Sizi bilmem ama ben her hafta sonu semt pazarına çıkarım.
Bana göre semt pazarları aslında “Ortalama vatandaşın ekonomisinin aynası”dır.
Pazarcı anlatır:
Bu hafta yumurta ucuzladı abi, ihracat kesildi ya…
Domates biraz arttı, ihracat vardı ya...
İşte ortalama türk vatandaşı da ihracatın durumuna göre malı ya ucuza
yer ya da satabildiği fiyattan yabancıya yedirir, kalırsa gerisini
kendisi pahalı mahalı yer.
-Peki söyle bakalım bu bizim semt pazarında neden müşteriden çok satıcı var?
-Yok abi, millet karta döndü.
Neden pazarcı esnafının yüzü gülmüyor?
Müşteri nereye kaçtı?
*
Onların anlattığı da, bizim gördüğümüz de şu:
Belediyelerin bir yandan pazarın yarattığı kirlilikten kurtulma
gayreti, diğer yandan “kentsel dönüşüm” çabasıyla semt pazarlarını bir
biçimde sıkıştırmasını bir kenara koyalım; semt pazarları şu son
zamanlarda bir başka nedenle; vatandaşın ekonomisinden kaynaklanan
nedenlerle de giderek küçülüyor.
Müşteri her geçen gün semt pazarlarından çekilip biraz daha marketlere, büyük alışveriş merkezlerine kayıyor.
Nedeni, artık ortalama vatandaşın cebinde nakit para kalmamış olması,
kredi kartını yeni “veresiye defteri” olarak kullanmaya başlaması.
Hatta durum veresiyeyi de aşmış ki, şimdi insanlarımız sadece tüketimi
için borçlanmıyor, tüketime sarfedecek parası olmadığı gibi bir de
üstüne “nakit çekerek”ten bu yolla cebine üçbeş kuruş “harçlık”
sağlıyor.
Malum, pazarlar alış verişin peşin yapıldığı yerler.
Cepte “Pazar harçlığı” bile olmayan insanlarımız da mecburen tüketim
harcamalarını, hem de öyle büyük kalemleri değil; patatesini,
domatesini, biberini gidip irili ufaklı marketlerden yani kendisine
pahalı ama “elektronik veresiye” sistemi ile mal satan yerlerde yapıyor.
*
Bu durum acaba bölgesel mi?
Bu durumdaki pazarcılar, o pazar müşterisi, sadece belirli yerlerde mi?
Hayır değil.
Eğer bu furyaya kendinizi kaptırmamışsanız, pazardan alışveriş
ediyorsanız ya da gözlem olsun diye gidecekseniz şöyle bir bakın pazarın
görünüşüne, pazarcıların yüzüne doğru.
Sonra düşünün etrafınızda kredi kartı borcunu taksitlendirmeksizin kaç kişinin ödeyebildiğini.
Göreceksiniz ki; şu anda Türkiye’nin ekonomisi giderek “kalkınıyor”
denirken bu ülkenin halkının ekonomisi, mevcut para ile değil; ileride
bile ödeyemeyeceğini bildiği parayla yani hiçbir zaman vadesinde
kapatamayacağı borç parayla geçimini sürdürme çabasındadır.
Şimdiki kalkınmanın halka dönük yüzü aynen budur.
Yorum Gönder