Önce, Başbakan’ın “hayal”ini işittik... “Çamlıca’da görkemli bir cami istiyorum” diyor ve ekliyordu: “Bütün İstanbul’dan görülmeli.”
Derken hayalin “karar”a dönüştüğü açıklandı; ancak demokratik ülkelerdeki gibi belediye meclis kararına değil, monarşilerdeki gibi hükümet kararına! Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “çaresiz şehirciler”i de Bakan’ın talimatıyla “Camili Çamlıca Planı”nı yaptılar.
Belediyenin yılda binlerce plan tadilatı yapabilen meclisi ise olanı biteni seyrederken, mimar Başkan şunu söylemekle yetindi: “Çamlıca Camisi için imar yetkisi Bakanlıkta.”
Kimse demedi ki: “İstanbul’un simgesi bir tepede belediye nasıl söz sahibi olamaz?”
Sözde yarışma
Soru hâlâ yanıt bekleyedursun; Başbakan’ın hayalindeki 15 bin m2’lik cami için açılan sözde “Mimari Proje Yarışması” da alelacele sonuçlandırıldı.
Yarışmayı düzenleyen ise bu kez ne Bakanlık, ne de belediyeydi; bu işi görev olarak üstendiği anlaşılan “İstanbul Cami ve Eğitim Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği”ydi...
Yani, İstanbul’un türkülerinde, şarkılarında, şiirlerinde, öykülerinde, romanlarında, gönüllerinde taht kuran eşsiz Çamlıca’sının “kader”i; üstelik Başbakan’ın hayaliyle birlikte artık bir cami derneğinin elindeydi.
Şartnameye göre jüri, “gerektiğinde görevden alınma”yı(!)
sineye çekebilenlerden oluştu. Yani jüri üyeleri -eğer kararları
beğenilmezse- üyelikten uzaklaştırılmayı; yarışmacılar da projeleri
hakkında “ilan edilmemiş kişiler”in karar vermesini, baştan kabul ettiler!
Ancak çoğunluğu TOKİ mimarlarından oluşturulan seçici kurul “bile”mesleki sorumluluğu önemsemiş olmalı ki “birinciliğe değer” proje bulamadı. Demek ki tasarımların hiçbiri, ne Çamlıca’ya ne de Başbakan’ın hayaline yakışıyordu...
İşte bunun üzerine görevi ille de “Çamlıca’ya cami dikmek” olduğu anlaşılan dernek, ikinciliği kazanan “Sultanahmet Camisi’nin taklidi”projeye karar verdiklerini kamuoyuna açıkladı.
“Asırlardır mesire” niteliğindeki Çamlıca Tepesi’ne 30 bin kişilik taklit camiyi, 105 metrelik 6 ezan ve 1 saat minaresiyle oturtan bayan mimarlar dediler ki: “Türk ve İslam mimarisinin anıtsal eserinden ilham aldık.”
Karar Başbakan’ın
Sonucu kıyasıya eleştiren sayısız isim arasında ikisi “anlam”lı… Örneğin “Bu proje ciddi bir mimari çalışma değil; İstanbul, aceleye gelmiş taklit projeye teslim edilemez” diyen mimar Sinan Genim, aynı zamanda AKP’nin geçen yerel seçimlerdeki Kadıköy Belediye Başkan Adayı’ydı.
Benzer şekilde “Projeyi hiç beğenmedim, eskiyi taklit edemezsiniz” diyen de Haliç Metro Köprüsü’nün tasarımcısı mimar Hakan Kıran. (Vatan-17 Kasım 2012)
Peki, Çamlıca bu pespayeliğe kurban mı edilecek?
Yanıtı bence yine Başbakan verecek. O masum “hayal”inin adeta korkunç bir “hayalet”e dönüşmesini onaylayacak mı? İstanbulluların kuşaktan kuşağa “Çamlıca’daki Hayalet”le yaşamalarına gönlü razı olacak mı?
Yorum Gönder