Birleşmiş Milletler Mavi Marmara Raporunun basına sızması üzerine açıklama yapan, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Gül, Birleşmiş Milletler Raporu hakkında; “Bizim için yok hükmündedir” dedi…
Birleşmiş Milletler Raporu ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun açıklamaları hakkında görüşlerimizi ifade etmeden önce şu kesin kanaatimizi belirtelim;
“İsrail, Uluslararası sularda seyir halinde olan ‘Mavi Marmara’ yardım gemisine yasalara aykırı olarak saldırmış, 9 insanımızın ölümüne sebep olmuş ve gemiye el koyarak suç işlemiştir”.
Gelelim BM Raporuna;
Rapor, Türkiye’nin “Özür”, “Tazminat”, “Gazze Ablukasının kaldırılması” beklentilerini karşılamamaktadır. Raporda Türkiye’den özür dilenmesine ilişkin bir not dahi bulunmamaktadır. Tazminat konusu bir tavsiye olarak yer almıştır. Bunlardan daha önemlisi; BM Raporu, Gazze ablukasının “Meşru” olduğunu ileri sürmektedir.
Bu rapor, Türk Dış Politikasını yöneten kadronun “başarısız” olduğunun kanıtıdır. Sizin bu raporu yok hükmünde saymanız, gerçeği değiştirmez.
AKP Hükümetinin başına bunlar niçin geliyor? Niçin “Komşularla Sıfır Problem” diye çıktıkları yolda, Barzani’nin dışında ilişkilerin iyi olduğu bir tane komşu kalmadı?
Bu ekibi dikkatle incelerseniz, çeşitli alanlarda görev bölümü yapmış bir “Takım” olduğunu anlayacaksınız. Milli Görüş ekibi olarak siyasete giren bu ekibin, yıllar içinde, bazen MSP, bazen RP, bazen SP, bazen AKP, bazen İHH, bazen Yimpaş, bazen Kombassan, bazen Deniz Feneri, bazen Beyaz Holding, bazen Kanal 7, bazen Süleyman Mercimek, bazen Belediyeler, bazen Devlet Parası ile kurulan Medya Grubu, bazen cemaat, bazen tarikat mensupları olarak karşımıza çıktıklarını görürsünüz.
Tüm bunların üst yöneticilerini isim isim yazarsanız, karşınıza en fazla 100 kişilik bir liste çıkar.
İşte “Takım” budur. Geçmişte takımın lideri Erbakan idi, şimdi takımın tartışmasız Reisi, Erdoğan’dır.
Kendilerini “Siyasal İslam” , “Muhafazakar Demokrat” olarak tanıtırlar.
Gerçek ise, kutsal dinimiz İslam’ı, kendi amaçları için ustaca kullanmalarıdır.
Devleti de, Devlet Adamı gibi değil, Cami Yaptırma Derneği Yöneticisi gibi yönetmek isterler. Yargı-denetim gibi kelimelerden nefret ederler. Yukarıda saydığım parti ve kuruluşlar Türk Milletinin aklında bir tek konu ile hatırlanırlar: “Yolsuzluk, Hazine’den alınan paraların kaybolması ve mahkûmiyet, Yardım Paralarının kaybolması, Yurt dışında yaşayan insanlarımızın alın terlerinin ve sadaka paralarının dolandırılması…”
Bu yaptığım, bir tespittir, gerçeklerin üzerine ışık tutmaktır. İktidar gücünden korkan sermaye sahiplerinin ve medyanın nasıl küçüldüklerini, görmek istemeyen gözlere göstermektir..
Siz devleti ve devletler arası ilişkileri, cami yaptırma derneğini yönetir gibi yönetmeye kalkarsanız, olacağı budur. Başka ne bekliyorsunuz ki?
Mavi Marmara olayına ve nasıl bu duruma geldiğimize bir kez daha bakalım;
*Gazze’ye Mavi Marmara gemisiyle yapılan yardım, geminin İstanbul Belediyesinden verilmesinden başlamak üzere AKP tarafından organize edilmiştir. AKP Milletvekillerinin son anda gemiden indikleri hatırlardadır. Sivil Toplum Örgütü görüntüsü aldatmacadır.
Bu derneğin yöneticilerinin tamamı “Takım’dandır..” Reisin izni olmadan bunlar yerlerinden kıpırdayamazlar.
İsrail, geminin hareketinin engellenmesi için defalarca Türk Hükümetinden talepçi olmuştur. Buna rağmen Mavi Marmara, Reis tarafından başına gelecekler biline biline Gazze’ye gönderilmiştir.
9 insanımızın hayatını kaybetmesi ve onlarca vatandaşımızın yaralanmasına “Takım” vesile olmuş, İsrail’de ciddi bir devlete yakışmayacak derecede şiddet uygulayarak bu suçu işlemiştir.
Bu dediklerimizi kanıtlayacak en önemli olay ise; 12 Haziran seçimlerinden hemen önce, tüm reklam araçları kullanılarak “Mavi Marmara’nın” tekrar Gazze’ye gönderileceğinin duyurulmasıydı. Seçimler bitti, AKP kazandı, Mavi Marmara unutuldu gitti !… Gazze de zulüm devam ediyor, o halde yapılan iş Gazze olayını tamamen seçim malzemesi yapmaktan ibarettir.
Tarih, Gazze’yi siyasi malzeme yapanları, Irak’ta-Libya’da Müslümanların katledilmesine sessiz kalıp el altından yardım edenleri ve Irak’taki son Türk varlığı Türkmen kardeşlerimizi Barzani’nin insafına terk edenleri unutmayacaktır.
ABD’li diplomatlar arasında ismi “Pilli Tavşan” anlamına gelen “Energizer Bunny” olan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dün 5 maddelik yaptırım kararı açıkladı;
İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 2. Katip seviyesine indirilmesi daha önce de yapılmıştı, önemi sadece semboliktir. Askeri anlaşmaların askıya alınması ise, zaten anlaşmalar yürümediğinden fazla bir anlamı yoktur. Türkiye’nin Gazze ablukasını tanımaması ise BM Raporunda tam tersi yazıldığından sadece bizi bağlamaktadır!…
Esas önemli olan; “Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisinin sağlanması için gerekli önlemlerin” alınacağı sözüdür. Türk ve İsrail Deniz Kuvvetlerini karşı karşıya getirebilecek bu madde Türkiye ile İsrail arasında, uzun yıllar onarılmayacak tahribata sebep olabilir…
Devletimizin, “Devlet Adamı” mantığıyla yönetilmediğinin en açık kanıtı bu kararlardır;
*Alınan bu karardan Bakanlar Kurulu Üyelerinin haberi yoktur.
*Alınan bu kararlardan TBMM Başkanının haberi yoktur.
*Alınan bu kararlardan Ana Muhalefet ve Muhalefet Partilerinin haberleri yoktur.
*Alınan bu kararlardan AKP Milletvekillerinin haberi yoktur.
*Alınan bu kararlardan TBMM nin haberi yoktur.
*Alınan bu kararlardan sadece Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanının haberi vardır…
Türkiye, Demokratik Parlamenter sistemle yönetilen bir Cumhuriyettir. Kimsenin “Yardım Derneği” veya “Kooperatifi” gibi bir şekilde yönetilemez ve binlerce yıllık devlet tecrübesiyle böyle acemiliklere hiç layık değildir…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu
Yorum Gönder