Cumhuriyet ve Anadilinde Eğitim Üzerine

Türkiye Cumhuriyeti; milleti, vatanı, bayrağı ve resmi dili tek olan üniter bir devlettir. İsteyen istediği dili konuşabilir, öğretebilir ve istediği dilde yayın yapabilir. Bunlar temel haktır. Ama anadilinde eğitimi temel hak olarak öne sürmek ki, öyle bir hak yoktur.
Hapishanedeki 137. günümde Acemoğlu ve Robinson’un “Milletler Neden Başarısız Olur” (Why Nations Fail) başlıklı kitabını bitirdim. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır” sözlerinin önemini ve içeriğini şimdi daha iyi anlıyorum.
Acemoğlu ve Robinson’un iktisat ile siyaset bilimi ve sosyolojiyi birleştiren teorisine göre, içerici ve paylaşımcı (inclusive) siyasi ve iktisadi kurumsal yapılar kurabilen milletler başarılı olmuştur. Dışlayıcı ve sömürücü (extractive) yapılarla yönetilen milletler ise bir süre başarılı olsalar bile, sonunda çökmüştür.
Kitapta bu teoriyi destekleyen çok sayıda örnek veriliyor tarihten. Bu örneklere bakıldığında; eğitim, ulaşım ve haberleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının içerici ve paylaşımcı bir devlet düzeni kurulmasındaki önemi açıkça görülüyor. Örneğin, Avusturya-Macaristan ve Rus imparatorlukları, dışlayıcı ve sömürücü düzeni sürdürebilmek için demiryollarını yaygınlaştırmamış ve sonuçta çökmüştür.
Acemoğlu ve Robinson’a göre, Osmanlı İmparatorluğu da dışlayıcı ve sömürücü yapılara dayalı devletlerin diğer bir örneğidir, bu nedenle çökmüştür. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin demiryollarını ve eğitim hizmetlerini yaygınlaştırmasındaki azmini; mesut, muvaffak ve muzaffer olmanın önşartı olarak görmesini bu açıdan değerlendirmek yararlıdır. Yükseköğretimden bir örnek vereyim: 1923’te 307 ve 2 bin 914 olan öğretim elemanı ve öğrenci sayıları bugün 115 bin ve 3.5 milyondur.
Kitapta insanı cumhuriyetimizi değerlendirmeye yönelten diğer bir örnek de güçlü, ancak gücü çeşitli fren ve denge mekanizmalarıyla denetlenen merkezi yönetimin içerici ve paylaşımcı düzen kurulabilmesindeki önemi. İngiltere ve onun türevleri olan ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda ile bir ölçüde Fransa, bunu ilk başarmış ülkeler. Demokrasi, güçler ayrılığı, insan hak ve özgürlüklerinin kaynağı da bu ülkeler. Hukuk devletini (rule of law), kanunlarla hükmetmenin (rule by law) üstünde bir kavram olarak hayata geçiren ilk ülkeler de bunlar. Cumhuriyetin hukuk ve hukuk eğitimine verdiği önemi de bu açıdan değerlendirmekte yarar var.
Kitaptaki diğer bir ilginç tespit, anadilinde eğitim tartışmaları bakımından önemli. Sahraaltı Afrika ülkeleri arasındaki tek başarılı ülke Botswana; bu ülke güçlü bir merkezi yönetim kurabilmiş. Çok sayıda kabile ve etnik gruptan oluşan bu ülkede, sömürge döneminden kalan İngilizce dışında, tek bir resmi dil var: Ülkeye adını veren en büyük etnik grubun dili olan Tswana.
Türkiye’ye Afrika’dan mı örnek verilir diyenlere karşı, sözü ABD’nin önde gelen akademisyen ve düşünürlerinden Arthur Schleschinger’a bırakıyorum. Schleschinger, “Amerika’nın Birliğinin Bozulması” (Disuniting of America) adlı kitabında resmi dilin tek olmasının hayati önemini şu iki tespite dayandırıyor: Resmi dilin tek olmaması halinde, tarafsız kamu kurumları kurulamaz, ortak bir kamuoyu oluşamaz.
Türkiye Cumhuriyeti; milleti, vatanı, bayrağı ve resmi dili tek olan üniter bir devlettir. İsteyen istediği dili konuşabilir, öğretebilir ve istediği dilde yayın yapabilir. Bunlar temel haktır. Ama anadilinde eğitimi temel hak olarak öne sürmek ki öyle bir hak yoktur, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinin değiştirilmesini talep etmekle eşanlamlıdır.
Bir söz de Türkiyelilik kavramını allayıp pullayıp öne sürenlere: Tarihin akışı içinde çok sayıda etnik gruptan oluşan İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelerin vatandaşlarının kendilerini İngiltereli, Fransalı, Almanyalı, İtalyalı diye tanıttığını duydunuz mu? Onlar, İngiliz, Fransız, Alman ve İtalyandır; aynen bizim Türk olduğumuz gibi.
Cumhuriyetin başarılarını yeterli görmeyebilirsiniz. Ama şayet Cumhuriyet başka bir düzenle kurulmuş olsaydı bu kadar başarılı olabilir miydi sorusunun yanıtını da düşünmelisiniz.
Ailevi kökenlerinin bir ucu Selanik, bir ucu Şumnu, bir ucu da Kafkasya’da olan vatansever bir Türk olarak hatırlatmak istedim sadece.

Kemal Gürüz/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget