Türkiye’nin işgal haritası! - Mehmet Faraç

Türkiye’nin işgal haritası!
CHP ve MHP ne yazık ki kaset operasyonlarıyla dizayn edildi... Artık binlerce Türk askerini Irak bataklığına gitmekten kurtaran CHP’nin “1 Mart tezkeresi” gibi müthiş  direnişleri yok!..
MHP ise ne tuhaftır ki sessiz!.. Türkiye bölünmeye sürüklenirken, Salı günleri yapılan grup toplantıları olmazsa MHP’in varlığı bile hissedilemeyecek!... Parti tabanı, Devlet Bahçeli’nin artık sokaklara çıkmasını istiyor...
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) gelince, ne yazık ki teslim olmuş gibi bir hava yansıyor!.. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda artık donanma komutanı bile istifa edebiliyor...  Çünkü yüzlerce subay kuşkulu iddialarla cezaevinde tutuluyor.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki savaş pilotlarının yüzde 15’i ise istifasını vermiş!.. Özetle, ülke terör ve Suriye sıkıntısı yaşarken, TSK’nin hali vahim bir tabloyu yansıtıyor.
Ancak cumhuriyet’i çökertmek ve “ikinci”sini kurmak için çırpınan “yeni Osmanlıcı” çevrelere karşı etkisizleştirilenler, yalnızca CHP, MHP ve TSK değil!..
Yurtseverler, Kemalistler ve ulusalcılar; “Atatürk’te birleştik” diyen İşçi Partililer, gazeteciler, televizyoncular, yazarlar, sendikacılar ve bilim adamları da “Ergenekon” ve “Balyoz” hikayeleriyle cezaevine atılarak etkisiz hale getirilmiş...
Özetle; cumhuriyeti savunan kesimlerin enterne edildiğini düşünenler, nasıl olsa bürokrasi de kuşatılmışken yeni cepheleri da etkisizleştirmek için çırpınıyorlar. Son dönemde ulusalcıların hedef alınmasının nedeni de budur işte...
AKP’nin Yüce Divan korkusu!..
Ne rastlantı değil mi; AKP liderinin geçen ay bir televizyonda “atamalara engel oluyorlar” diyerek yargıdan ve “kuvvetler ayrılığı ilkesi”nden şikayet etmesinin ardından, her yurttaşın sıkıştığında imdada çağıracağı yargı da zapturapt altına alınmaya çalışıyor!..
Tam da yargının siyasallaştığına ilişkin yakınmaların arttığı bir dönemde, AKP hükümeti kendi kafasına göre bir yargı ağı oluşturmak için adeta hukuk düzenine neşter vurmaya hazırlanıyor!..
AKP, “Yeni Anayasa”nın yargı bölümüne ilişkin önerilerini 12 madde olarak önceki gece yarısı TBMM Başkanlığı’na sunmuş... Bakınız, AKP yargıyı ne hale getirecekmiş:
“- Anayasa Mahkemesi (AYM) yalnızca kanunlar, Başkanlık kararnameleri ve TBMM İçtüzüğü’nün şekil ve esas bakımından Anayasa’ya uygunluğunu denetleyebilecek. AKP bu yüzden önerisine ‘AYM hüküm tesis edemez, yorumlu ret kararı veremez’ ifadesini koymuş.
- ‘Yüce Divan’ sıfatına son verilecek olan AYM’nin 17 üyesinin 9’unu TBMM seçecek. (Bu şekilde AKP, AYM’de de istediği gibi kadrolaşabilecek.)
- Ana muhalefet partisinin AYM’ye doğrudan başvurabilme hakkı da olmayacak!.. (Tüm bu öneriler bile hükümetin göstermelik bir AYM peşinde olduğunu kanıtlıyor!..)
- Disiplin mahkemeleri dışında kanunla askeri mahkemeler kurulamayacak,  Danıştay ve Yargıtay kalkacak. Bunların görevlerini kurulacak Temyiz Mahkemeleri üstlenecek.”
Tüm bunlardan sonra; bürokrasiyi, yargıyı ve de rejimi işgal planı karşısında muhalefetin niçin dizayn edildiği, cumhuriyetçilerin niçin tutsak alındığı sorusu artık daha da önem kazanmıyor mu?..
Peki, bu ülkede adalet de giderse geriye ne kalacak?..
Bakırköy’ün Ateş’i kaçıyor!..
Bakırköy Belediyesi’nin tepki çeken uygulamalarıyla ilgili mektup ve telefonla ihbarlar yağdığını, CHP Genel Merkezi’nin yaşananları izlemekle yetindiğini ancak bu duyarsızlığın bölgedeki CHP’liler arasında da infial yarattığını yazmıştık...
Ancak Ateş Ünal Erzen bu köşede; hem 22 Ocak‘ta hem de dün yayımlanan 11 yeşil alanın imara açılıp açılmadığına ilişkin sorular karşısında konuşmaktan kaçıyor!.. O sustukça yurttaşların da Aydınlık’ın da susacağını sanıyor.
Tam aksine Bakırköy’deki CHP’lilerden, sivil toplum yöneticilerinden, sendikacılardan, işadamlarından ve sıradan yurttaşlardan, “gelin bizi dinleyin” çağrıları yoğunlaşıyor. Çünkü herkesin Erzen’den illallah ettiği bir öyküsü ve bilgisi bulunuyor!..
Erzen’in yanıt vermediği 11 yeşil alan rezaletinden biri olan Ataköy 7-8 kısımdaki 8 dönümlük yapılaşmanın öyküsü de çok vahim!.. Bakınız yurttaşlar neler yazmış:
“Emlakbank’a ait arsayı bankadan izin alarak ağaçlandırdık. Sonra burası Ahmet Bahadırlı tarafından 1996’da yeşil alan yapıldı. Banka iflas edince TOKİ burayı satışa çıkardı. Burayı alan kişinin 450 TL maaş alan bir cenaze yıkayıcısı olduğu ve emekli olup emlakçı dükkanı açtığı ortaya çıktı. Erzen döneminde (2005) belediye burayı yeşil alandan çıkardı!.. Meclis’teki 8 AKP’li üye buna karşı çıktı. AKP’li Fikret Aydın ise karşıt görüşünü şerh düştü. Yeşil alan içindeki ağaçlar (200 çam fidanı) sökülürken Erzen olay mahalline gelip halkın karşısına çıkamadı. Yolladığı danışman, halkı ikna edemeyince kaçtı. Bu arada araziyi alan kişiyi basın da mercek altına aldı!.. AKP’nin Bakırköy yetkilileri de ‘Biz halkın tepkisine ve yeşil alana saygı gösterdik, aslında Erzen 1/1000’lik planını yapmasaydı Kadir Bey (Topbaş) bu izni zor verirdi’ diye açıklama yaparak CHP‘yi bölgede zor durumda bıraktı. Müteahhitler bu yeşil alanda, 2 dev blokta lüks daireler yaptı. Belediye başkanı 5 binlik plandan önce 1/1000 planları alelacele yapmasaydı Bakırköy’deki sivil toplum kuruluşları bu olayı durdururdu.”haberguncel.blogspot.com
Erzen şimdi bu olay geride kaldı diyerek sessiz durabilir ama §bu ve benzeri uygulamalar bir zincir halinde çoğaldı ve Bakırköy’ün nefes boruları tek tek kesildi!.. O yüzden rant uğruna yeşil katliamı karşısında kim susarsa sussun, yapılanlar Bakırköylü’nün hafızasından silinmeyecek!..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget