- Dokunulmazlıklar konusunda CHP’nin tutumu ne olacak?
Temel ilkemiz belli. Kürsü dokunulmazlığı hariç dokunulmazlık olmamalı. Yürütme organının arzusu üzerine dönemsel veya mevsimsel olarak şunu kaldıralım diğerleri kalsın derseniz bu kabul edilecek bir uygulama değil. Objektif kural koyar, arkasında durursunuz.
- Bekleyen 800’ün üzerinde fezleke var. Sadece BDP’lilerin dosyaları Meclis’e gelirse oy verir misiniz?
Dosyaların tamamı indirilirse destek veririz. Tamamı değil de seçerek getirirlerse yanlış olur. O zaman niye ilke koyduk ki? Bekleyen tüm dosyalar sevk edilmeli, tüm vekillerin dokunulmazlıkları kalkmalı ve Türkiye bu ayıptan kurtulmalıdır. Tüm dosyalar için yargı yolu açılsın, aksi halde siyasi otorite, parlamentodaki egemen irade diğer vekilleri baskı altında tutma aracını elde etmiş olur. “Bak sert konuşursan kaldırırım. Sus yerine otur” anlayışı getirmiş oluruz ki bu demokrasinin kabul edebileceği bir anlayış değildir. Kürsü hariç kaldırılsın ve bitsin bu mesele.
- BDP’li vekillerin suçlandığı olayı tasvip ediyor musunuz?
Terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşma olur mu? Asla kabul etmiyoruz. Tabii şu soruyu sormaktan da kendimi alamıyorum. O görüntülerle Habur’daki görüntüler arasında ne fark var? Hükümet Habur’da daha da ileri gitti ve teröristin ayağına götürüp mahkeme kurdurdu. Anayasaya aykırı yaptılar bunu. O dönem savcılar neredeydi? Adama göre hukuk, adama göre adalet olmaz. Hukuk evrensel bir kavramdır.
- Bir yandan da CHP’nin tutuklu vekilleri var.
Milletvekillerinin tutuklu olması bir demokrasi ayıbı. Oy veren yurttaşların iradesinin tutuklanması, oylarının geçerli olmaması anlamına geliyor. İçeride tutulmalarının tek nedeni Başbakan’ın istemesi. Bu da yargının içinde bulunduğu tabloyu gösteriyor. Silivri yargısı Başbakan’a bakıyor. Başbakan devam ederse onlar da devam ediyor. Durun derse duruyorlar.
- Taksim’e cami tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?
Kişi başına düşen cami sayısına bakınca, ihtiyaç duyulan hemen her yere cami yapılabiliyor. Bakanların, başbakanların bu tür tartışmalar içine girmelerini doğru bulmam. Hele hele inançları siyasete malzeme etmeyi asla doğru bulmam. Cami üzerinden, din üzerinden siyaset dine de camiye de saygısızlıktır.
- Çamlıca’ya yapılması düşünülen cami?
Bu konuda yetkin kalemleri okudum. Yıllarını estetik ve sanata ayıranları okudum. Başbakan gibi düşünmüyorlar. Kaldı ki kendi kabinesinde bile farklı görüşler var.
- Çamlıca’ya cami fikrini kabullenmiş mi oluyorsunuz?
Ben değil İstanbullular karar verecek. Birkaç kişinin itirazıyla yapılsın, yapılmasın demek mümkün değil. İstanbul’da İstanbullular karar vermeliler. Çetin Altan’ın bir yazısı vardı. Bir kişinin kentli olması için üç kuşağın kentte yaşaması lazım derdi. Kent kültürü olan insan, kentin estetiğine önem verir. İstanbul’un bir kimliği vardı. 10 yılda bitirildi.
- Muhteşem Yüzyıl tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başbakan Kanuni Sultan Süleyman’ı bir müzik aleti olan kanunu çalan olarak biliyor. Çünkü dizi ile belgeselin ne olduğunun farkında değil. Cehaletin ötesinde bir tablo var. Yargıya talimat verdim gereğini yapsın diyor. O TV kanalının sahibini kınıyor. Bence kanal sahibi (Ferit Şahenk) dizide Sayın Başbakan’a da bir rol vermeli. Belki dizinin izlenirliği daha çok artar. Kanun çalan kişi rolü uygun olabilir kendisi için.
İŞÇİYE ‘VERGİ İNDİRİMİ’ SÖZÜ
Bursa’daki temasları sırasında hem sanayiciler hem de işçilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Bursa Koltuk Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Tuna’nın “Otomobil koltuğunda Avrupa’da bir numarayız” sözlerinden duyduğu memnuniyeti şöyle dile getirdi: “Türk şirketlerinin Avrupa’da, dünyada ön sıralarda olmasından biz ancak gurur duyarız. Üretim olacak ki ülkemiz büyüsün, refah da sağlansın. Toplumsal refah da, bölgesel liderlik de böyle sağlanır. Biz siyasetçilere düşen de sizin daha fazla, daha kaliteli üretmenizin, dünyada daha rekabetçi olabilmenizin önündeki engelleri kaldırmaktır.”
Aynı fabrikada işçilerle çay sohbetinde de CHP lideri, “Biz, ülkemiz genelinde sizlerin asgari ücreti üzerindeki verginin yüzde 1’e indirilmesini istiyoruz” sözü verdi.
Kılıçdaroğlu, Kaplanlar Soğutma’da birlyikte yemek yediği işçilere de, “Alınteri döküp, eve ekmek götürmek, en güzel iştir. Çalışıp, alınteri döküyorsunuz. Hayatın her alanında verginizi de ödüyorsunuz. O vergilerin nereye gittiğini de sorgulayın ki, demokrasimiz de gelişsin” çağrısı yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun gezinin planlamasında rol oynayan genel başkan yardımcısı Erdoğan Toprak, Bursa ziyaretinin önemini; “Toplumda CHP’nin sanayicinin, işadamının karşısında olduğu yönünde bir algı var. Bu algıyı ters yüz etmek için bu turları başlattık. Türkiye’nin sanayisinde önemli rol oynayan illerimize gidip işadamlarının sorunlarını dinliyoruz, onlarla bağımızı güçlendirmeye çalışıyoruz” cümleleriyle değerlendirdi.
Yorum Gönder