12 Eylül Darbesinin 31. yıl dönümü bugün.
Yapılan askeri darbe ile memleket kurtulmuş muydu?
Görünüşte kavgalar sona ermiş memlekette asayiş berkemal olmuştu.
Aslı elbette öyle değildi. Amerika bu gün Ortadoğu ülkelerini karıştırdığı gibi o zamanlar da Türkiye’yi karıştırmış ve Kenan Evren’i görevlendirmişti Tıpkı yaşadığımız şu günler gibi. Aynı kaos ve aynı tehlikeler.
Yazarların, çizerlerin katledilmeleri, gazetecilerin tutuklanarak içeri alınmaları, partilerin kapatılması ve dikta rejiminin başlangıcı da o tarihlerde başlamıştı..
Bu günlere nasıl gelinmişti bunu tekrar anlatmaya hiç gerek yok. Çünkü yaşları müsait olan herkes biliyor olanları.
Peki, aradan geçen 31 yılda Türkiye’de ne değişti?
*********
AKP iktidarı 12 Eylül darbesinin ektiği tohumlarla gelişmiş ve ülkeyi o günlerden daha da geriye götürmüştür.
Ergenekon’a gelince, Amerika planlarına direnç gösteren Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan bir sivil darbedir.
Körfez Savaşından önce Amerika Irak’ın Kuzeyinde kukla bir Kürt devleti kurmak için Özal ile anlaşmıştı. “Irak’ı bölüp Kürdistan kuracağım. Ya sen bu devlete ağabeylik yapar ve himaye edersin, ya da sana rağmen kurarım” demişti.
O zamanlar bu plan Kamuoyunda 1 koyup üç almak olarak geçmişti.
Özal’ın kabul ettiği bu ağabeylik senaryosu Tayyip Erdoğan’a BOP eş başkanlığı olarak takdim edilmiştir. Arada fark yoktur.
Başlangıçta bahsi geçen bu plan masumane görünse de, aslında Kürt Devletinin kurulması, ileride hızla yayılarak Türkiye’nin parçalanması demektir.
O yıllardaki Genelkurmay başkanımız Org. Necip Torumtay buna direnmiş ve şerefli bir şekilde istifa etmişti.
TSK’ da Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını sürdürebilmek için bu plana direnen generallerimizden Eşref Paşanın başına gelenleri hatırlayalım.
*****
Türk Ordusu ve Amerika;
Ordudaki generallerimizin bazıları aslanlar gibi Amerika’ya direniyorlardı.
TSK nın bu onurlu direncini kıramayan Amerika, Türk Ordusunu kamunun gözünden düşürebilmek amacı ile Ergenekon tertibi için düğmeye bastı. Bunu bilmeyenlere mutlaka anlatacağız.
12 Eylül dönemini aratmayacak Özel Yetkili Mahkemeler kanalı ile sorgusuz sualsiz insanlar sabaha karşı evlerinden alınarak çeşitli düzmece yalanlarla Silivri, Hasdal gibi tutsak hanelere kapatılmaktadırlar. Neden?
Çünkü Amerika kendisine bağlı bir ordu yaratmak istemektedir. “AKP buna boyun eğmektedir ne yazık ki.”
12 Eylül referandumundan önce, darbeyi yapanlarla hesaplaşmayı vaat eden başbakanın darbecilerden hesap sormasını bir yana bırakalım, Türkiye’yi bugün neredeyse 12 Eylülü aratır duruma sürüklemiştir.
Özel Yetkili Mahkemeleri, Savcıları ile Türkiye gerçekten çok karanlık günler yaşamaktadır.
Bir zamanların DGM leri bile bu kadar insafsız değillerdi.
Türkiye’de Sendikalar, üniversiteler, dernekler ve medyanın susturulduğu, baskı altına alındığı günleri yaşıyoruz. Sıfır terörle iktidar olan AKP döneminde terör ve bölücülük tarihinde görülmediği kadar azmıştır. Gün geçmesin ki bir veya daha fazla şehit vermeyelim.
AKP, 9 yılda Türkiye’yi 70 yıllara götürmüştür neredeyse ve bunun adına ileri demokrasi demektedir.
Hani darbecilerden hesap sorulacaktı? Ne oldu? Amerikancı Evrene neredeyse üstün hizmet madalyası takılacak iktidar tarafından.
Öte yandan kahraman subay ve generallerimiz vatanı satmadıkları için Silivri’de demir parmaklıklar ardında tutsak ediliyorlar.
CD’lerden güvenilir bir delil olmayacağı evrensel bir kural iken, kim tarafından elde edildiği belli olmayan sahtecilikleri ise aleniyet taşıyan CD’lere tamamen güven duyulan bir soruşturma yapılmaktadır.
İddialar bir darbe teşebbüsünün olduğunu bizlere asla kabul ettiremez..
Genelkurmay istihbaratı MİT ve Emniyet İstihbaratında darbe teşebbüsünün emaresi olmadığı yönünde raporları olduğu halde bu raporlar savcılar ve hâkimler tarafından neden yok sayılıyorlar?
Sanıkların yargılanmasında Anayasa (38) AİHS’ne (Md.6) evrensel kural “Doğal Hâkim” ilkesi neden çiğnenmektedir?
Silivri’de ki mahkemelerin taraflı davrandıkları gün gibi aşikâr olurken burada hükümetin değil de ben Amerika’nın sözünün geçtiğine ve artık
Amerikanın bir sömürgesi olduğumuzu iddia ediyorum.
Buna birçok yurt sever gibi dayanamıyor isyan ediyorum. AKP iktidarı Amerika’ya bağımlı olmadığını ispat etmelidir. Halktan bu davaları daha ne kadar saklayabilecekler?
Silivri büyük bir alana inşa edilmişken davaları izlemek isteyenlere adeta işkence yapılmakta ve izlettirmemek için her komplo mubah sayılmaktadır. Küçücük bir salona bu dava hapsedilemez.
Ya o salonları büyüteceksiniz beyler ya da çekinceniz yoksa davaların rezaletini devlet televizyonlarında naklen vereceksiniz. Tabi yüreğiniz varsa ve yeterse.
Adalet Bakanlığına bağlı bu mahkemeler derhal kaldırılmalı evrensel hukuk işletilmelidir. Yargı bir gün hepinize gerekli olabilir. Artık yeter diyelim ve bu adaletsizliğe son verelim.Bu adaletsizlik için gerekirse AHM mahkemesinin önünde çadır kuracak,sesimizi duymayan hükümete, başbakan Erdoğan’a sesleneceğiz.
Son olarak şunu diyorum, 12 Eylül Türkiye tarihinde kara bir leke gibi kalacaktır.
Tünay Süer
Yorum Gönder