Lozan Delinince - Kurtul Altuğ

3 yıldan fazla oluyor; Türkiye AKP iktidarını yaşıyor ve TV kanallarında eskiden pek görmediğimiz kişiler alabildiğince gürlüyor. 9 yıl önce Türkiye’nin gündeminde, kimilerinin “Sevr paranoyası” diye adlandırdığı şu sözler vardı: “Bu, Sevr’in ayak sesleridir. Yakında Lozan’ı da delecekler.” AKP iktidarının ustalık süreci başladı. O sesler, yok oldu sanki.
AKP’nin 2. iktidarı başlamıştı. İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek’in Vatan Gazetesi’nde Sedat Sertoğlu tarafından yayımlanan, zamanın Dışişleri Bakanı Gül’ün ABD Dışişleri Bakanı Powell ile yaptığı bir konuşmayı kaynak göstererek, ciddi bir ihbarda bulunduğu konuşuluyordu: “Bakan Gül,Powell ile yaptığı 2 sayfalık 9 maddelik bir anlaşmayı açıkladı.”
TV ekranlarında, gazetelerde yer alan bu haber tepki topladı fakat Cumhuriyet’in Savcıları bu anlaşmayı nedense takibe almadı. O günlerin konusu irtica ve onun simgesi olan “türban”dı. O günlerin konuşanları arasında başta Perinçek olmak üzere eski orgeneral apoletli ya da emekli subaylar, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, halen ABD’de bulunan Bedrettin Dalan, eski AKP Milletvekili Turan Çömez de vardı.
O günlerde sıkı bir AKP yandaşı olan Aydın Doğan‘ın kucağında büyüyen devrimci ve Atatürkçü ekonomist Yiğit Bulut, o sıralarda saf değiştirmemişti. Ergenekon diye bir kavramla henüz tanışmamıştık. CHP hala güvenilen son kaleydi. 2008 yılında TSK’nın başında Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Çankaya’da ise A. Necdet Sezer vardı.
O günlerin kamuyoyu anketlerine göre halkın en güvendiği TSK hala 1.sıradaydı. Sonra bir sabah kalkıldı ki; “Ergenekon kapsamında bazı emekli generaller ve başta Perinçek olmak üzere birçok aydın evinden alınarak Beşiktaş Adliyesi’ne götürüldü.” Sonra sıra TSK’daki darbeci kabul edilen askerlere geldi.
Bu arada Sinan Aygün de yakalandı. Arkasından başta emekli generaller alındı. Bir cadı kazanı kaynamaya başladı. Gazeteciler, önce İlhan Selçuk, sonra Mustafa Balbay ve diğerleri…
AKP ustalık sürecinde, DP gibi 10.yılını kutluyor. Onlar hala hapiste, mahkemeler hala kararlarını veremedi. Tutukluluk infaza dönüştü! Bu kısa özeti niye yaptık? Anılarınızı tazelemeniz ve eskiyle yeni durum arasında bir karşılaştırma yapmanız için.

Türk Devleti Hala Güçlü Mü?

Analist Tony Bradan, “Türkiye hiçbir zaman yeterince güçlü olmadı. ABD Türkiye’ye güvenemez” eleştirisinde bulundu. Bradan ne demek istiyordu? Yıl 2011′di ve AKP iktidarının estalığı 12 Haziran’da aldığı yüzde 50 oyla pekişmişti. Buradan şöyle diyordu: “Arap Baharı Suriye’ye sıçradığında, Erdoğan kötü polis konumundaki ABD’nin karşısında Ankara’ya iyi polis rolü biçerek, ülkesini Şam’ın bir numaralı denetleyicisi olarak göstermeye çalıştı.”
Bradan, ekliyordu: “Ancak bu çabaları büyük oranda başarısız oldu. ABD’nin Suriye krizi konusunda Türkiye ile kurduğu diyalog ilk protesto gösterilerinden kısa süre sonra başladı.O günden bu yana geçen sürede Obama defalarca Esad’a istifa et çağrısı yapma noktasına geldi ama her defasında Erdoğan’la konuştuktan sonra geri çekildi.”
Eleştiri dozu ağır olan bu yazıyı dış politika yorumcuları dikkate aldı. Ama halk gelen fırtınanın farkında değildi. Üstelik bir de CHP yeniden dizayn edilmiş, genel başkanlık koltuğuna Kılıçdaroğlu getirilmişti! Ne oluyordu? Kılıçdaroğlu tam ABD’nin BOP için aradığı, Kürt sorununun çözümünü Erdoğan’dan belki de daha kolaylaştıracak adamdı. Atatürk’ü sever görünüyor, sosyal demokrat sanılıyordu.
Önce CHP’nin adını Yeni CHP koydu, sonra da neolieral AB yanlılarını yerlerine yerleştirdi. Halk bu yeni resmi beğenmedi ve Türkiye 2011 seçimlerine “Başbakan Kemal”avazeleriyle gitti. Aldığı oy Baykal’ın bıraktığı noktadan aşağıdaydı. Erdoğan seçimi, eze eze ve Kılıçdaroğlu’nın sırtını mindere yapıştıra yapıştıra aldı. Artık engel kalmamıştı. Orduda arzulanan operasyon tamamlanmıştı. Hasdal generallerle dolmuş; Silivri aydına, gazeteciye, sanatçıya mesken olmuştu.
İşte Lozan’ı Asıl Delen Uygulama
Sayın Başbakan, ustalık döneminin en güçlü hamlesini geçenlerde yaparak, tek taraflı bir kararla, azınlık vakıflarının mallarının iade edileceğini açıkldı. Bu vakıfların önemli bir bölümü Rumazınlığına aitti. Lozan Antlaşması‘nın 45. maddesine göre İstanbul’daki Rum azınlığına tanınan hakların aynının Trakya’daki Türk azınlığına da tanınması gerekmekteydi.
Oradaki soydaşlarımız 1923 yılında Batı Trakya’daki topraklarının yüzde 80‘ine sahipken, bugün bu oran yüzde 25‘e düşmüştü. Ayrıca, Yunan Vatandaşlık Yasası ‘nın çağ dışı ve ayrımcı bir hükmü olan eski 19.madde gereğince vatandaşlıktan çıkarılan 60 bin soydaşımız, bu maddenin iptal edilmesine rağmen, yeniden vatandaşlığa kabul edilmemekteydi. Eğitim ve gayrimenluk edinme konularında da büyük sıkıntılar yaşanmaktaydı.  (BKZ.Dışişleri Bakanlığı’nın web sayfası ve O.Öymen’in Silasız Savaş, s.371-374)
Soralım Tony Bradan‘a:
Türkiye gerçekten Başkan Obama’nın sandığı kadar güçsüz mü, yoksa ABD öyle görünmesini sağlamak için elinden geleni ardına koymadı mı?

Kurtul Altuğ/AYDINLIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget