3.Kasım. 2002 tarihinde yapılan genel seçimde iktidara gelen AKP, sabır ve inatla tüm devlet kurumları ele geçirmek için çıkardığı yasalar, yasa gücündeki kararnamelerle epey mesafe almıştır.
Anayasa Uzlaşma Komisyonuna verdiği başkanlık ve yargı operasyonu önerileriyle varmak istediği hedefini açık bir şekilde dile getirmiştir.
Hedef, Demokratik hukuk devletinin, Cumhuriyetin ilanından bu güne kadar elde ettiği kazanımları ve aldığı mesafeyi elinin tersiyle iterek tüm güçleri tek kişi elinde toplamaktır.
Demokratik hukuk devletinde yargı bağımsızlığı olmazsa olmaz koşuldur.
12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunulan Anayasa değişikliği ile Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Anayasa Mahkemesinin (AM) yeniden yapılandırılması ve HSYK eliyle Yargıtay ve Danıştay üye yapısında yapılan değişiklikle, bağımsız yargıya vurduğu büyük darbe ile yetinmeyen AKP, bu kez de Anayasa Uzlaşma Komisyonuna verdiği yargı ile ilgili önerisinde, Anayasa Mahkemesinin 17 üyesinden 9’unun TBMM tarafından seçilmesini öngörürken, Anayasa değişikliklerini de Mahkemenin denetimi dışında tutmaktadır.
Ayrıca önerilerinde; Yüksek Mahkemelerden Yargıtay ve Danıştay’ın kaldırılmasını ve bu iki yüksek yargı kurumunun görevlerini bir çatı altında toplayarak Temyiz Mahkemesi adı altında bir yüksek mahkeme kurulmasını istemektedir.
Anayasa değişiklik önerisinde, Askeri yargı hakkında bir hüküm koymayarak bunu da tamamen kaldırmayı hedeflemektedir.
Bu öneriler Meclisten geçip yasalaştığı takdire yargı bağımsızlığından bahsetmek hayal olacaktır. İktidara gelen her siyasi parti yargıyı kendi anlayışı doğrultusunda yapılandırmayı deneyecektir.
AKP bu önerileri verirken sanki daima iktidarda kalacak diye bir yanlışlığa düşmektedir.
“Bu gün bana yarın sana” özdeyişinde olduğu gibi tek parti dönemi hariç bu güne kadar iktidara gelen tüm siyasi partilerin ömrü 10 yıl aşmamıştır. AKP’nin bu sınırı aştığını düşünsek bile eninde sonunda yurttaşlar sandık başına giderken her an değişiklik yapabilmektedir.
Devletin temel yapısını oluşturan kurumlarla oynamak, onları politik düşüncesi doğrultusunda kullanmak, hangi parti iktidarda olursa olsun mutlaka aksaklıklar yaratacak, yurttaşların Anayasal hakkı olan eşitlik ilkesi bozulacak ve ülke bundan büyük zarar görecektir.
AKP’nin, Uzlaşma Komisyonunda dayattığı bu öneriler yasalaşsa bile sonu çıkmaz sokaktır. Çocuklarımızın, torunlarımızın aydın ve özgür gelecekleri için büyük bir tehlike oluşturmaktadır.
Aklın yolu birdir diyerek, yanlışın neresinden dönülürse kardır.
Çocuklarımıza ve torunlarımızı hesabı verilemeyecek bir kalıt (miras) bırakmak, onlara yapılacak kötülüklerin en büyüğüdür.
Elli altı Müslüman ülke içinde tek laik ve demokratik hukuk devleti olan ülke, güzel Türkiye’mizdir.haberguncel.blogspot.com
Şehit kanları pahasına emperyalist işgalden kurtarılan güzel ülkemizde kurulan laik Cumhuriyet, isyanlara, faşist askeri darbelere, teröre ve ekonomik krizlere karşın bu güne kadar ayakta durabilmişse, temelini ve köşe taşlarını oluşturan cumhuriyetin kazanımları sağlam kurum ve kuruluşları sayesindedir.
Bu kurumların başında yargı gelmektedir. Tarafsız ve bağımsız yargı tüm yurttaşların güvencesi ve sigortasıdır.
Unutulmasın ki herkesin bir gün yargıya mutlaka gereksinmesi olacaktır.
Bu kurumları siyasi emellerimize kurban etmeyelim.
Yazıktır, günahtır.
Bu gidişin sonu çıkmaz sokaktır. 10.02.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder