Halkın talebi! - Mustafa Mutlu

Başbakan, okullarda serbest kıyafet konusunun, “halkın talebi olduğunu” söyledi ya; merak edip araştırdım. Başbakan, bugüne kadar bu sözcüklerle başlayan birçok cümle kurmuş... İşte bazıları:

“Halkın talebi, eğitimde 4+4+4 sistemi...”
“Halkın talebi, Kur’an dersinden yana...
“Halkın talebi, Çamlıca’ya cami yapılacak...”
“Halkın talebi, 28 Şubat’ın sorumluları cezalandırılacak...”
“Halkın talebi, idamı yeniden tartışmalıyız...”
“Halkın talebi, dershaneleri kaldıracağız...”
“Halkın talebi, Köşk adaylığına sıcak bakabilirim.”
“Halkın talebi, başkanlık sistemi...”
“Halkın talebi, alışveriş merkezlerini destekleyeceğiz...” 
***
İyi de kim bu “halk?”

Nerede yaşıyor, kaç kişiden oluşuyor?
Taleplerini Başbakan’a nasıl iletiyor, sesini nasıl duyuruyor?
Başbakan’ın, “taleplerine” sürekli “Evet” dediği kesim “halk”sa... Demek ki ben ve benim gibi duymazdan geldiği milyonlar, “halk” değiliz! 
***
Başbakan’dan benim de taleplerim oldu elbette...
Örneğin 2002’deki genel seçimlerden önce söz verdiği gibi, dokunulmazlıkları kaldırmasını... Gelir dağılımındaki korkunç adaletsizliği sona erdirecek çözümler üretmesini... İşsizliği önlemesini... Eğitim sistemiyle durmadan oynamamasını... Bağırmamasını... Meslektaşlarımı medya patronlarına şikâyet etmemesini... Yargı bağımsızlığına özen göstermesini... Düşünce, ifade ve basın özgürlüklerine dikkat etmesini... Dini siyasete karıştırmamasını... Ülkenin bölünüp parçalanmasına hizmet edecek dayatmalara kanmamasını... İnsanları karalarken dikkatli olmasını... Emeklilerin ve memurların insanca yaşayabileceği bir zam vermesini... İşçilerin kimseden korkmadan örgütlenebileceği bir sendikal mücadele ortamı sunmasını... Üniversiteye girecek öğrenciler için hilesiz bir sınav sistemi kurmasını talep ettim.
Onlar on yıldır iktidarda, ben de on yıldır bu sütunda yazıyorum... Hiçbir şey talep etmediysem; en azından binlerce soru sorup yanıt talep ettim!
Ne var ki Sayın Başbakan benim taleplerimi bir gün bile umursamadı...
Sadece ben miyim Başbakan’ın umursamadığı ve “halk” olarak görmediği?
Milyonlarca kişi, binlerce “hak arama” eylemi yaptı bu ülkede... Başka milyonlarcası sokağa dökülüp, “Bayramlarımıza dokunmayın. Atatürk anıtlarına çelenk koymamıza engel olmayın” dedi...
Sonuç ne oldu?
Biber gazı ve tazyikli su! 
***
İşte bu yüzden Başbakan’a her fırsatta, her konuda ulaşıp, bu kadar etkileyen, ne diyorsa yaptıran “halk”ı çok merak ediyorum... Sahi, kim onlar? 
*****
SÜRPRİZ!

Ergenekon davasına bakan mahkeme heyeti, tıpkı Balyoz davasında olduğu gibi, yargılamanın en önemli aşaması olan “delillerin incelenmesi”ni sürpriz bir şekilde atlayarak, savcıların esas hakkındaki mütalaalarını hazırlamalarını istedi. Duruşmalara 13 Aralık’a kadar ara verdi.
Oysa on binlerce kişi 30 Kasım’da Silivri’de olacaktı.
Acaba mahkeme, bundan çekinmiş olabilir mi?
Hiç olur mu canım... 
*****
RAKI!

Antalyalı bir grup öğretmen yaz tatilinde aileleriyle birlikte pikniğe gitmiş... Bazıları rakı içmiş... Akit Gazetesi de bu öğretmen pikniğini, “Lisede ahlaksızlık” başlığıyla manşetine taşımış... Sonuçta Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü o öğretmenler hakkında soruşturma başlatmış...
Hani, “Kimsenin hayat tarzı”na karışılmayacaktı?
Ve liboş arkadaşlar, hani siz bu inanmıştınız?
N’ooooooollllduuu? 
*****
GÜNÜN SORUSU

Başbakan okullarda serbest giyim uygulamasını savunurken, “Herkes gücü neye yetiyorsa onu alsın, evladına onu giydirsin” dedi... Sorum ortaya:
O zaman birileri neden üç çocuğunu birden iş adamı arkadaşından sağladığı bursla ABD’de okuttu da, “Gücüm yetmiyor, burada okuyun” diyemedi? 
*****
Karar açıklandı: Devlet, Efe’nin ölümünde suçlu!

Efe Boz, Maltepe’deki Dumlupınar İlköğretim Okulu’nun ana sınıfı öğrencisiydi. 12 Mayıs 2010’da okulunun tuvaletine gitti. Ellerini yıkayacaktı. İki uyduruk vidayla duvara monte edilen lavabo, üzerine düşüp boğazını kesti. Küçük Efe kan kaybından can verdi.
O günden beri konuyu yakından takip ediyorum:
Ne acıdır ki Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri düzenledikleri raporda suçu Efe’ye attılar! Ölümünde onu kusurlu gösterdiler.
Sonuçta konu yargıyı taşındı.
İstanbul 6. İdare Mahkemesi kararını verdi ve İstanbul Valiliği ile Milli Eğitim Bakanlığı’nı, aileye 250 bin lira manevi, 25 bin lira da maddi tazminat ödemeye mahkûm etti...
Yani, devlet suçlu bulundu! 
***
Karar elbette anne Nurdan Boz’un, baba Kemal Boz’un ve abla Yağmur Boz’un büyük acısını hafifletmeyecek...
Ama en azından rahat koltuklarında oturup sürekli “eğitim reformu” yaparak eğitimci oldukları sanan politikacıları ve bürokratları gerekli önlemleri almaya yöneltecek...
Yani başka “Efe”lerin ölmesini engelleyecek! 
***
Milli Eğitim Bakanlığı, ailenin acısını hafifletebilmek için sadece belirlenen tazminatı ödemekle yetinmemeli, ayrıca Efe Boz’un adını da öldüğü okula vermeli!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget