Başbakan yine ağız değiştirmeye başladı - Tünay Süer

Başbakan yine ağız değiştirmeye başladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bir ülkenin sorunları, bir başka ülkenin büyükelçisi tarafından dile getiriliyorsa oturup konuşmamız, düşünmemiz lazım'' diyor.
Bence düşünme ve konuşma zamanı çoktan geçmiştir. Şimdi eylem zamanıdır. Şimdi meydanlara çıkıp halka gerçekleri anlatma zamanıdır. Zira ne kadar konuşulsa, hatta tartışılsa imam bildiğini okuyor yine.
Çünkü tüm yetkiler başbakanın eline geçmiş durumda. Yıllardır tek adam diktası ile Türkiye’yi yönetmiyor mu?
Yargı, yasama, yürütme ondan sorulmuyor mu?
Türkiye’nin bu günlere geleceği AKP’nin yeni anayasa yapma isteği ile ayyuka çıkmamış mıydı?
12 Eylül Anayasasını ortadan kaldıracağız, suçluları cezalandıracağız sözleri ile referandumda büyük bir halk kitlesini kandırdı. Yetmez ama evet çiler bu durumlara münasip bir yerlerine kına yaksınlar şimdi.
Yeni anayasa taslağı için bölge toplantılarından İstanbul’da yapılana gitmiş ve orada başkanlık sistemi, özerklik dâhil Türkiye’yi bölünmeye, rejim değişikliğine götürülmek istendiğini ben ve bazı kişiler anlamıştık. Bu toplantılara muhalefet vekilleri de katılıyorlardı. Gerçekleri anlayınca orada bulunan CHP Milletvekili Sn Atila Kart’ta biz nasıl bu anayasanın içerisinde oluruz diye de sormuştum. Cevabını alamamıştım çünkü toplantı bitmiş çıkmak için aceleleri vardı. Belki de Sayın Kart’ın bana verecek cevabı yoktu.
Yani o toplantılarda davetli olan halk, basın ve muhalefet vekilleri vardı.,
Anayasa ile ilgili CHP de bir toplantı yapılmış ve önceki genel başkan Sn. Baykal, beğenir veya beğenmezsiniz ama şöyle bir uyarıda bulunmuştu. “AKP samimiyetsiz, demokratik bir anayasa beklenemez”
Sn. Kılıçdaroğlu ise şöyle bir yanıt vermişti.
“Anayasa süreci ciddi bir süreçtir.   CHP’nin buradaki katkısı çok önemli.  AKP’den demokratik bir Anayasa beklentimiz yok ama CHP bu süreci etkileyecektir. CHP o masadan kesinlikle kalmayacaktır.
Merak ediyorum CHP’nin etkisi nasıl olmuştur?
Benim gibi çok vatandaş bu soruyu soruyor ve CHP o masadan kalmadığı için eleştiri alıyor.
TBMM’sinde AKP’nin koltuk fazlalığı ile muhalefet partilerinin birçok önergesinin hatta AKP’ in işine gelmeyen hiçbirinin kaldır parmak, indir parmak hesabı ile geçmediğini biliyoruz.
Birde irade meclisindir denmiyor mu insan kafayı yitiriyor.

Şimdi basını takip ediyorum hemen hemen çoğu yazar, yeni farkına varmışçasına Erdoğan yeni anayasa için “Padişahta bile olmayan yetkilerle donatılmak istiyor” diye yazıyor, vekiller konuşuyorlar.
E, günaydın yahu (!)
Başbakan Erdoğan’a diktatörlük yetkilerini legal duruma getirecek olan 22 maddelik pakette Meclis'in yürütme üzerindeki denetleme yetkisinin ortadan kaldırılması yetmiyor, Yargıtay, Danıştay kaldırılıyor, Anayasa Mahkemesinin yetkileri kısıtlanıyor.
Ben çok sevdiğim Yargıtay Onursal Başsavcısı Sn.Sabih Kanadoğlu’nun “AKP Başkanlık Sistemi için gözü karartmış, güçler tek elde toplanıyor ”sözlerine kısmen katılmıyorum. “Gözü karartmış” o tamam ama güçlere gelince zaten başbakanın elinde değil mi?10 senedir böyle yönetilmiyor muyuz?
AKP iktidarda kaldığı müddetçe Meclis'in yürütme üzerindeki denetleme yetkisi ortadan kaldırılsa, kaldırılmasa ne fark eder?
Başbakan hükümet programını okurken, yeni anayasanın özelliklerinin altını şöyle çiziyordu: “ yeni anayasanın bireyi ve onun haklarını esas alan,  toplumsal çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul eden, tek sesliliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını savunuyoruz.”  “demokratik ülkelerin kabul ettiği temel siyasi değer ve ilkeleri benimseyen ve BM İnsan Hakları Bildirgesini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) esas alan bir anayasa.”
Sevsinler bu kulağa hoş gelen sözleri!
Oysaki bu sözleri tamamıyla bir aldatma idi.
Sesini çıkaranlar coplanıyor, biber gazı yiyor, yerlerde sürüklenip gözaltına alınıyorlar veya tutuklanıyorlar. Silivri, Hasdal ‘da esaret çeken kahramanlarımız neden halen oradalar acaba? Böyle ileri demokrasi olur mu?
Başbakan programı sunduğu zaman sözlerinde samimi olsaydı bunca yıldır insanların suçsuz olduklarını bilerekten özgürlüklerine ipotek koymazdı.
Gelelim Ordumuzun, tutuklu veya hüküm giymiş bir çeşit kendi ayakları ile gelip teslim olmuş onurlu kahramanlarımıza.
Daha birkaç gün önce neler söylemişti unutmadık. Gayet üzgün bir görünümde uzun tutukluluk halinden, haksızlıktan ve yargıdan yakınarak ''örgüt kurmak veya örgüt elemanı olmak'' iddiasıyla tutuklanan askerlerin uzayan yargı süresine adeta isyan edercesine;
“Bakın bunların içinde karacısı var denizcisi var. Şimdi bizim bu kadar fırkateynlerimiz gemilerimiz vesaire… Yani neredeyse komuta kademesinde oralara gönderilecek subayımız kalmıyor ya, böyle şey olmaz” diye konuştu.
Savaş pilotlarımızın bir kısmının ve Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in istifası ile kamuda oluşan ve gittikçe büyüyen infiali görerek birden bire 90 derece dönüş yaparak yukarıdaki sözleri söylemişti.
Sanki” bu davanın savcısıyım” diyen o değilmiş gibi.
Şimdide bu istifaların rutin olduğundan söz ediyor. Sanıyorum bazı yandaş askerler kendisini şişirdiler.
Bir iki gün önce kanalları dolaşıyordum ki kanalın birisinde hoca sakallı bir adamın askerlerden bahsettiğini duyunca dinlemeye başladım.
Meğer benim din adamı filan sandığım kişi Adnan Tanrıverdi diye bir emekli tuğgeneralmiş. Balyoz bana göre bir darbe teşebbüsüdür.
Falanca zaman şu kadar, filanca zaman bu kadar istifalar olmuştur ordudan diyerek başladı saydırmaya.
Tabi bende ona saydırmaya başladım bu arada.
 Generali sildim sadece  Tuğ sunu aldım ve TUĞ  senin gibi adama dedim.!
Dayanamadım, bu taraflı olduğunu açıkça belli eden adamdan nefret ederek başka bir kanala zapladım. Bu nasıl bir nefrettir, bu nasıl vicdansızlıktır artık kınamamaya başladım. Çünkü taraflarını açıkça belli eden bununla da adeta öğünen bir zihniyete başka ne diyebilirim?
Rutin durumlarmış masalına kimler inanır bilemem ama her halde ordunun en güzide komutanları bu kadar yüksek sayıda ve kendi istekleriyle bir harp söz konusu iken orduyu terk etmemişler, emekli olmamışlardır.
Ordumuzun resmen içerisi boşaltıldı. İnsanlar sapasağlam girdikleri o zulüm hanelerde kanser oldular, hasta oldular.
Balyoz davasında 18 yıl ceza alan emekli Orgeneral Ergin Saygun, bugün 9 saatlik bir kalp ameliyatı oldu Yazık değil mi bu insanlara?
Yıllarca Amerika ve emperyalist güçlere baş eğmemiş, PKK ile savaşarak çeşitli madalyalarla taltif edilmişler, böyle mi ödülleneceklerdi? Allahtan reva mıdır ?
Bebek katili caniye devlet adamı muamelesi yapılsın, bir dediği ikiletilmesin ama onun caniler takımı olan örgütüyle karda, kışta savaşan askerler zindanlarda çürüsünler.
Eeee! Ne derler Allah’ın sopası yoktur, gün ola harman ola. Elbet bir gün gerçek adalet yerini bulacak, bu yapılanların hesabı tarih önünde sorulacaktır.
N0t: Çok şükür Sn.Saygun’un  9 saat süren ameliyatı başarılı geçmiş. Çok ama çok sevindim. Kendisine, ailesine ve tüm silah arkadaşlarına geçmiş olsun dileklerimle saygılarımı sunarım.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget