İlk gelişme;
Meclis’ten görünürde Suriye için tezkere çıkarıldı. Ama sadece "Suriye" denmiyor, "üçüncü ülkeler"den söz ediliyordu. Tabii hepimizin aklına PKK’ya karşı Irak’a sınır ötesi harekat geldi.
Lâkin 1 hafta sonra Irak için de ayrı bir tezkere çıkarıldı.
Öyleyse birinci Suriye tezkeresindeki "üçüncü ülkeler" nereleri kapsıyordu?
Bir başka gelişme;
Türkiye’de yeni-sivil Anayasa için maratona çıkıldı. "40,39,38..." diye gün sayılıyor; çünkü Başbakan Erdoğan Meclis’e: "Yılbaşına kadar yaptınız, yaptınız; yoksa biz yola kendi başımıza devam edeceğiz." resti çekti.
Yeni-sivil anayasanın amacı belli: PKK’nın istekleri karşılanıp özerklikten Türk kimliğinin silinmesine kadar her şey olacak.
Peki ne bu telaş, ne bu acele?!..
Emperyalizm bastırıyor, PKK vuruyor.
Eş zamanlı olarak emperyalizmin Barzani maşası da Irak merkezi hükümetine yılbaşına kadar rest çekti. "Koparılmış Bölgeler" dediği Kerkük-Musul’u istiyor. Petrolünü ve doğalgazını, bağımsız bir "ülke"ymiş gibi Türkiye üzerinden Akdeniz’e indirmenin peşinde.
Türkçesi, "bağımsız Kürdistan"ı ilân edip Türkiye ve dünyaya tanıtacak.
"Kürt sorununu" çözdüğünü, "PKK sorununu çözme peşinde olduğunu" söyleyen Erdoğan’ın da, "kardeşim" dediği Barzani’nin de acelesi var.
Hayırdır?!.. Bu ne çakışma?!..
Bir başka sıcak gelişme:
Barzani, Irak Merkezi Yönetimi'ne açıkça savaş açtı. Peşmergesini Kerkük’ün üzerine gönderdi.
Can Kerkük, canan Türkmen'ler Barzani istilasına uğrayacak. Türkiye
böyle bir çatışmada Barzani’nin mi, Irak merkezi hükümetinin yanında mı
yer alacak?
Bugünden belli: Barzani’nin yanında. Yani Kerkük ve Türkmen'leri Barzani’ye sunacak.
Son gelişme:
Türk ve Amerikan özel kuvvetlerinin ortak tatbikatlar yapması için
Mutabakat Muhtırası imzalandı. Ortak operasyon düzenlenecek üçüncü
ülkenin hangisi olduğu soruluyor.
Cevabını aramadan önce Temmuz 2003'e gidelim. Irak’ın kuzeyinde özel
kuvvetlerimiz vardı. Amaçları Barzani’nin PKK’ya yardım-yataklık
yapmasını, Türkmen'leri katletmesini önlemekti. 4 Temmuz günü
karargâhları basıldı, askerlerimizin başına ABD çuvalı geçirildi.
Türkiye ayağa kalktı, ama Başbakan Erdoğan: "Müzik notası değil." diyerek nota bile vermedi. ABD’den bir özür beklendi, ama Yardımcısı Gül, "büyük devletlerin özrünün farklı olduğunu" söyledi.
Sonuçta, özel kuvvetlerimiz Irak’ın kuzeyinden çıkartıldı, burada görev yapanların bir bölümü de “Ergenekon-Balyoz” operasyonlarında “terörist” damgasıyla hapse kondu.
Bugüne gelelim. Kerkük’te savaş çıktı çıkacak... Türk-ABD özel kuvvetleri ortak operasyonlara hazırlanıyor...
2003’teki mücadele ve politikanın tam tersi olarak Türk Özel
Kuvvetleri bu defa Barzani’yi korumak, Kerkük ve Türkmen'leri ona ikram
etmek üzere kullanıma sokuluyor olmasın?!..
Yani başımıza geçirilen çuvalın üzerine, bir de bize böyle "özür" diletme!..
Öyleyse deriz ki:
"Büyük devletlerin özür diletmesi de bir başka oluyormuş!.."
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
26 Kasım 2012
Yorum Gönder