Lieber Eberhard - Yılmaz Özdil

(Almanya’nın Ankara Büyükelçisi ekselansları Eberhard Pohl’e iletilmesi ricasıyla, Kavaklıdere, Ankara.)

*
Sevgili Eberhard...
Malum, sizin hükümet “acaba Türkiye’ye Patriot versek mi vermesek mi” diye tartışıyor. Bu vesileyle, iki ülke arasındaki dostluğa binaen, küçük bi hatırlatma yapıp, küçücük bi talepte bulunmak istedim.
*
Teee 1965... Soyguncu köylülerimiz, tarla sürüyoruz ayağıyla Uşak’ta tümülüs kazdı, Karun Hazinesi’ni soydu, yükte hafif pahada ağır, kanatlı denizatı’nı sattı. Devletimizin haberi yoktu.
Bilahare, parayı kırışırken, az verdin çok aldın, kavga çıktı. Mağdur edilen soyguncu köylü, devletimize ihbar mektubu yazdı, soyuldum dedi, öbür soyguncu köylüleri ispiyonladı. Böylece, hazine sahibi olduğunu bilmeyen devletimiz, hazinesinin soyulduğunu öğrendi. Soyguncu köylüler içeri tıkıldı ama, kanatlı denizatı bulunamadı.
Gel zaman git zaman... New York’ta yaşayan bir vatandaşımız, devletimize ihbar mektubu yazdı, soyulan kanatlı denizatı burda müzede sergileniyor dedi. Devletimiz, Amerikalılara mektup yazdı, bizden soyuldu dedi. Amerikalılar, bi daha soydurtmayın diye tembihleyerek, kanatlı denizatı’nı devletimize verdi. Kanatlı denizatı, soyulduğu yere, Uşak’a getirildi, soyulmasın diye müzeye kondu.
Soyguncular tarafından soyulmasın diye müzeye konulan kanatlı denizatı, bizzat, müze müdürü tarafından soyuldu. İran’da sahtesini yaptırmış, orijinaliyle değiştirmişti. Devletimiz gene bihaberdi.
Kanatlı denizatı’nı soyan soyguncu müdür, soyguncu ortaklarına teslim etti, satsınlar diye İstanbul’a gönderdi. Gel gör ki, alıcı kılığındaki alıcılar, soyguncu çıktı. Ne bilelim bu kanatlı denizatı’nın orijinal olduğunu, test ettirip gelelim dediler, adı üstünde, kanatlı, pırrr...
Kanatlı denizatı’nı müzeden soyanlar, alıcı kılığındaki soyguncular tarafından soyulduğunu anlayınca, tırıs tırıs Uşak’a döndü, tanıdık bi polise haber verdi, soyulduk dedi. Polis de soyguncu çıktı iyi mi... Soygunu devlete haber vereceğine, İstanbul’a gitti, alıcı kılığındaki soyguncuların peşine düştü. Bulamadı. Uşak’a döndü, kanatlı denizatı’nı soyanlara, soyguncular kaçmış dedi.
Satıcı soyguncular huylandı. Çünkü, soyguncu polisin, alıcı kılığındaki soyguncularla anlaştığını düşünüyorlardı. Neticede, satıcı soygunculardan biri, devletimize ihbar mektubu yazdı, alayını ispiyonladı, bunlar hem soydu, hem soyuldu, arada ben mağdur oldum dedi.
Böylece, tarladan soyulan hazinesinin müzede olduğunu zanneden devletimiz, hazinesinin gene soyulduğunu öğrendi, bütün devletlerin müzelerine mektup yazdı, gene soyuldum dedi.
*
Hep söylerim, Allah memlekete hırsızın hayırlısını versin kardeşim...
*
Hayırlı bi hırsız çıktı...
Kanatlı denizatı, dün, sizin Hagen Savcılığı’na teslim edildi. Belli ki, o soyguncu arkadaş, soyguncu arkadaşlarıyla kavga etmiş, “şimdi ben bu kanatlı denizatı’nı Türkiye’ye ihbar etsem, bunlar gene soydurur” diye düşünmüş ve emin ellere teslim etmeyi uygun bulmuştu.
*
Talebime gelince...
*
Patriot’ları vermenizde sakınca yok, nasıl olsa bataryayla beraber askerlerinizi de göndereceksiniz, başında dururlar, soyulmaz, işi bitince geri  götürürsünüz.
Ancak, lütfen...
Kanatlı denizatı’nı vermeyin.
*
Sizin mühendisin bizim padişahı kafalayarak soyduğu Zeus Sunağı, 140 senedir Berlin’de duruyor, kılına bile dokunulmadı. Biz ise, kanatlı denizatı’nı dünya gözüyle iki saniye bile göremedik. Hiç olmazsa, arada gelir bakarız.
*
Yengeye selamlar.
Çocukları öpüyorum.
Yılmaz

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget