıyor.
Bak
koçum ben bu medyada üniversite günlerimden beri yani 30 yıla yakındır
her gün varım ve 7 ayrı gazete ile 6 ayrı TV’de yöneticilik, yazarlık,
programcılık yaptım. Üstelik bunu senin yaptığın gibi siyasi desteklerle
yapmadım. Kompleksim, hesaplarım ve eski deyimle kimseye zerre mudaram
da yoktur! Nitekim öyle olduğu içindir ki sen de Kanal7’de iken
Ankara’da büroma gelip bana hayranlıklarını dillendirmiştin.
Ahmet
Efendi bildiğim bir başka şey ise kardeşinin TRT ile olan maddi ilişkisi
ve bu ilişkiden ötürü TRT müdürünü sütununda övmendir.haberguncel.blogspot.com
İlaveten
Deniz Feneri hırsızlığını bütün ayrıntıları ile bilmene rağmen olayı
saptırman ve dahası, o tezgâha bizatihi dolaylı katkılar sunduğunu da
biliyorum.
Yorum Gönder