Kerkük Düğümü - Mehmet Ali Güller

Başbakan Erdoğan’ın “Irak’ta petrol savaşı ihtimaline” işaret etmesi, Kerkük merkezli cepheleşme nedeniyledir. Irak Başbakanlığı bu nedenle Erdoğan’a “kehanet ettiğin savaşa izin vermeyeceğiz” yanıtı verdi ve Ankara’ya “iç sorunlarıyla uğraşmasını” tavsiye etti.  Davutoğlu yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı ise Irak’a “kendi durumunuzla bizimkini karıştırmayın” diyerek seslendi.
Bu restleşme, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin ABD işgalinin ardından ülkesinin siyasal birliğini yeniden inşa etmek üzere yaptığı hamleler nedeniyledir. Ankara ile Erbil bir ittifak kurarak, Bağdat’ın bu hamlelerine barikat kurmaya çalışmaktadır.
IRAK’IN BİRLİĞİ KERKÜK’TEN BAŞLAR
Maliki en somut hamlesini, 8 Mayıs 2012’de Kerkük’ü sürpriz bir şekilde ziyaret ederek ve Irak Bakanlar Kurulu’nu burada toplayarak yaptı. Irak Başbakanı, “Kerkük’ün bir Irak şehri olduğunu” ve “hiç kimsenin ‘Kerkük; Kürtler’in, Araplar’ın veya Türkmenlerindir’ diyemeyeceğini” belirtti, hatta Kerkük’ün “Küçük Irak” olduğunu ilan etti!
Bu ziyaretin ne anlama geldiğini, aslında Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi IKBY bakanlarının Maliki’den hemen sonra, 9 Mayıs’ta Kerkük’ü ziyaret etmelerinden anlayabiliyoruz. Dahası IKYB İstihbarat Örgütü Başkanı olan oğul Mesrur Barzani’nin aynı gün söylediği “Maliki’nin Kerkük’e ağır silahlarla girmesi, Kerkük’ü Kürdistan’dan ayıramaz” sözleri, Bağdat’ın mesajının alındığını gösteriyordu.
Maliki Kerkük hamlelerini sürdürdü: Güvenliği için Kerkük’e gelen ağır silahlı kuvvetleri burada bıraktı. Kerkük’teki Irak Ordusu’na bağlı 12. Tümen’in Şii komutanını, Sünni bir komutanla değiştirdi. Türkmenlerin desteğini toplamaya başladı.
TÜRKMEN-KÜRT İTTİFAKI ARAYIŞI
İşte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “izinsiz” Kerkük ziyareti bu hamleye yanıt arayışı nedeniyle gerçekleşti. Anımsayalım:
Davutoğlu, Erbil’de Barzani’yle görüştükten sonra programında olmadığı halde ve Bağdat’a bilgi vermeden, 2 Ağustos 2012’de Kerkük’e gitti. Bağdat izinsiz yapılan bu ziyarete tepkisini, “Davutoğlu’nu tutuklama hakkımız var” diyerek en sert şekilde gösterdi. 3 Ağustos 2012’de de Türkiye’ye bir nota verdi ve Ankara’yla ilişkilerin gözden geçirileceğini belirtti.
Zaten Ankara ile Bağdat arasındaki ilişkiler, hakkında tutuklama kararı bulunan Tarık Haşimi’nin 9 Nisan’da Türkiye’ye getirilmesiyle gerilmeye başlamıştı. Ayrıca Erdoğan, yaptığı açıklamalarla sık sık Maliki’yi hedef alıyordu. Öte yandan bazı Türk şirketlerinin Bağdat’a rağmen Erbil’le petrol anlaşması yapması ve Erdoğan ile Barzani’nin petrol boru hattı inşasında mutabık kalması, Türkiye-Irak ilişkilerini kopma noktasına getirmişti. Bu süreçte AKP Hükümeti’nin Barzani-Haşimi-Allavi üçlüsüne dayanarak Maliki’ye karşı kimi operasyonlara yöneldiği de görüldü!
Davutoğlu’nun ziyaretinin üç hedefi vardı: 1. Türkmenlerin Maliki’ye artan desteğini frenlemek. 2. Araplara karşı Türkmen-Kürt ittifakı aramak.
Zaten çoktandır bu ittifak için uğraşıyorlardı. Örneğin KDP 2010’daki Kongresi’ne ITC’yi davet etmiş, ITC de ertesi yıl Erbil’de “İl Başkanlığı” açmıştı.
Davutoğlu bu hedeflerini, Kerkük ziyaretinden beş gün sonra ITC milletvekillerini Ankara’da toplayarak da sürdürdü.
MALİKİ İLK MUHAREBEYİ KAZANDI
Maliki, son olarak Kerkük merkezli Dicle Ordusu’nu kurarak Barzani’ye artık açıkça silah gösterdi!
Erbil, Bağdat’a direnmeye çalışırken arkasında iki destek vardı: AKP ve PKK!
Erdoğan, Maliki’yi “Irak’ı iç savaşa sürüklemekle suçlayarak” Barzani’ye açık destek veriyor; PKK de, sözcüsü Ahmet Deniz’in Kurd Press’e yaptığı  “Kürt bölgesine yapılan hiçbir saldırıya sessiz kalmayacağız” açıklamasıyla safa giriyordu!
Barzani kuvvetleri bu cepheleşme sürecinde iki kez Dicle Ordusu’yla çatıştı ama daha fazla ileri gidemedi. Çünkü Suriye’de kayaya çarpan ABD-AKP-PKK-Barzani cephesinin, Irak’ta da şansı yok!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget