Ferit Bey, Muhteşem Süleyman dizisinde Başbakana kanun çalan kişi rolü vermeli

CHP, iş dünyasıyla bağlarını geliştirmek, güçlendirmek amacıyla ilk defa oluşturduğu genel başkan yardımcılığına Erdoğan Toprak’ı getirdi. Toprak’la birlikte 20 milletvekili bu konudaki çalışmaları yürütüyor. İş dünyasıyla buluşmaların en kapsamlı olanlarından birisi dün Bursa’da gerçekleştirildi. O toplantı öncesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de güncel konuları konuştuk.

Türkiye’de asıl gündem unutulmuş, Çamlıca’ya, Taksim’e cami yapılması, türbanın ortaokullara, liselere girişini, televizyon dizilerini konuşuyoruz. İlk sorumuz da “Muhteşem Yüzyıl” dizisine dönük Başbakanın eleştirisi üzerine oluyor. İşte Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları:

Rolü dizide kanun çalan olmalı
“Başbakan, Kanunu Sultan Süleyman’ı müzik aleti olan kanun çalan bir kişi olarak biliyor. Emin olun Kanuni Sultan Süleyman’ın kim olduğunu bile bilmiyordur. Çünkü dizi ile belgeselin ne olduğunun farkında değil. Bu kişi 21. yüzyılda Başbakanlık koltuğunda oturuyor. Cehaletin ötesinde bir durumla karşı karşıyayız. Dizi için ‘Yargıya gereğinin yapılmasını söyledim’ diyor. Dizinin yayınlandığı TV’nin sahibi Ferit Şahenk’i kınıyor. Bence Ferit Bey, bu dizide sayın Başbakana kanun çalan bir kişi rolü vermeli. O rolü verirse belki dizinin izlenebilirliği çok daha artar.

Tüm dokunulmazlık dosyaları getirilmezse oy vermeyiz
Milleüvekili dokunulmazlıkları ile ilgili temel ilkemiz, ‘kürsü dokunulmazlığı’ hariç dokunulmazlık olmamalı. Yoksa, yürütme organının yürütme organının arzusu üzerine dönemsel ve mevsimsel olarak ‘şunun dokunulmazlığını kaldıralım, bunu kaldırmayalım’ demek demokrasilerde kabul edilecek şey değildir. Objektif kural koyar ve bunun arkasında durursunuz.
TBMM’de 800 civarında dokunulmazlık dosyası bulunuyor. Bunların içinden birilerine oy verir, birilerine vermesek kendi kendimize ters düşeriz. Bekleyen bütün dosyalar ele alınmalı. Bütün dokunulmazlık dosyaları kaldırılmalı ve Türkiye bu ayıptan kurtulmalı. Bütün dosyalar için yargı yolu açılsın. Aksi halde siyasi otorite, parlamentodaki oy çokluğuna dayanarak diğer milletvekillerini baskı altında tutma aracını elde etmiş olur. ‘Bak sert konuşursan dokunulmazlığını kaldırırım.Yerinde sessizce otur’ denilir. O yüzden kürsü dokunulmazlığı dışında bütün dokunulmazlıklar kaldırılsın ve meselede bitsin.

Yargıçlar için söyledikleri Tutuklu milletvekilleri
Seçilen milletvekillerinin tutuklu olması bir demokrasi ayıbıdır. Bu onlara oy verenlerin tutuklanması, onların oylarının geçerli olmadığı anlamına geliyor. İçerde tutulmamalarının tek nedeni başbakanın sevmemesidir. Bu da yargının içinde bulunduğu durumu gösteriyor. Başbakanın sık sık ‘yargıya söyledik, gereğini yapacaktır’ sözü de zaten yargıçların başbakanın istemleri doğrultusunda karar aldıklarının tipik örneğidir. Silivri yargısı başbakana bakıyor, başbakan ‘devam’ derse devam ediyorlar, ‘durun’ derse duruyorlar.

Habur görüntülerinden ne farkı var?
Milletvekillerinin terör örgütünün mensuplarıyla kucaklaşmasını asla tasvip etmiyoruz. Şunu da sormaktan da kendimi alamıyorum. O görüntülerle Habur görüntüleri arasında ne fark var? Hükümet daha da ileriye gidip teröristlerin ayağına mahkeme götürdü. O dönem savcıları neredeydi? Adama göre hukuk, adalet olmaz. Hukuk evrensel bir kavramdır.
Başkanlık sistemi
Başbakanlık sistemi tartışmalarını bütünüyle yapay tartışma olarak görüyorum. Erdoğan çıkıp başkanlık sisteminin ne olduğunu bir anlatsın. Acaba başkanlık sistemini biliyor mu?

Cami tartışmalarına girmesi doğru değil
Başbakanların, bakanların cami tartışmaları içine girmelerini hiç doğru bulmam. Hele hele inançları siyasete malzeme etmeyi asla doğru bulmam. Cami üzerinden, din üzerinden siyaset yapılması da dine ve camiye saygısızlıktır.

Çamlıca’da cami yapılmasına İstanbullular karar verecek. Bir kişinin itirazıyla yapılsın yapılmasın demek mümkün değil. İstanbullular oturup karar vermeliler. İstanbul’un bir kimliği vardı. Son 10 yılda bu gitti. Sultanahmet Camiinin siluetinin ortasına gökdelenleri utanmadan dikersiniz, sonra da Çamlıca’ya cami için böbürlenirsiniz.. Bu ne ahlaka ne de İstanbul’a saygıya, ne de ‘İstanbul’a önem veriyorum’ şeklinde ki değerlere sığar. Elbette cami yapılmalı. Ama bunu siyaset malzemesi yaparsanız toplumun bir kesiminden doğal olarak tepki alırsınız.

Örtülü ödenek için soru çok
Örtülü ödenek harcamalarını geçen yıllarla karşılaştırdığımızda inanılmaz boyutlarda. Bu konuyla parti olarak ilgileniyoruz. Örtülü ödenekte olan para başbakanın insafına tert edilen paradır. Ülkenin çıkarlarına harcanması gereken paradır. Bütçedeki rakamı kat kat aşması pek çok soruyu birlikte getirmektedir.

Bu sapıklıkla açıklanır
Okullarda tek tip kılık-kıyafetin kaldırılmasıyla yoksullarla alay ediliyor. Halkın yarıya ylakını yoksulluk sınırı altında yaşarken ‘herkes çocuğunu canının istediği gibi giydirsin’ demek en hafif ifadeyle yoksullarla alay etmektir. İlkokul çağındaki bir kız çocuğunun kısa kollu bir kıyafet giymesine yasak getiren bir anlayış, sadece ve sadece sapıklıkla açıklanır. “

Kılıçdaroğlu’nun iş adamlarıyla buluşmasına ilgi umulanın kat kat üstünde oldu. Bu organizasyonu yapan Genel Başkan Yardımcıları Erdoğan Toprak, Umut Oran, Milletvekilleri Sena Kaleli, Turhan Tayan, Sedef Küçük, il başkanı Metin Çelik, iş adamı Ertuğrul Kaplan hayli mutluydu. Kılıçdaroğlu’nun yanında bulunan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de, babasının vefat ettiği haberini aldığında ise yıkılmıştı…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget