Öğretmenler Günü‘nde size hiç tanımadığım, bir kez bile görmediğim Ceren öğretmenin başına gelenleri yazmıştım.
Boğaziçi
Üniversitesi‘nin Fen Bilgisi ve Matematik Öğretmenliği bölümlerini
bitiren Ceren Candemir, 2011‘in yaz aylarında Fethiye Kayaköy‘deki sanat
kampında tatilini yaparken, okulları kapatılan 30‘a yakın köy çocuğuna
ücretsiz ders çalıştırmıştı.
Bu yüzden de hakkında Fethiye Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından suç duyurusunda bulunulmuştu.
Yazım 24 Kasım günü yayınlandıktan sonra binlerce okur e-posta gönderip, Ceren öğretmenin öyküsünün devamını sordu.
Bilmiyordum. Çünkü yazdıklarım, 15 ay önceki gazete haberleriyle sınırlıydı.
Ne mutlu bana ki; imdadıma Ceren öğretmenin kendisi yetişti.
Yazımı okumuş ve bana hemen yazmak istemiş... İşte Ceren öğretmenin öyküsünün devamı, hem de kendi kaleminden:
***
“Her şeyden önce hatırladığınız, hatırlattığınız için çok teşekkür ederim Mustafa Bey...
Bana
gözümde yaşlarla gelen en güzel Öğretmenler Günü hediyesini verdiniz.
Yazdıklarınız, yaşadıklarımın bugüne kadar yazılmış en doğru şekli...
Yıkıldım ama çok kısa bir süre...
Çünkü
biz öğretmenlerin koşullar her ne olursa olsun pes etmek gibi bir
seçeneği olamaz, olmamalıdır da... Biz, Cumhuriyet kurulurken binlerce
çile çekmiş yüce öğretmenlerimizin mirasını taşımakla görevliyiz. Bu
yüce görevi yapmak, Ata’mızın bize vasiyeti... Bu her zaman birinci
önceliğimiz olacak!
2011 yazında o olayları yaşarken hiçbir kurum
ve kuruluşa üye ya da gönüllü değildim. Tek istediğim en iyi yaptığım
şeyi, öğretmeyi bedel almadan ve gerçekten ihtiyacı olan çocuklarla
özgürce gerçekleştirebilmekti. Bir öğretmen için öğrenim yalnızca okul
sıralarında kalamaz. Öyle bir öğretmen olamaz. Öğretmenlik mesai
saatleri dışında terk edilecek bir vazife değildir. Ve öyle olduğunu
düşünen öğretmen adı altındaki memur dostlarımızın başka meslekler
bulup, hayatlarını bu mesleğe adamış insanlara yol açmaları gerekir.
Gerçekten öğretmen olmak istemeyen, sevmeyen, öğretme tutkusuyla
yanmayan kimselerin bu vazifeyi kurulu oyuncaklar gibi yapmasına
kahroluyorum.
Yaşadığım olay benim mücadele azmimi tetikledi. Bir
çocuk için bile hayatı güzelleştirmenin ne anlama geldiğini bilen
yürekli dostlarımla 28 Eylül 2012 günü Çalıkuşu Yardımlaşma ve Dayanışma
Derneği’ni kurdum. Amacımız fırsat eşitsizliği nedeni ile hakları olan
eğitimi alamayan tüm çocukların sesini duymak, duyurmak, haklarının
farkında olmalarını sağlamak... Bu amaç için ömrümü adamak benim
öncelikli vazifem! Bu vazifeden ölene kadar vazgeçmeyeceğim.
O
gün o kampta 30 çocuğumun eğitim hakkı ellerinden alındı. Her saniye bir
yerlerde başka çocukların eğitim hakları ellerinden alınıyor. Bundan
sonra resmi bir dernek çatısı altındayız ve anayasamızın da öngördüğü
çerçevede bu haksızlıklara daha gür bir sesle karşı çıkacağız.
Öğretmen Ceren Candemir”
***
Peki; soruşturma ne aşamada?
O tarihten sonra kimse Ceren Candemir‘in kapısını çalmadı...
Yani; bir dava falan açılmadı. Suç duyurusu takipsizlik kararıyla sonuçlandı!
Olan sadece 30 köy çocuğuna oldu!
***
Devletimizin işgüzar muhbirleri, umarım bir yerlerine kına yakarlar!
*****
GÜNÜN SORUSU
CHP
Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, tarihi olayları çarpıttığı
gerekçesiyle Muhteşem Yüzyıl dizisini yerden yere vuran Başbakan’a
sormuş: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, Başbakan’ın görevleri
arasında ‘Dizi senaryolarını denetlemek’ gibi bir tanım var mıdır?”
Benim sorum da ona:
Kellene mi susadın bre gafil, bu nasıl soru?
*****
CHP ile AKP arasındaki fark, 10 puana indi mi?
CHP
Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, 700 kişinin partiye katılımı
nedeniyle Buca‘da düzenlenen törende bir konuşma yapmış ve son kamuoyu
yoklamalarına göre AKP ile aralarındaki farkın yüzde 10‘a kadar
gerilediğini söylemiş.
Ajanslardan gelen haberi okuyunca kendisini aradım ve bu araştırmayı kimin yaptığını sordum.
Araştırmanın
CHP‘yle hiçbir ilişkisi yokmuş ve uluslararası bir yatırımcı şirket
tarafından Türkiye‘nin önde gelen araştırma kuruluşlarından birine
yaptırılmış...
Örnekleme yöntemiyle ülke genelinde yapılan araştırma 45 gün sürmüş ve 15 bin kişiyle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiş.
AKP‘nin oyları yüzde 40‘a gerilerken CHP‘nin oyları yüzde 29,7‘ye ulaşmış...
Bu
farkın kapatılmasının hiç de zor olmadığını belirten Gürsel Tekin, aynı
araştırmada “Korkuyor musunuz” diye bir soru daha sorulduğunu ve
katılımcıların yüzde 63‘ünün bu soruya “Evet” yanıtı verdiğini
belirtiyor... Sonra da ekliyor:
“Herkes geleceğiyle ilgili
kaygılı... Dinlemelerden, haksız yargılamalardan kaynaklanan müthiş bir
korku var. Bu korku o kadar büyük ki; araştırmayı yaptıran bu
uluslararası dev şirket bile korkuyor, adının açıklanmasını
istemiyor...”
***
Acaba bu tür
araştırmaları kendi adlarıyla sık sık yapan yerli araştırma şirketleri,
bu korku yüzden mi yabancılara yaptıkları araştırmalarda farklı sonuçlar
bulabiliyor?
Yorum Gönder