2013 yılı asgari ücret tutarını belirlemek için aralık ayında
toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu çerçevesinde AKP hükümeti
yeni bir orta oyun sahnelemeye hazırlanıyor. Zira, komisyondan çıkacak
sonuç, '2013-2015 Orta Vadeli Ekonomik Program' ile çoktan belirlenmiş
durumda.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu gelecek yıl geçerli olacak yeni asgari
ücretin belirlenmesi için aralık ayında bir araya gelecek. Milyonlarca
emekçiyi ve ailesini yakından ilgilendiren asgari ücret zammı ile AKP
hükümeti bir kez daha çalışanları geçim mücadelesi ile baş başa
bırakacağa benziyor.
5’işçi, 5’i işveren ve 5’i de devlet temsilcisi olmak üzere 15
kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yeni bir orta oyunun
sergileneceği aşikâr. İşçi örgütlerinin itirazına rağmen işverenler ile
sıkı bir işbirliği halinde olan hükümetin önceden öngördüğü tutarı
dayatacağı tahmin ediliyor.
İş Kanunu’na göre en geç iki yılda bir belirlenmesi gereken asgari
ücret tutarı, '2013-2015 Orta Vadeli Ekonomik Program' ile önceden
belirlenmiş durumda. Programa göre asgari ücretin 2013 yılı Ocak-Temmuz
aylarında yüzde 3 oranında artırılması öngörülüyor. Böylece zaten açlık
ve yoksulluk sınırının altında olan 739 liralık asgari ücretin 761
liraya yükselerek yine emekçilerin sefalet ücretlerine tabi olması
bekleniyor.
Türk-İş’in son olarak ekim yayında hazırladığı Açlık ve Yoksulluk
Sınırı araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 958
lira iken, yoksulluk sınırı da 3,121 lira olarak belirlenmişti.
Dolayısıyla AKP hükümetinin 2013 yılı için emekçilere layık gördüğü
asgari ücret tutarı bir kere daha açlık ve yoksulluk sınırının altında
kalmış olacak.
Asgari ücretten daha düşük ücret: Bölgesel asgari ücret
Diğer taraftan bu haliyle dahi emekçileri kötü yaşam koşullarına tabi
kılan asgari ücret AKP hükümetine yüksek geliyor olmalı ki, son
zamanlarda “Bölgesel asgari ücret” konusu gündeme getirilir oldu. Bu
bağlamda patronların talebi üzerine Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS)
çerçevesinde AKP hükümeti bölgesel asgari ücreti hayata geçirmeye
hazırlanıyor. UİS belgesinde sermaye üzerinde, işçilik maliyetinden
kaynaklanan mali “yükleri” azaltmak ve işverenin rekabet edebilirliğini
arttırmak için bölgesel asgari ücret uygulamasına geçileceği beyan
ediliyor.
Asgari Ücret Yönetmeliği'ne göre, asgari ücret "İşçilere bir çalışma
günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve
kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari
düzeyde karşılamaya yetecek ücret" olarak tanımlanıyor. Ancak bu tanıma
2001 yılında “Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile
ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” ifadesi eklendi. Bu
durum, bir işçinin tüm ihtiyaçlarının tespit edilmesine rağmen, “ülkenin
iktisadi durumu uygun değil” denilerek, daha düşük ücret
verilebilmesinin temel dayanağını oluşturuyor.
Zaten açlık ve yoksulluk sınırının altında kalıp, işçinin geçimini
sağlamaktan uzak olan asgari ücretin bölgesel olarak belirlenmesi ise
söz konusu sefaleti daha da derinleştirecek nitelikte. Yürürlükteki
asgari ücret tutarını yüksek bulan patronlar bölgesel asgari ücret
uygulamasına göre yerel düzeydeki aktörler bir araya gelip önceden
belirlenmiş olan merkezi asgari ücretin yukarısında veya aşağısında yeni
bir oran tespit edebilecek.
Söz konusu bu uygulama kentler arasındaki gelir adaletsizliğinin
derinleşmesine ve daha düşük ücret belirlenen bölgelerden daha yüksek
ücret belirlenen bölgelere doğru göçü hızlandıracak. Bölgesel asgari
ücret uygulamasıyla yoksul illerde düşük tespit edilecek olan ücret
düzeyi, yani ucuz işçilik ile sermaye açısından bu illerin cazip hale
getirilmesi gündemde.
Dev Sağlık-İş Asgari Ücret Çalıştayı : “Asgari ücret toplumsal bir pazarlık unsurdur”
DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık-İş, asgari ücret görüşmeleri öncesinde 24
Kasım 2012 tarihinde İstanbul’da bir Asgari Ücret Çalıştayı düzenledi.
Çalıştaya DİSK Genel Sekereteri Adnan Serdaroğlu, TÜMTİS, Dev
Sağlık-İş, Politeknik üyeleri, ataması yapılmayan öğretmenler, Yrd. Doç.
Dr. Hakan Koçak, gazeteci yazar ve sendika uzmanı Atilla Özsever,
gazeteci yazar Mustafa Sönmez, DTK Sosyal Araştırmalar komisyonu adına
Ferda Koç, Dev Sağlık-İş Onursal Başkanı Doğan Halis tartışmalarıyla
katkıda bulundu.
Sendika.org’da yer alan habere göre, Dev Sağlık-İş Genel
Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun açılış konuşmasının ardından ilk sözü DİSK
Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu aldı. Serdaroğlu, asgari ücretin açlık
sınırı altında olduğunu örneklerle açıkladı. Serdaroğlu’nun ardından
Atilla Özsever söz aldı. Özsever, asgari ücretin Türkiye’deki tarihsel
gelişim süreçlerini aktardı. Özsever’in ardından sözü alan Mustafa
Sönmez ise asgari ücret tartışmasının genel bir çalışma hakkı tartışması
çerçevesinde değerlendirdi. Sönmez’in sunumunun ardından Hakan Koçak,
asgari ücret tartışmalarının ülkedeki sendikal hareketin birleşmesi
açısından önemine dikkat çekti.
DTK Sosyal Araştırmalar Komisyonu ve Sosyal Haklar Komisyonu adına
söz alan Ferda Koç da Kürt illerindeki asgari ücret tartışmaları
hakkında bilgi verdi. Köylerin yakılarak kentlerde zorla
proleterleştirilen Kürtlerin emek hareketine katılım biçimini avantajsız
bir durum olduğunu ifade ederek bölgedeki çalışanların asgari ücretin
altında bir ücret aldığını söyledi. Kürt illerindeki ücretin asgari
sınırının fiili olarak yoksulluk yardımlarıyla belirlendiğini ifade eden
Koç, asgari ücret tartışmasının, “Kürt illerini Türkiye’nin Çin’i
yapma” tartışmalarıyla birlikte değerlendirmek gerektiğinin altını
çizdi. Bölgesel asgari ücret tartışmalarına da değinen Koç, yeni kabul
edilen teşvik yasasıyla işçinin ücretinde düşüş yaratmadan patronları
vergilerden muaf ederek işçinin patrona maliyetini azalttıklarını
vurguladı.
DİSK Bank-Sen Genel Başkanı Önder Atay da bankacılık ve sigortacılık
işkolundaki asgari ücret tartışmaları hakkında bilgi verdi. Sigortacılık
işkolunda çalışanların büyük kısmının sigortasız çalıştırıldığını
belirten Atay, bankacıların fiilen günde 12 saat çalıştırıldıklarını ve
aldıkları ücretin saat hesabı yapıldığında asgari ücretin altına
düştüğünü kaydetti.
Çalıştay tarafından yapılan değerlendirmede, asgari ücretin
belirlenme şeklinin bir komisyona bırakılamayacağı, ülkede 40 milyondan
fazla kişinin ücretini belirleyecek olan asgari ücretin toplumsal bir
pazarlık unsuru olduğu ifade edildi.
Yapılan değerlendirmede şu tespitlerde bulunuldu:
“İnsanca yaşanacak bir asgari ücret talebiyle eğitim
sağlık, barınma ulaşımın belli bir miktarının parasız olarak verilmesini
de talep etmek gerekmektedir. Bu mücadelenin bir parçasının temel
haklarla birleştirildiği gibi devletin bunlara ayırdığı bütçeye de işçi
sınıfı mücadelesinin müdahil olması kaçınılmazdır. İnsanca yaşanacak
asgari ücret mücadelesinin ayrıca Kürt işçi sınıfı içerisinde de
karşılık bulabileceği ve bununla birlikte Kürt sorunun çözümünde halklar
arasındaki kardeşliğin yaratılmasında önemli bir nokta olduğu
görülmelidir. Temel yurttaşlık gelirinin de mücadelenin önüne konulması
ve tüm yurttaşların geçiminin devlet tarafından temin edilmesi talebi
yükseltilmelidir.
Asgari ücretin idari bir biçimde belirlenmesinden
çıkartılıp toplumsal bir yöntemle belirlenmeli ve toplumsal pazarlık
fiili olarak örgütlenmesi gerekmektedir. Sendikal hareketin ise, emek
örgütlerinin her kesimini de kesen asgari ücret talebi toplumsal
muhalefetin temel mücadele alanlarından bir tanesine dönüştürülmesi
gereklidir.
Ayrıca asgari ücretin görüşüldüğü gün Çalışma Bakanlığı
önünde ortak bir merkezi eylem yapılacak ve aynı zamanda da asgari ücret
zammı ile ilgili imza kampanyası başlatılacaktır.”
(soL- Haber Merkezi)
Yorum Gönder