Başbakan beklenmedik bir anda “Muhteşem Yüzyıl” dizisini tartışmaya açıverdi.
“Beklenmedik anda” diyorum çünkü bu kimsenin aklına gelmiyordu.
Diziyi
yayınlayan kanalın sahibine ait olan haber kanalı her zamanki gibi
Başbakan’ın herhangi bir yerde yaptığı konuşmayı halkın haber alma
özgürlüğüne hizmet etmek için canlı olarak yayınlıyordu ki, Erdoğan
“pat” diye “Bu diziyi yayınlayan kanalı kınıyorum” deyiverdi.
O
haber kanalı bir anda “halkın haber alma özgürlüğünü” bir kenara
bırakıp, kanalın para kazanma özgürlüğü olan reklamlara geçti.
Sonra
da bir daha konuşmaya dönmedi. O kanalı izleyenler Başbakan’ın diğer
sözlerini öğrenme özgürlüğünden mahrum kaldılar, mecburen başka haber
kanallarına geçip konuşmayı dinlediler.
Muhteşem Yüzyıl şu
sıralar televizyonların en çok izlenen dizisi. Ben açıkçası yarım
yamalak izliyorum. Dekor, kostüm, oyuncuların yeteneği açısından çok
güzel bulduğumu söylemeliyim.
Tarihi gerçekleri yansıtıp yansıtmadığı konusunda fikrim yok.
Ancak
öğrendiğim kadarıyla Kanuni Sultan Süleyman’ın “cihan imparatoru”
olmasını sağlayan fetihlerinden çok saray entrikaları ve özellikle harem
işleniyormuş dizide.
Sinema (ya da dizi) böyle bir şey aslında.
Sonuçta “Muhteşem Yüzyıl” Kanuni Sultan Süleyman’ın tüm hayatını anlatan
bir belgesel değil. Bir tarihi kişiliğin hayatından bir kesit
veriliyor.
Bu dizide saray entrikaları ve harem anlatılıyorsa bir başka dizide savaşlar anlatılabilir örneğin.
Bir
başkası Kanuni’ye “kanuni” lakabının takılmasının sebebi olan her
konuda bir kanun çıkarmasını işleyebilir sadece. Ya da ne bileyim bir
sinemacı da Kanuni’nin diplomasi alanındaki başarılarını konu eder, bir
başkası sanatçı kimliğine odaklanıp Kanuni’nin şiirleri üzerinden bir
film/dizi çekebilir.
Bu nedenle tarihsel kişi veya olaylarla
ilgili bir kesit alınarak çekilen her film/dizi tarihçiler, romancılar,
siyasetçiler ve akademisyenler tarafından övülebilir de yerilebilir de.
Başbakan’ın
çıkışından anladığım kadarıyla onu rahatsız eden dizide genellikle
saray entrikaları ve harem kesitinin ele alınması.
Sanıyorum Başbakan’ın tercihi, Kanuni’nin savaş ve fetih hayatından kesitlerin verilmesi.
Bu olmayınca, nasıl herkesin hakkıysa, o da eleştirmiş.
Tabii eleştiren Başbakan olunca durum değişiyor. Herkes “bunun bir yaptırımı olur” diye düşünüyor.
Şimdi merak ve heyecanla beklenen o. Bakalım “kınanan” yayıncı kuruluş ne yapacak?
Diziyi
yayından mı kaldıracak, senaryoyu değiştirip Kanuni’nin savaş ve
fetihlerinden kesitler mi verecek, yayın saatini birkaç kere değiştirip
milletin başını döndürerek rating’leri mi düşürecek, yoksa “burası özgür
ve demokratik bir hukuk devleti, halkın severek izlediği bir diziyi
neden değiştirelim” mi diyecek.
Her kararın bir kesimi memnun edeceğinden hiç kuşkunuz olmasın.
Sonuçta “nur topu gibi” bir sorunumuz doğdu.
Şaka falan yapmıyorum, bu sorun Kürt sorununu da, Suriye’yi de, yoksulluğu ve yolsuzluğu da ezer geçer.
*****
Dizilere iktidar eleştirisi ilk kez olmuyor
Muhteşem Yüzyıl dizisi Başbakan’ın “kınama” listesine girince şenlik başladı.
Kimi
“bu bir sanat eseri belgesel değil, kimsenin karışmaya hakkı yok”
diyor, kimi “tarihimizi çarpıtıyorlar, ecadımız böyle olamaz” diye tepki
gösteriyor, kimi “RTÜK göreve” kimi “savcılar ne duruyorsunuz?” diye
görüş beyan ediyor.
Oysa iktidarın televizyon dizilerine ilk müdahalesi değil bu.
Ancak Muhteşem Yüzyıl izlenme rekorları kırdığı için yarattığı fırtına daha büyük oluyor, o kadar.
Örneğin,
önceleri sadece Dijitürk platformundaki bir kanalda yayınlanan “Bir
Kadın Bir Erkek” dizisine “İslam örf ve âdetlerine uygun değil” diye
müdahale edilmişti. Çünkü dizideki bir kadın ve bir erkek evli değildi
ama evli gibi yaşıyorlardı. Dizi senaristleri sonunda bu ikiliyi sevgili
olmaktan çıkarıp evlendirmişlerdi.
Aynı şekilde Behzat Ç. adlı
dizide bir savcıya âşık olmuştu dizinin başrol oyuncusu polis. Müdahale
geldi “örfümüze aykırı” denildi ve ikilinin sevgili gibi olmaları
evlilikle taçlandırıldı.
Yine bir kanal sanki ilk kez oluyormuş
gibi “türbanlı bir başrol oyuncusu” olan dizi sürdü piyasaya. Müdahale
olmasa bile bir beklenti olduğu kesin. O kanal da bu beklentiyi yerine
getirdi.
“İlk kez” dediler ama başka kanallarda türbanlı başrol oyuncuları olduğunu unuttular herhâlde. Zaten kimse de üzerinde durmadı.
Sanat
eserlerine yönelik müdahaleler tiyatroda da geçerli. Anlatıldığına göre
Kültür Bakanlığı’ndan destek almak isteyen tiyatro kuruluşları
oyunlarının senaryosunu bakanlığa gönderiyor. Bakanlık bazı senaryolarda
“şunu şöyle yapın o zaman destekleriz” diye oynama yapıyormuş. Buna
razı olan tiyatrolara devlet yardımı yapılıyormuş.
Bunlar hoş değil tabii de, ne yapalım iklim böyle.
*****
Padişah anneleri kimdir?
Yaşanmış
olayları sinema filmi ya da diziye aktaranlar, romanını yazanlar bir
belgesel titizliği ile davranmaz, bilinen gerçekleri bir bakış açısından
sunmaya çalışırlar.
Gösterilen ya da anlatılan olaylar aslında gerçektir, ama ortaya çıkan eser bunu kaleme alan kişinin görüş açısına göredir.
O
nedenle Muhteşem Yüzyıl’ı ya da benzeri yaşanmış olayların anlatıldığı
eserlerde “tarihi gerçekleri titizlikle aramak” doğru değildir.
Burada önemli olan, o tarihi gerçeklerin tamamen çarpıtılması “bu benim bakış açım” adı altında karalama yapılıp yapılmamasıdır.
Belli
ki zihni hâlâ geçmişte yaşayan ve Cumhuriyet döneminden pek
hazzetmeyenler belleklerinde Osmanlı İmparatorluğu’nu hep “muhteşem”
olarak yaşatmak istiyorlar.
Oysa Osmanlı’nın çok “muhteşem” yanları olduğu gibi hatırlamak bile istemeyeceğimiz uygulamaları da vardır.
Örneğin Osman ve Orhan Gazi’den sonra padişah tahtında oturanların hiçbirinin annesi Türk ve Müslüman değildir.
Yine
örneğin Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren “devletin bekası” için tahtta
pay sahibi olabilecek erkek kardeşlerin öldürülmesi vacip kılınmıştır.
Hem de din adına.
Kanuni ölüp yerine oğlu Selim geçerken, ön
bahçede tören yapılıyordu, sarayın arka kapısından ise bazıları minik
tabutlarda tam 19 erkek kardeşinin cenazesi çıkıyordu.
Her ülkenin tarihi hem “şanlıdır” hem de “ayıplarla” doludur. Kimse kendini kandırmaya kalkışmasın.
*****
Muhteşem
Yüzyıl dizisini eleştiren Başbakan, “Biz böyle bir Kanuni tanımıyoruz”
demiş. Yapımcılar bu uyarıyı dikkate alsa iyi olur. Zira yapan RTÜK
değil, RTEÜK!
(Gani Yıldız)
Yorum Gönder