Başbakan Erdoğan’ın “Irak’ta petrol savaşı ihtimaline” işaret
etmesi, Kerkük merkezli cepheleşme nedeniyledir. Irak Başbakanlığı bu
nedenle Erdoğan’a “kehanet ettiğin savaşa izin vermeyeceğiz”
yanıtı verdi ve Ankara’ya “iç sorunlarıyla uğraşmasını” tavsiye etti.
Davutoğlu yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı ise Irak’a “kendi durumunuzla
bizimkini karıştırmayın” diyerek seslendi.
Bu restleşme, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin ABD işgalinin ardından
ülkesinin siyasal birliğini yeniden inşa etmek üzere yaptığı hamleler
nedeniyledir. Ankara ile Erbil bir ittifak kurarak, Bağdat’ın bu hamlelerine
barikat kurmaya çalışmaktadır.
IRAK’IN BİRLİĞİ KERKÜK’TEN BAŞLAR
Maliki en somut hamlesini, 8 Mayıs 2012’de Kerkük’ü sürpriz bir
şekilde ziyaret ederek ve Irak Bakanlar Kurulu’nu burada toplayarak yaptı. Irak
Başbakanı, “Kerkük’ün bir Irak şehri olduğunu” ve “hiç kimsenin ‘Kerkük;
Kürtler’in, Araplar’ın veya Türkmenlerindir’ diyemeyeceğini” belirtti, hatta
Kerkük’ün “Küçük Irak” olduğunu ilan etti!
Bu ziyaretin ne anlama geldiğini, aslında Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi
IKBY bakanlarının Maliki’den hemen sonra, 9 Mayıs’ta Kerkük’ü ziyaret
etmelerinden anlayabiliyoruz. Dahası IKYB İstihbarat Örgütü Başkanı olan oğul
Mesrur Barzani’nin aynı gün söylediği “Maliki’nin Kerkük’e ağır
silahlarla girmesi, Kerkük’ü Kürdistan’dan ayıramaz” sözleri, Bağdat’ın
mesajının alındığını gösteriyordu.
Maliki Kerkük hamlelerini sürdürdü: Güvenliği için Kerkük’e gelen ağır
silahlı kuvvetleri burada bıraktı. Kerkük’teki Irak Ordusu’na bağlı 12. Tümen’in
Şii komutanını, Sünni bir komutanla değiştirdi. Türkmenlerin desteğini toplamaya
başladı.
TÜRKMEN-KÜRT İTTİFAKI ARAYIŞI
İşte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “izinsiz” Kerkük ziyareti bu
hamleye yanıt arayışı nedeniyle gerçekleşti. Anımsayalım:
Davutoğlu, Erbil’de Barzani’yle görüştükten sonra programında
olmadığı halde ve Bağdat’a bilgi vermeden, 2 Ağustos 2012’de Kerkük’e gitti.
Bağdat izinsiz yapılan bu ziyarete tepkisini, “Davutoğlu’nu tutuklama
hakkımız var” diyerek en sert şekilde gösterdi. 3 Ağustos 2012’de de Türkiye’ye
bir nota verdi ve Ankara’yla ilişkilerin gözden geçirileceğini belirtti.
Zaten Ankara ile Bağdat arasındaki ilişkiler, hakkında tutuklama kararı
bulunan Tarık Haşimi’nin 9 Nisan’da Türkiye’ye getirilmesiyle gerilmeye
başlamıştı. Ayrıca Erdoğan, yaptığı açıklamalarla sık sık
Maliki’yi hedef alıyordu. Öte yandan bazı Türk şirketlerinin Bağdat’a
rağmen Erbil’le petrol anlaşması yapması ve Erdoğan ile
Barzani’nin petrol boru hattı inşasında mutabık kalması, Türkiye-Irak
ilişkilerini kopma noktasına getirmişti. Bu süreçte AKP Hükümeti’nin
Barzani-Haşimi-Allavi üçlüsüne dayanarak Maliki’ye karşı kimi
operasyonlara yöneldiği de görüldü!
Davutoğlu’nun ziyaretinin üç hedefi vardı: 1. Türkmenlerin
Maliki’ye artan desteğini frenlemek. 2. Araplara karşı Türkmen-Kürt ittifakı
aramak.
Zaten çoktandır bu ittifak için uğraşıyorlardı. Örneğin KDP 2010’daki
Kongresi’ne ITC’yi davet etmiş, ITC de ertesi yıl Erbil’de “İl Başkanlığı”
açmıştı.
Davutoğlu bu hedeflerini, Kerkük ziyaretinden beş gün sonra ITC
milletvekillerini Ankara’da toplayarak da sürdürdü.
MALİKİ İLK MUHAREBEYİ KAZANDI
Maliki, son olarak Kerkük merkezli Dicle Ordusu’nu kurarak
Barzani’ye artık açıkça silah gösterdi!
Erbil, Bağdat’a direnmeye çalışırken arkasında iki destek vardı: AKP ve
PKK!
Erdoğan, Maliki’yi “Irak’ı iç savaşa sürüklemekle suçlayarak”
Barzani’ye açık destek veriyor; PKK de, sözcüsü Ahmet Deniz’in
Kurd Press’e yaptığı “Kürt bölgesine yapılan hiçbir saldırıya sessiz
kalmayacağız” açıklamasıyla safa giriyordu!
Barzani kuvvetleri bu cepheleşme sürecinde iki kez Dicle Ordusu’yla
çatıştı ama daha fazla ileri gidemedi. Çünkü Suriye’de kayaya çarpan
ABD-AKP-PKK-Barzani cephesinin, Irak’ta da şansı yok!
Yorum Gönder