Meclis Darbe Komisyonu, bir daha darbe olmaması için 20 öneri yapmış. Raporda
yer alan öneriler arasında “okul, hastane, sosyal tesislerden darbecilerin
isimlerinin kaldırılması” bile var ama NATO’dan çıkmak yok!
İçinde “NATO’dan çıkalım” önerisi olmayan bir rapor, darbeyle değil
TSK’yle hesaplaşıyordur. Nitekim raporda yer alan “AB reformları devam
etmeli” önerisi, hedefin TSK olduğunu ortaya koymaktadır.
ERGENEKON İLE GLADYO’NUN NATO FARKI
NATO meselesi turnusol kâğıdı gibidir. “Türk Ordusu NATO’dan çıkmalı mı”
sorusuna verilen yanıta göre, bir insanın TSK’ye bakışı da, emperyalizme bakışı
da net olarak anlaşılır.
Yani “NATO’ya hayır” demek, gerçekten “one minute” demektir!
Çünkü NATO, ABD’nin üye ülkeleri denetleme aracıdır, o ülkeleri sinir
merkezinden teslim alma organıdır, üye ülkelerin en kritik kurumlarını ele
geçirme aracıdır… NATO, başkentleri Washington’a bağlama operasyonunun
adıdır.
ABD bu operasyonu Gladyo ile gerçekleştirir, yani SüperNATO’yla… Bu
nedenle Gladyo’nun üyeleri, Washington’da “bizim oğlanlar” diye bilinir.
Gladyo üyeleri pratikte en Amerikancı isimlerdir aynı zamanda… Onları
Türk-Amerikan ilişkilerinde nasıl konumlandıklarına bakarak da tanıyabilirsiniz.
En Türkiyeci görünene, en milli laflar edene şu soruyu sormanız yeterli:
“Türkiye NATO’dan çıkmalı mı?”
NATO meselesi, Ergenekon ile Gladyo’nun farkını da ortaya koyar. ABD’ye en
mesafeli isimler Ergenekoncu ilan edilerek tutuklanırken, Gladyo’nun en has
memurları dışarıdadır ve Ergenekoncu avındadır!
NATO ÇARPMASI
Bakın bu NATO meselesi o kadar kritiktir ki, ecdadının gittiği yerlere göz
diken ve at sırtında oralara gitmek isteyen Muhteşem Erdoğan’ın
karizmasını, onu sırtından atan Cihangir isimli attan beter çizer!
Anımsayın: NATO’nun bir Haçlı Koalisyonu olarak Libya’ya çullanması gündeme
geldiğinde Muhteşem Erdoğan kükremiş ve “NATO’nun ne işi var Libya’da”
diyerek tepki göstermişti. Sonra bağıtlar anımsatılmış olmalı ki, Muhteşem
Erdoğan şöyle demişti: “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tescil
etmek için Libya’ya girmelidir.”
Bu tescil işi sıradan bir laf değildir. Doğrudur, NATO bir tescil
makamıdır. Girdiği yere el kor!
Nitekim Muhteşem Erdoğan bu NATO çarpmasından sonra her yere NATO’yu
çağırmaya başladı. Kuzey Irak’a çağırdı, Kandil’e çağırdı, Suriye’ye çağırdı…
Olmayınca Türk topraklarına çağırdı ve tescil durumunu da daha NATO gelmeden
kendi ilan etti: “Burası NATO toprağıdır.”
E, madem buralar artık NATO toprağıydı, o zaman NATO, karargâhını da buralara
taşımalıydı! Öyle de oldu. Yarın yapılacak törenle, İzmir’deki Müttefik Hava
Komutanlığı, yerini NATO Kara Komutanlığı’na bırakacak. Yani artık karadan
girecek NATO askerleri!
PARGALI ABDULLAH
Bakın bu NATO çarpması sıradan bir olay değildir. Kimi zaman Muhteşem
Erdoğan’ın Pargalı Abdullah tarafından hizaya sokulmasını sağlar.
Anımsayın: Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO Genel
Sekreterliği gündeme gelmiş ancak Müslümanlara hakaret eden karikatürleri ifade
özgürlüğü sayan Rasmussen’in adaylığına Muhteşem Erdoğan karşı
çıkmıştı. Öylesine karşıydı ki, tüm dünyaya “hayır” diyeceklerini ilan
etmişti!
Sonra NATO çarptı ve Pargalı Abdullah, Rasmussen’in genel
sekreterliğine Türkiye adına “evet” dedi.
HÜSEYİN TETİK
NATO’nun Patriot’larını, Kilis çevresindeki NATO toprağına getirten
Muhteşem Erdoğan’ın yardımcısı Hüseyin Çelik, biliyorsunuz,
“ama tetik bizde olacak” demişti.
Sonra onu da NATO çarptı. NATO Genel Sekreteri Rasmussen, “komuta
NATO’da” dedi.
NATO çarpınca, Hüseyin Çelik, Hüseyin Tetik’e döndü ama
“Hüseyin Ç. Bir Ankara Faciası” dizisinin senaryosu da tamamlanmış
oldu!
Yorum Gönder