Nereden nereye geldik, diyor.
Bugünlere nasıl geldiğimizi, bu ülkeyi nereden nereye getirdiğini ancak
RTE anlatabilir.
Ne kadar yol, köprü, havaalanı yaptığını durmadan anlatır ama sıra
gerçek demokrasiye, söz ve düşünce, yazın ve medya özgürlüğüne geldi mi yan
çizme rekortmeni mübarek!
Batı’nın her alanda önemli, söz sahibi,
etkili kurumları, gerçek demokrasi söylemiyle öne çıkan
RTE’nin, kılık kıyafetten yaşam koşullarına dek
Türkiye’yi her vesileyle
Doğu’nun geri kalmış toplumlarına benzetmeye
çalıştığını artık gördü.
Batılı devlet adamları, siyaset uğruna zorunlu
olarak Atatürk’ün her alanda çağdaşlığı
öngören dünyasını geride bırakmayı içeren zorba yönetimine sessiz
kalıyor.
Fakat dünya medyası artık RTE’nin
Atatürk’ten uzaklaşmayı amaçlayan,
Batı’dan kopma çabalarını günübirlik
açıklıyor.
Güya Batı’ya çevirdiği yüzünü saklayan devir
sona erdi.
Asıl amaçlarını gizleyen takıyye maskesi düştü.
Batıda gerçek yüzünü gördü!
***
Kendini Osmanlı’nın vârisi
sanıyor.
Bir yandan Osmanlı’ya hayran, öte yandan Türk
askerini Suudi Arabistan çöllerinde kalleşçe, alçakça arkadan vuran İngiliz
uşağı bir bedevinin torunları başının tacı.
Bu ikiyüzlülüğü, tarihi gerçeği defalarca vurursun yüzüne.
Umursamaz!
Türk yok, Türk değil. Osmanlı var.
“Ecdadının” atla gittiği her
yere uçak koltuğunda gitmekle övünüyor.
Lakin, örneğin Gazze’de kucaklayanlarla Arap
dünyasındaki gelip geçici övgü dışında elde ne var? Sıfır kere sıfır,
sıfır!
Bugünlere bakarak ne günlere kaldık demeyin.
Biliriz, bilirsiniz; Araplar Türkleri sevmez.
Ama Türk’üm diyemeyen, Arap hayranı bir
Başbakan var tepemizde.
***
Bir TV dizisinde aylardır izlenen “Muhteşem
Süleyman” RTE’nin hedef
tahtasında.
Dizideki gibi bir Sultan Süleyman
yokmuş.
RTE’nin hani şu,
“Bizim böyle ecdadımız yok”
dediği; 1495’te doğan, 25 yaşında
1520’de tahta geçen, 1566’da
71 yaşında Hürrem’i entrikalarıyla baş
başa bırakarak seferde beyin kanamasından ölen Muhteşem Süleyman var
ya...
...işte bu Sultan Süleyman; sevdasına kul kurban olduğu Osmanlı
tarihinin en muhteris kadını Hürrem’in, sadrazam
Rüstem Paşa ile ortaklaşa düzenledikleri muhteşem
oyunlarına gelerek; ordunun, âlimlerin ve halkın ölümünden sonra tahta geçmesini
beklediği oğlu şehzade Mustafa’yı dilsiz
cellatlara boğduran Muhteşem Süleyman!
Oğul katili bir sultan!
46 yıllık ömrünün 30 yılının at sırtında geçtiğini söylediği
Süleyman’ın 16 yılı haremlik!
TV dizisi de bu dönemi, 16 yıl saray entrikalarını ve
Hürrem’in, Mustafa’yı
boğdurarak oğlu yetersiz Selim’i tahta
geçirmeyi amaçlayan yalanlarını, düzmece oyunlarını, gece gündüz sofra başında
ve tabii yatak odasında cilveleriyle Süleyman’a nasıl
yutturduğunu anlatıyor.
Yargıya diziyi engellemesini emrettiğine göre; demek ki Muhteşem Sultan
Süleyman dönemindeki Hürrem’in muhteşem entrikalarına
da vârisi olmaya talip!
Helal olsun!
***
Nereden nereye mi geldik?
Atatürk aydınlığından RTE karanlığına!
Yorum Gönder