Sevgili okuyucularım, bugün, yazmaya hiç niyetim olmayan bir konuyla karşınızdayım.
Konumuzun aktörü, başrol oyuncusu, hepinizin tanıdığı Mehmet Ali Birand isimli şahıs.
Her devrin, her iktidarın adamı.
Apo ile ilk söyleşiyi yapan şahıs. Apo ve örgütünü şımartıp Türkiye’nin başına musallat edenlerden biri.
Gazeteci kimliğini kullanıp yasa ve ahlak dışı parasal çıkarlar elde eden bir “Namus abidesi!”
Aynı zamanda Belçika vatandaşı.
TRT’yi dolandıran, paraları cukkalayan, marifetleri ortaya çıkınca yargılanıp hapis cezası alan bir “Gazeteci!”
Bendeniz de bu adamın marifetlerini, dolandırıcılığını ortaya çıkaran, belgeleyen ve çok
yazılar yazıp Mehmet Ali’nin tıynetini deşifre eden bir başka gazeteci!
* * *
Bu Mehmet Ali Birand gerçekten “Becerikli” biri! Yüz kızartıcı suçtan hüküm giyen, ancak
ekranlarda ve köşe yazılarında ahkam kesmeyi sürdüren iş bitirici bir tip!
Gazetecilik mesleğini işte bunlar, bu gibiler yozlaştırdı. Ama kabahat
sadece onlarda değil. Yüz kızartıcı dolandırıcılık suçundan hapis cezası
alan böylelerini adam yerine koyup
ekranlarında program yaptıran, haber okutan, gazetelerinde köşe yazdıran medya
patronlarında.
Şimdi olayımıza kısaca göz atalım:
Mehmet Ali geçmişte TRT’ye, vatandaşı olduğu Belçika’dan 32. Gün
programı yapmaktadır. O sırada TRT’nin başında, kamuoyunda Bizanslı
Tayfun olarak bilinen Tayfun Akgüner var.
Mehmet Ali, Tayfun’un adamı.
Yaptığı harcamaların parasını TRT’den alması çok kolay oluyor. Devlet
bürokrasisi Mehmet Ali’nin emrine girmiş durumda. Paraları almak için
bir telefon etmesi yeterli oluyor.
Fakat bu aşamada ilginç olaylar yaşanıyor. TRT’ye gönderdiği fatura, fiş
gibi harcama belgelerinin bir bölümünün sahte-düzmece olduğu ortaya
çıkıyor.
Yurtdışında hayali firmalardan aldığı, ya da kendi kendine ürettiği
düzmece belgeleri TRT’ye gönderiyor ve parasını tahsil ediyor.
Ayrıca bazı belgelerin üzerinde oynayıp rakamları değiştirdiği ortaya
çıkıyor. Örneğin 100 dolarlık harcama belgesinin başına 1 koyup 1.100
dolar götürüyor!
Bazı belgeleri kendi daktilosuyla düzenliyor.
* * *
Genel Müdür Bizanslı Tayfun bizim Mehmet Ali’nin adamı ya, muhasebe
servisinin ortaya çıkardığı yolsuzlukların üzerine gitmiyor. Devletin
parası Mehmet Ali’ye hortumlanıyor.
Bunun üzerine biz devreye giriyoruz, olayı belgelerle yazmaya
başlıyoruz. Bizanslı bakıyor ki Mehmet Ali’nin vurgunları yüzünden kendi
başına iş açılacak, olayı TRT Teftiş Kurulu’na havale etmek zorunda
kalıyor.
İki TRT müfettişi Avrupa’ya, Mehmet Ali’nin sahte ve düzmece belgeler, fişler ve faturalar ürettiği ülkelere gidiyor…
Bu doğrultuda ayrıntılı bir rapor hazırlanıyor. İş bu aşamada resmiyet
kazanıyor ve Mehmet Ali’nin yüzlerce sahte belgesinden oluşan dosya
Cumhuriyet Savcılığı’na gönderiliyor. Savcılık dava açıyor, Mehmet
Ali’nin yargılanmasına Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanıyor.
Devleti dolandıran bu şahıs bakıyor ki pabuç pahalı, götürdüğü paraların
tümünü TRT’ye ödemek zorunda kalıyor… Çünkü dosya sağlam. Polis
laboratuvarı da sahteciliği belgeliyor.
Ancak bu bile kendisini kurtarmaya yetmiyor…
İşte size Teftiş Kurulu raporundan kısacık bir bölüm:
“Mehmet Ali Birand’ın Avrupa’da mevcut olmayan firmalar adına kendi el
yazısıyla sahte faturalar ve belgeler düzenlediği, firmalarca düzenlenen
faturaların üzerinde oynayarak
tahrif ettiği, bedelini tahsil ettiği faturaların bir süre sonra ikinci
nüshasını veya fotokopisini ibraz ederek yeniden tahsil ettiği, ödenmesi
yasal olarak mümkün olmayan harcama
kalemlerine ait belgeleri program harcaması gibi göstererek bedelini bir kez daha tahsil
ettiği, kendisinin, eşinin ve çocuğunun özel harcamalarını da eşinin belgedeki adını silerek tahsil ettiği anlaşılmıştır.
Bu durum Brüksel ve Paris Ticaret Sicil dairelerinin kayıtları, Brüksel
Büyükelçiliğimiz’in resmi yazıları ve Polis laboratuvarları ekspertiz
raporlarıyla da kesin olarak tesbit edilmiştir…”
* * *
Mahkeme Mehmet Ali’ye 11 ay 20 gün hapis cezası veriyor. Yargıtay bu
dosyayı inceliyor, karar oybirliği ile onanıp kesinleşiyor. İçeri
tıkılmaktan 10 günle kurtarıyor!
Ancak iş bununla da bitmiyor. Bu şahsın marifetleri bir dosyaya sığacak
gibi değil! Savcılık tarafından ikinci bir dava açılıyor. Bu kez mahkeme
başka bir karar veriyor:
“Suçu sabit görülmüş, ancak zamanaşımına girmiştir.”
* * *
Peki ama bizim Mehmet Ali bu düzmece belgelerle, bir bölümünü
kendisinin düzenlediği sahte faturalarla, TRT’yi kaç para dolandırmış?
İlk dosyadaki rakamlar ilginç:
2 milyon 368 bin Belçika Frangı, 4 milyon 650 bin İtalyan Lireti,
104.100 Fransız Frangı, 34.600 ABD Doları, 28.400 Sterlin, 35.360
Avusturya Şilini, 1.558 Alman Markı, 310 İsviçre Frangı. (Avrupa o
sırada henüz Euro’ya geçmemişti.)
Yüz kızartıcı yöntemlerle TRT’den tırtıkladığı paraları, dava aşamasında korkusundan geri ödemek zorunda kaldı!
* * *
Dün Hürriyet gazetesinde Ayşe Arman’ın bu adamla yapmış olduğu söyleşiyi okudum.
“Hakkınızdaki yolsuzluk iddiaları…” diye başlayan soruya bakınız özetle nasıl yanıt veriyor:
- “O dönemde doğru dürüst bir muhasebecim olmaması büyük hata! O sırada
faturalar, makbuzlar, fişler ve yaptığım harcamaları belgelemek umrumda
bile olmuyordu.”
- “Kendinizi suçluyorsunuz yani.”
- “Suçlamaz olur muyum… Mehmet Ali TRT’yi soydu mu soymadı mı? Tüm
bunlar yaşanırken bazıları hırsızlık yaptığıma inandılar, bazıları ise
itibar etmediler… Ben hep şunu dedim: Çok ünlü ve çok iyi kazanan bir
gazeteci olacağım.”
İyi kazanmayı TRT’yi dolandırarak başarmış!
Son soru şöyle:
- “Emin Çölaşan’ı görünce ne yapıyorsunuz?”
- “Görmüyorum. Görmeye de niyetim yok! Emin Çölaşan’ın nerede olduğunu bile
bilmiyorum!”
Hey Mehmet Ali bak, Emin Çölaşan burada! Senin marifetlerini yazıyor ama
senden ses gelmiyor! Yaşından başından utan. Ne yüreksiz, ne korkak
adammışsın sen!
Allah hiç kimseyi Mehmet Ali Birand gibi “Ünlü” gazetecilerin durumuna
düşürmesin. Bu gibiler, Türk medyasını böylesine yozlaştıran
kimselerdir. Ama dediğim gibi, esas suç onlara iş verip kullanan
patronlardadır.
Hep düşünmüşümdür, onun yaptıklarının binde birini ben yapıp hapis
cezası alsaydım sokağa çıkamaz, utancımdan insanların yüzüne bakamazdım.
Bırakın sokağa çıkmayı, acaba Mehmet Ali eşinin ve çocuğunun yüzüne nasıl bakar?
* * *
Emin Çölaşan’ın notu: Çok güncel bir başka konu olmadığı takdirde,
yarın burada Tayyip’in bir konuşmasının bant çözümünü sizlere
ileteceğim. Türkiye’nin hangi kafanın elinde
olduğunu ve o kafanın nasıl çelişkiler içinde yuvarlandığını bir kez
daha göreceksiniz. Aynı konuşmanın videosunu da yarın bizim gazetenin
internet sitesinden ayrıca
izleyebilirsiniz.
www.sozcu.com.tr
Yorum Gönder