Başbakan Erdoğan açlık grevi yapanlara sözde verip veriştiriyor, “Devam etsinler” diyor. Beş BDP li milletvekilinin açlık grevine başlayacaklarını açıklamalarından sonra da “bazılarının diyete ihtiyacı vardı” diyerek adeta alay ediyor.
Bağırıp çağırarak, bazen aşağılayarak güya sert tepki gösteriyor ama öte yandan bal gibi de PKK nın istediklerini yapıyor.
Açlık grevi yapanların talepleri arasında bulunan” Mahkemede Kürtçe savunma” olarak tanınan yasa tasarı TBMM İnsan Hakları Komisyonu’ndan geçiveriyor. Eee ! Sayın başbakan ne oluyor?
*****
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Silivri’den hukuk dersi veriyor.
Kürtçe savunma hakkı talebi aslında Kürtçe yargı talebidir. Ceza yargısında Kürtçe savunma hakkı tanıdığınız yurttaşa Ticaret veya Şirketler veya Borçlar hukukuyla ilgili davalarda aynı hakkı tanımanız tutarlılık gereğidir. Ne var ki, Ceza Hukukunda veya Ticaret Hukukunda kullanabileceğiniz Kürtçe ( yâda Zazaca ) hukuk dili yok. Kürtçe tek bir hukuk kitabı yok ve PKK da bütün yargılamalarını Türkçe yapıyor.
Peki, Kürtçe savunma hakkını yasallaştırmaya kalkıştığınıza göre, ey AKP iktidarı, Kürtçe hukuk dilini nasıl yaratacaksınız? Diye soruyor.(16.Kasım.2012 Avrupa’da hukuk dili niçin Latince kökenli—Aydınlık Gazetesi)
Sn. Perinçek çok önemli bir konuyu ele almış. Sahi, Kürtçe hukuk dili nasıl yaratılacak? İnsan bayağı düşünüyor.
Fazla düşünmeyelim diyorum zira ilkleri yapan AKP bir bakarız sabaha karşı Kürtçe hukuk kitabı çıkartıvermiş!
Şaka bir yana, başbakanın BDP ye ve açlık grevinde olanlara çatmaları hepsi blöf. Zira “anadilde Savunma “konusunun AKP kongresinde dağıtılan kitapçıkta olduğunu biliyoruz.
*****
Adalet Bakanlığı,2 Kasım’da 67 ceza infaz kurumunda açlık grevi eylemi yapan 682 hükümlüye düzenli olarak tuz, bal, limon, şeker ve vitamin verildiğini, her gün düzenli olarak doktor tarafından kontrol edildiğini açıklamıştı..
TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri Bolu F tipi cezaevinde, açlık grevine katılan PKK'lılar ile görüştüklerinde, bir tutuklunun 53 gün önce başlattığı eylemden sonra iki kilo şişmanladığını belirlediler.
Kantin alışveriş listesinde yapılan incelemede ise açlık grevindeki bazı hükümlülerin domates, salatalık, yoğurt, kuru kayısı, peynir, balık, konserve, meyve, bisküvi, çikolata gibi katı gıdalar aldıkları, eylemcilerle aynı koğuşta kalan diğer hükümlülerin alışveriş listesinin de oldukça uzun ve çoğunun aynı kiloda olduğu da görülmüş.
Bu nasıl bir açlık grevidir anlayamıyorum!
*****
Yollara mayın döşeyip askerlerimizi şehit eden, canlı bombalar ile binlerce masum insanın ölümüne neden olan PKK ‘ın ölüm oruçları da oyun içinde oyun gibidir. Maalesef birileri ortaya çıkıp;
Kendilerine insan diyen (!) herkesi açlık grevindeki arkadaşları için dayanışmaya çağırıyor. Grevi bitirecek olan tek merciin hükümet, olduğunu, arkadaşlarının haklı (!) isteklerini kabul etmelerini ve bu greve son vermelerini istiyorlar. Trajik komik çağırılar yapıyorlar. Barışın gelmesi için mutlaka istekleri karşılanmalıymış. Kaç Kürt öldüğünde dikkat çekilecekmiş Bütün partiler bunu istemeliymiş filan falan.
Yandaşları anlayabilirim hani şu aydın geçinen, sanatçı geçinen aydınlardan bahsediyorum.
Ya Atatürkçü geçinenlere ne demeli? Yahu bunlar daha birkaç gün önce helikopterimizi düşürerek 17 askerimizi öldürdüler. Yıllardır bangır bangır bağırıp tehditlerle özerk Kürdistan kurulacak başkenti Diyarbakır olacak diyen hainlerin bir çeşit sözcüleri nasıl olabilirsiniz?
Türkiye’yi parçalamak isteyen emperyalizmin uşakları ile işbirliği değil midir bu?
Amaçları kamuoyu yaratmak ve kanlı elleriyle masumu, haksızlığa uğramışlığı oynayarak Kürdistanı kurmak..
Yoksulluktan, açlıktan ölen yüzlerce insanımız var bizim, gazilerimizin hali ortada, bu vatan uğruna şehit düşmüş çocuklarımızın yoksul aileleri var. Biraz vicdanlarınız varsa onları düşünün ey Allah’ın gafilleri.
*****
Olmadı Hüseyin Aygün, yine olmadı.
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne kendi kişisel tarihini ne de CHP'nin tarihini konuşamayacağını belirterek, her ikisinde de Dersim olduğunu ve Dersim'le yüzleşmek zorunda olduğunu ifade etti.
(Derdi, dini imanı Kılıçdaroğlu ve CHP oldu başbakanın. CHP ile yatıyor CHP ile kalkıyor).
Tabi o sözlere çok bozulduk. Bu kadar da olmaz dedik.
Yetmedi yine konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun zalim CHP ile mazlum Dersim arasında bir tercih yapmak zorunda olduğunu ama bunu yapamadığını ifade ederek "Asıl patolojik vaka budur. CHP Genel Başkanı, Dersim'le CHP arasında bir reddi miras tercihi yapmak zorunda kalmış ve Dersim'i reddetmiştir. Onu unutmuştur ama ondan da devamlı geçinmektedir" diye konuştu.
( İdamı övüyor mu yoksa yeriyor mu belli değil.)
“Büyük bir vakarla! İpe götürülürken Seyit Rıza şunu söylemiştir; 'Evladı Kerbelayık. Bihatayık. Ayıptır, günahtır, cinayettir'. Seyit Rıza idamından 70 yıl sonra bile hatırlanırken o dönem zalimlerle işbirliği yapan Seyit Rıza'nın kardeşinin oğlunu hiç kimse hatırlamıyor. CHP Genel Başkanı bir Seyit Rıza olmak yerine, Seyit Rıza'nın en azından izinden gitmek yerine işte o işbirlikçilerle hareket etmeyi, Dersim'in üzerine örtmeyi tercih etmiştir. “Diyorsun.
Sana ne be başbakan, sana ne..
Sen AKP li misin yoksa CHP limisin? Bırak onu CHP liler düşünsün. Tasası seni mi tutuyor?
Her neyse, Sn. Kılıçdaroğlundan bu sözlere sert bir yanıt beklerken kafamıza taş düştü sanki.
Dersim İsyanı lideri Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edildiği Elazığ'daki Buğday Meydanı'nda anma programı düzenledi. ''Seyit Rıza ve arkadaşlarının itibarlarının iadesini'' öngören kanun teklifi hazırlayan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün oradaydı. Gazetecilere yaptığı açıklamada;
Biz bugün 75 yıl evvel idam edilen 7 kişinin masumiyetini dile getiriyoruz. İdam kuşkusuz Kürt sorununun çözümü değil. Seyit Rızaların asılması da Dersim trajedisini asla çözmedi, tarih haline getirmedi. Bugün Seyit Rızaların torunları olarak buradayız ve bu acıyı 3 çeyrek yüzyıl sonra olsa da bütün dünyaya ilan ediyoruz. Dolayısıyla ne Kürt sorununun çözümü için idama ihtiyaç var, ne de şiddet dalgasının, şiddet sarmalının sürmesini istiyoruz" diye konuştu. (Şiddeti biz mi yoksa PKK mı yapıyor?)
O yıllarda adı Dersim olan Tunceli ‘de neler olduğunu isyancıların neler yaptıklarını daha önceleri yazdığım için tekrarlamıyorum.
Dersim katliamının sorumlusu CHP’dir.
Aleviler, Atatürk’le Hazreti Ali’nin fotoğraflarını yan yana asıp kendini kandırmasın.
“Ulusalcı-kafatasçı kişiler”
“PKK’lılar iyi çocuklar, genç arkadaşlar” dedin ama yettin Hüseyin Aygün, lütfen artık ya Dersimli ol ya da Tunçelli…
Yorum Gönder