Tekke ve zaviyelerin yeniden açılması gündeme getirilince bir okur, “Tekkeler,
zaviyeler ve benzerleri dinde bid’attir. Meclis’te çıkarılan Devrim Yasaları bu
bid’atleri kaldırmış ve dinimizin tabiiliğine ve içselliğine hizmet etmiştir.
Robotlaşmış akıllara duyurulur” diye bir ileti
gönderdi.
İslam açısından tekke ve zaviyeler bid’at mıdır, değil midir, bilemem.
“Bid’at”ın anlamı: “Sonradan çıkan yenilik.” “Sapma” anlamı verenler de var.
“Sünnet”in karşıtı olarak kullanılıyor. Dinsel açıdan tekke ve zaviyeler
“sapkınlık” imiş.
Bu açıklamalar, beni ilgilendirmiyor. Bu, İslam âlimlerinin işi. Cumhuriyet,
tekke ve zaviyeleri İslam’a “bid’at” olduğu için kaldırmadı. Kaldırılmalarının
nedeni dinî değil dünyevî. Dinsel açıdan tekke ve zaviyelerin “sapkınlık” olması
günümüz toplumunu ilgilendirmez. Tekke ve zaviyelerin yeniden açılması önerisi,
30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı yasanın özü ve gerekçesi bağlamında
değerlendirilir. Öte yandan yasanın kaldırılma bahanesi ve amacı son derece
önemlidir.
Bekir Bozdağ kim?
Bir Devrim Yasası’na karşı düşmanca saldırı söz konusu. Bu, yasaların hepsine
ve dolayısıyla doğrudan doğruya Cumhuriyet’e saldırı anlamına gelir. Bu saldırı,
Saltanat ve Hilafet’i sona erdiren yasaların kaldırılması ve bu kurumların
yeniden kurulmasını istemek anlamına gelir.
Söz konusu saldırının sözcülüğünü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yapıyor.
Peki Bekir Bozdağ kim?
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirmiş, yüksek lisansını Uludağ
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dinler Tarihi Anabilim Dalı’nda
tamamlamış.Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş.
Bekir Bozdağ’ın lise öğrenimini nerede yaptığı önemli: Laik genel liseden mi
yoka imam-hatiplerden birinde mi mezun olmuş, bu önemli. Artık özyaşam öyküleri,
sağlıklı değerlendirme yapmamız bakımından, mutlaka gerekli. Çünkü ilgilinin
mezun olduğu öğretim okulu, zihinsel yapısını göstermek bakımından çok
önemli.
Bekir Bozdağ’ın yüksek öğrenim çizgisi onun bir imam-hatip mezunu olduğunu
gösteriyor. Yanılma payımı kabul ediyor ve bu konuda bir araştırma
yapmıyorum.
Bekir Bozdağ, yıllardır ne denli tehlikeli bir durum olduğunu göstermeye
çalıştığımız imam bürokrat (vali, kaymakam, polis, öğretmen, vb.) ve imam
serbest meslek grubu (avukat, mühendis, vb.) ve imam politikacı sapkınlığı için
somut bir örnek. Yeni Derviş Vahdetiler!
Bekir Bozdağ, dine dayalı toplumsal ve siyasal inancını bütün topluma
dayatmak istiyor.
Muhteşem mugalata sanatı
Bekir Bozdağ mugalata (demagoji) sanatında pek kuvvetli maşallah! Bakın ne
diyor:
“Bizim meseleyi doğru tartışmamız gerekiyor. Bu kanun yürürlükte. ‘Şu
şu sıfatları kullanmak yasa’ deniliyor. Şimdi bu noktada bir yandan elimizde bu
kanun var. Bu kanunla ilgili adım atmak lazım, eğer biz bu meselede kalıcı bir
çözüm istiyorsak. Adım atmazsak, bu kanunu kaldırmadan yapılacak her adım kanuna
karşı hiledir. CHP gelsin bunu konuşalım.” (Gazeteler, Objektif Haber
06.11.12)
Kaldırmak istediği yasa metnini okuyalım:
“Türkiye Cumhuriyeti içinde gerek vakıf suretiyle, gerek mülk olarak
şeyhinin yetkisi altında ve gerek diğer şekillerde kurulmuş bulunan tekkeler ve
zaviyeler toptan kapatılmıştır// Genel olarak tarikatlarla şayhlik, dervişlik,
müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, büyücülük, üfürükçülük ve
gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak maksadıyla bu unvan ve sıfatların
kullanılmasıyla bu unvan ve sıfatlara ait hizmet vermek ve kisve giymek
yasaktır. Türkiye Cumhuriyeti içinde sultanlara ait veya bir tarikata veyahut
ticari çıkarlara dayananlarla tüm diğer türbeler kapatılmıştır ve türbedarlıklar
kaldırılmıştır.”
Yasa metnine karşı
Yasa metnini okuduğumu zaman, Bekir Bozdağ’ın nasıl bir medrese mugalatası
yaptığı ortaya çıkıyor. Yasa durup dururken bazı unvan ve sıfatların
kullanılmasını yasaklamıyor. Önce bunların kullanıldığı, Derviş Vahdeti
fabrikası tekke ve zaviyeleri kapatıyor. Daha sonra da bunların hizmet vermesini
ve bunlara ait unvan ve sıfatların da kullanılmasını yasaklıyor.
Bu unvan ve sıfatla hükümetin (hükümetlerin) yasa hükümlerini uygulamaması
yüzünden kullanılıyorsa, Bekir Bozdağ’ın üyesi bulunduğu AKP Hükümeti’nin
yapacağı ilk iş Cumhuriyet Savcılıklarını uyarmak olmalı. Öyle değil mi? Yasa
uygulansın! Yasa uygulatılmayacak ama hükümleri yerine getirilmediği için
kaldırılacak! Bu ne kaba açıkgözlük böyle? Bu da yetmezmiş gibi, benzersiz bir
pişkinlikle, bu yasayı 1925 yılında çıkarmış olan CHP’ye “Gelsin de konuşalım!”
mesajı gönderiliyor.
Cemevleri
Bu arada, bazı AKP milletvekilleri CHP milletvekili Sabahat Akkiraz’ı ziyaret
ederek “Yasanın kaldırılması için teklifi siz verin, biz destekleyelim. Cemevi
sorununu da çözelim” (Cumhuriyet, 07.11.12) demişler. Bu ne pişkinlik Yarabbi,
bu ne yüzsüzlük!
Cemevlerinin 677 sayılı yasa ile ilgili ne? Yasa Cemevlerini yasaklamıyor
ki!
1925 yılında “Cemevi” diye bir mekan yoktu. Aleviler, yaşadıkları köy ve
kasabalarda, toplanmaya uygun oda ve salonları olan özel evlerde
toplanırlardı.
Bekir Bozdağ mugalataya devam ederek Türkiye’de 1990 yılından önce inşa
edilen cemevi sayısının 106 olduğunu dikkat çektikten sonra 1990-2000 arasında
163, 2000-2012 arasında ise 329 cemevi yapıldığını bildirmiş. Şu anda Türkiye’de
598 cemevi bulunduğuna işaret ederek, “Bu milleti yıllar yılı CHP yönetti, kaç
tane yapıldı?” diye müthiş (!) bir soru sormuş.
Cevap: Hiç yapılmadı! Çünkü “şehirleşme”den önce her yer
“cemevi” idi.
Yorum Gönder