Perde önünde Türkiye’de PKK’lıların açlık
eylemleri, bu eylemlerin Apo efendinin talimatıyla şimdilik
sonlandırılmasının sevinci, dışarıda İsrail’in Gazze’ye saldırması var.
Biz bunları seyrederken, perde arkasında bambaşka şeyler oluyor.
Hamas Lideri Meşal’in Erdoğan-Davutoğlu’nun ricası ile
Şam’dan çıkıp, Esad karşıtı cephede yer alması... Suriye’nin, Türkiye
eliyle istikrarsızlaştırılması... Sınırımıza PKK’lıların yerleşmesi...
Bunların tamamı elbette İsrail’e yaradı, yarıyor.
Erdoğan Gazze için yollara döküldü, İsrail’e yine “One minute” çekiyor. İkinci kez seçildiği için düğün-bayram yaptıkları Obama, “İsrail meşru savunma hakkını kullanıyor” diyor. Büyük “ideal” belledikleri AB, İsrail’in arkasında durduğunu açıklıyor. Bu durumda “Usta” gerçekte kimlerle birlikte saf tutmuş oluyor?
Bölgede yaşanan ve yaşanacak her şeyin birinci sebebi, 100 yılın hesabının görülüp, “Kürdistan”ın kurulmasıdır. Birinci parça, AKP iktidarının destek ve himayesinde Barzani tarafından kuruldu.
Barzani’ye kurdurtulan “Kürdistan”
sürecini hatırlayın. ABD, Talabani ve Barzani’yi barıştırdı, Öcalan
Türkiye’ye teslim edildi. PKK’yı Suriye’den çıkartıp, Irak’ın kuzeyine
yerleştirdiler. Beraberinde Saddam’ın altı oyulmaya başlandı.
Muhalefetin başına önce Şii liderler, sonra ABD yetiştirmeleri
getirildi. “Bunlarla olmuyor” denilerek, ipler tamamen Talabani-Barzani’ye yani “Kürtçülere” teslim edildi.
10 yılın sonunda da “peşmegre ordusu”,
petrol sevkiyatı gerekçeleriyle Irak’ın bölünmesi noktasına gelindi.
ABD petrol şirketlerinin Barzani bölgesine yerleşmesi, Türkiye’nin PKK
hamisi Barzani uğruna Irak merkezi hükümeti ile ilişkileri göz göre
bozup, TPAO’nun da Irak’ın kuzeyine gelmesi en nihayet sözüm ona Irak
Cumhurbaşkanı olan Talabani’nin Bağdat’ı terkedip, Barzani’ye sığınması
bu bölünmenin ilânı değilse, nedir?
Tüm bu açılımları, “Irak’ın kuzeyi bizim arka bahçemizdir” diye yapanlar, birkaç gün önce Barzani’nin petrol bakanı Aşti Havrami’den gelen, “Türkiye arka bahçemiz” açıklamasına acaba ne buyururlar?
İkinci parça yine iktidarın “Esad’a ölüm” politikası sayesinde Suriye’nin kuzeyinde filiz verdi. Suriyeli muhaliflerin başına önce Sünniler getirildi. “Bunlarla olmuyor” denilip, liderliğe bir Hıristiyan oturtuldu. Emin olun yakın zamanda, onun yerine de bir “Kürtçü” atanacaktır.
Biz tam bunları konuşmaya başlamışken, “PKK oraya nasıl yerleşti?” diye soracakken, gözlerimizi Gazze’ye çevirttiler.
-İngiliz-Alman Askerleri Kimi Kimden Koruyacak?-
Suriye’nin kuzeyine yerleşen ve Türkiye’ye saldıran acaba sadece PKK mı, yoksa Barzani peşmergeleri midir?
“Bu da nereden çıktı?” derseniz; Barzani’nin sözde anayasasında peşmergelerin “Kürdistan ordusu” olduğu yazıyor. Dahası bu sözde ordunun, “Kürdistan parlamentosu”nca yurtdışına gönderileceği!..
Barzani, Suriye’nin kuzeyindeki “direnişçilere” silahlı eğitim verdiklerini açıklamıştı. Oraya gidenler neden Barzani paşmergeleri olmasın ki?!..
Ya NATO, Almanya ve İngiltere’den gelen açıklamalar?
NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Türkiye’yi savunmak ve korumak için gereken herşeyi yapacaklarını söylüyor...
Almanya, Patriotlarla birlikte Türkiye’ye asker gönderme
planları yapıyor. Patriotlar nereye konuşlandırılacak; Başbakan
Erdoğan’ın bir vakitler, “Ortadoğu’nun yıldızı olacak” dediği Diyarbakır’a...
Ve İngiltere Genelkurmay Başkanı General David Richards,
Suriye savaşının Ürdün, Lübnan, özellikle de NATO üyesi Türkiye’ye
yayılmasını önlemek için Suriye sınırlarına İngiliz askerlerinin
konuşlandırılmasından söz ediyor...
Hayırdır, hangi dağın kurdu öldü? Türkiye’yi bu kadar
sevdiklerini niye hiç anlamadık? Barzani ve PKK saldırıları olurken ve
olmaya devam ederken bu NATO, Alman, İngilizler neredeydi?
Çok açık, Suriye “Kürdistanı”nı Türkiye’ye karşı korumak için gelecekler!..
Ama Türk Milleti’nin bunları değil Gazze’yi konuşmasını istiyorlar.
-ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın Kırmızı Çizgisi-
Peşmegre kilidinden devam edelim.
Türkiye’nin kırmızı çizgileri bir bir silinirken, ABD
Başkan Yardımcısı Joe Biden daha bir iki gün önce Irak Başbakanı
Maliki’ye şöyle bir uyarıda bulundu:
“Irak ordusundan, Peşmegreye karşı yürütülecek
herhangi bir saldırı Amerika açısından kırmızı çizgidir. Kerkük veya
başka bir yerde çıkacak olan savaşta Amerika müdahil olacaktır...”
O Biden ki, daha seçilmeden önce Irak’ın üçe bölünmesini savunan adamdır!..
Ama Türk Milleti’nin bunları değil, Gazze’yi konuşmasını istiyorlar.
-Talabani’den Erdoğan’a Yeni Mesajlar mı?-
15 Kasım Perşembe günü Irak’ın sözüm ona Cumhurbaşkanı
Talabani, Barzani’nin Başbakanı Neçirvan Barzani ile buluştu. Buluşmada,
Bağdat-Erbil arasındaki sorunlarla, Barzani-Talabani partileri
arasındaki “stratejik anlaşma ve Kürtlerin birlik beraberliğinin sağlanması” ele alınmış.
Neçirvan Barzani 1 gün sonra İstanbul’a geldi, Başbakan
Erdoğan’la Dolmabahçe Sarayı’nda 2 saat süren bir görüşme yaptı.
Görüşmeye sadece Enerji Bakanı Taner Yıldız katıldı.
Muhtemel ki, Barzani petrollerini Akdeniz’e indirmemiz, bu sayede “Kürdistan”ın bağımsızlığının garanti altına alınmasının son ayarları yapılıyor.
Ama acaba Talabani’den başka mesaj da geldi mi? Ne de
olsa Erdoğan’ın önüne PKK taleplerini koyan, Apo efendi ile görüşmesi
planlanan adam o.
Ne tesadüf; Aynı gün Apo efendinin kardeşi İmralı’ya gönderildi. Cezaevlerindeki eylemin bitirilmesi talimatı alındı.
Sen sağ, iktidar selâmet!..
Lâkin Apo efendinin talimatı içinde bir talimat daha vardı. Şöyle buyurdu “Zerdüşt”:
“Suriye Kürtleri sadece 6 ili ele geçirmekle
Suriye’deki sorunu çözemezler. Demokratik özerklik orada bulunan tüm
halk ve yapılarla verecekleri ortak mücadele ile kurulabilir.”
Apo efendinin, Suriye Kürtçüleri için bu talimatı verdiği gün, Meclis’teki emir-eri BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Bölgeyi Ankara’dan atanan vali ve kaymakamların yönetmemesi gerektiğini” söylemesi tesadüf olabilir mi?
Hızla ve elbirliğiyle tarihi “Kürdistan uçurumuna” yuvarlanıyoruz!..
Ama Türk Milleti’nin bunları görüp, konuşmasını değil, Gazze’ye bakıp, orası için ağlamasını istiyorlar.
Ağla sevgili milletim, ağla!.. Ama Gazze kadar kendi yurdun için de!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
19 Kasım 2012
Yorum Gönder