Sağlık Bakanlığı, tüm valiliklere genelge gönderiyor,
“Doktorlar çalıştığı yerin
sınırları içinde ikamet etmelidir”
diyor. Ancak, bu genelgeye aykırı işlemler
bizzat Sağlık Bakanlığı
tarafından gerçekleştiriliyor. Geçici görevle doktorları
başka
illerde başhekim, başhekim yardımcısı olarak
görevlendiriyorlar.
Sağlık Bakanlığı’nda bir saadet zinciri kurulmuş. Müsteşar
yardımcıları, genel
müdürler, daire başkanları değişik il ve
ilçelerdeki hastanelerde başhekim,
hastane yöneticisi,
başhekim yardımcısı olarak sözleşme imzalıyor. Yüksek
olan maaşı
hastanelerden alıyor. Onlar bakanlık üst düzey bürokratı olarak
görev yaptığı için başhekimliğe de başkaları vekalet ediyor.
Dolayısıyla
“ballı sağlıkçılar” çift görev yapıyor.
Müsteşar yardımcıları, kurum başkanları Ankara’nın yalnız
merkezindeki
değil, ilçelerindeki hastaneleri de paylaşmış.
Müsteşar Yardımcıları Yasin Erkoç, İsmail Demirtaş,
Hakkı
Yeşilyurt, Turan Buzgan, genel müdür, yardımcısı, kurum başkanı ve
yardımcılarından
Hakkı Öztürk, Ali Coşkun, Mustafa Aksoy, Orhan Koç,
Erkan Çiçek, Ahmet Çakır, Muhammet
Örnek, Orkun Yıldırım Ankara ve
ilçelerindeki bütün hastaneleri paylaşmışlar.
Hepsi bir hastaneden başhekimlik maaşı alıyor. Çünkü, müsteşar
yardımcısı mevcut görevinden
6 bin lira alıyorsa, hastaneden 12
bin, hatta performansına göre daha da yüksek alabiliyor.
Genel
Müdür İbrahim Şentürk, Ankara’da görevli ama İstanbul’daki
hastanenin yöneticisi.
Kurum Başkanı Saim Kerman, Genel Müdür
Yardımcısı Doğan Demirel Ankara’da görevli ama
İstanbul’daki
hastanelerin yöneticiliğinden maaş alıyor.
O ilçelerin suçu ne?
Ankara’da görevli daire başkanlarından Abdülkadir Özbek
Diyarbakır-Bismil, İkbal Gültekin Silvan,
Abdullah Öztürk Ergani,
Fazıl İnan Kahramanmaraş- Afşin, Berrak Bora Başara
Mardin-Nusaybin,
Hamza Yuvacı Şanlıurfa-Birecik Devlet
hastaneleri başhekimi olarak maaş alıyor.
Onlara haksızlık
etmeyelim. Elimdeki listeye göre tam 92 kişi değişik il ve
ilçelerde başhekim, hastane
yöneticisi gözüküyor, maaş ve döner
sermayesini o hastaneden alıyor, Ankara’da ise üst düzey
görev
yapmaya devam ediyor. Genel müdürlerden Dr. Öner Güner “Bu yapılan
etik değildir”
deyip başhekimlik görevini kabul etmedi. İki genel
müdür de doktor unvanlı olmadıkları için
uygulamadan
yararlanamadı.
Başhekim ya da hastane yöneticisi yapılan kişi
çalışmadığı yerden maaş alıyor ama kendisi Ankara’da
görev
yapıyor. Başhekimliğe de birileri vekalet ediyor. Onlar da
vekalet ücreti alıyor.
Yani Devletin parası bu şekilde
savruluyor.
Sağlık Bakanlığı yetkililerine sorduğunuzda, “Kamu Hastane
Birliklerinde sözleşmeli personele ek
ödeme yapılmasına dair
yönerge incelendiğinde, birliklerde görev alan yöneticilere
verilen ücretin,
bu görevlere atanmadan önceki görevlerinde
aldıkları ücretlerin ortalaması paralelinde olduğu
görülecektir. Bakanlık merkezinde görev yapan yöneticilerle
ilgili kanuni düzenleme, geçmişten
gelen uygulamanın devamı
niteliğindedir. Merkezde görev alan yöneticilere, kurumlarında
çalışmış
olduğunda elde ettiği gelir neyse, o seviyede ücret
ödenmektedir” diyorlar. İnandırıcı mı?
Bakanlığın yaptığı şu: kişiyi müsteşar yardımcısı, genel müdür,
daire başkanı olarak atıyorsunuz,
sonra bunları bir hastanenin
başhekimliğine, yardımcılığına, yöneticiliğine kağıt üzerinde
atıyorsunuz,
maaşlarını o hastaneden alıyor. Yani “yandaşa
yandaşlık” yapılıyor.
Yüksek maaşlı bürokratlık
Sağlık Bakanlığı’nın “yandaşı kayırma” uygulamasına karşın bu
bakanlıktan gelen tepkileri dinliyoruz:
“Sağlık Bakanlığı’ndaki eski yapının değişmesinin getirdiği
tek yenilik yüksek maaşlı bürokrat ve
yöneticiler yaratmaktır. Az
para ve az yönetici ile idare edilen işler sözde yapı değişti
bahanesiyle
sadece isimi değiştirilerek karşımıza başka bir
versiyonla sunulmaktadır.
Başka bir yerde başhekim olan bir kişi
başka bir il’e hastane yöneticisi olarak atanmakta sadece isim
ve
aldığı maaş değişmektedir. Bu yöneticilerin atanmasında hiç bir
kıstas aranmıyor.
Kıdem ve liyakatı ayaklar altına alarak tamamen akşama ‘halı
saha maçına ekip oluşturur’ gibi ‘sen sen
en gel’ mantığıyla
kendine yakın insanlardan ekip oluşturuldu. Sağlık Bakanlığında
şuan
en çok kullanılan; ‘ekibimizi kurduk, kendi ekibimle
çalışırım’ gibi cümlelerdir.”
“Sağlık Bakanı 10 yıldır tüm
çalışanların canına okudu. Menzil tarikatının ne kadar üyesi
varsa
hepsini birkaç yere birden idareci yaptı.”
“Şeyh” olarak bilinen kişi İstanbul’da hastane açtı. Açılış
görüntüleri cemaate “Seyidimiz mübarek Erol”
diye
ulaştırıldığını görüyoruz.
Sağlıkta her şeyin paralı olduğu
dönemi yaşıyoruz. AKP’yi iktidarda tutan sağlık, gidişinde de
etkili olacaktır.
Yorum Gönder