“Turunç”un nasıl bir şey olduğunu bilir misiniz?
Aynen portakal görünümlü ama yenmeyecek kadar asitli, acı bir meyvedir.
Limon, portakal, mandalina, greyfurtun da aralarında bulunduğu gruba “turunçgiller” adını veren meyve türü.
Bizde de yetişir.
O güzel görünüşüne karşın belki pek de yenecek tarafı olmadığı için caddelerde, parklarda adeta bir süs ağacı gibi yer alır.
İyi bir görüntü verir.
Eğer ne olduğunu bilemez de sırf görünümüne bakıp portakal diye yemeye
kalkarsanız yandınız; kendinize gelene kadar bir süre ağzınızı
buruşturup yüzünüzü ekşitirsiniz.
Renginin albenisine diyecek yoktur.
“Turuncu” da işte bu meyvenin rengine verilen addır.
Kırmızının sarıya dönerken aldığı rengi ne hikmetse insanı adeta baştan çıkarır.
Renklerin kişiler üzerindeki etkileri üzerinde uzmanlığı olanlar bu
nedenle turuncu rengi propaganda işlerinde özellikle kullanırlar.
“Turuncu” tam da pazarlamanın rengidir.
Pazarlamacılıkta dünyanın en ilerisi olan Amerikalılar bunu iyi bilirler, çok kullanırlar.
*
Turuncu, 2003 yılından itibaren, muhtemelen bu özelliğinden dolayı
seçilmiş olacak ki, bir tür sokak siyasetinin de adeta forma rengi
olmuştur.
Renk bilimcilerin “hırs, heyecan ve mutluluk duygusu da
uyandırdığını ileri sürdükleri “turuncu” son yıllarda birilerince
insanların ayaklanması ve isyanının rengi haline getirilmiştir.
-Ukrayna’da bir kısım halk, 2004 yılında turuncu bayraklarla ayaklanmış
ve iktidarı devirmiş ancak aradan beş yıl kadar geçtikten sonra
pazarlama etkisi sönmüş, Ukraynalılar “işin rengini” fark ederek turuncu
siyaseti terk etmiştir.
Turuncu’nun siyaseti zorladığı yerlerden biri de Gürcistan’dır.
New York Barosu’na kayıtlı avukat Saakaşvili, ABD’nin de arkasında
olduğu sokak hareketleriyle 2003 yılında iktidara gelmiştir.
Saakaşvili, iktidarı döneminde Gürcistan’ı NATO üyesi yapmak için büyük
çabalar harcamış, sekiz yıllık iktidarından sonra geçtiğimiz günlerde
yapılan seçimle tasfiye edilmiştir.
Azerbaycan’da 2005 yılında
yapılan genel seçimlerde bu işlerin yaman meraklısı Soros’un desteği ile
oluşturulan “Azadlık” cephesi, bütün seçim kampanyası buyunca her
tarafı turuncuya bezemiş, insanların üstünü başını turuncu giysilerle
donatmış ama işin içindeki yabancı parmağını fark eden Azeri halkı bu
göz boyamaya kanmamış, turuncu rengin arkasındaki siyasete karşı durmayı
bilmiştir.
Siyaset bilimci Dr. Birol Ertan, “renkli devrim” diye tanımladığı bu pazarlama aşamalarını bir makalesinde şöyle sıralıyor:
-Batı hayranı işbirlikçi bir basın-yayın organları bloğunun oluşturulması.
-Renkli Devrime öncülük edecek eğitimli ve genç devşirmelerin yetiştirilmesi
-Renkli devrim öncesinde muhalefetin bir lider ve dış destekli bir siyasal hareket etrafında bütünleştirilmesi,
-Diğer muhalefet odaklarının satın alınması, satın alınamazsa tasfiye edilmesi,
-Muhalefet hareketlerinin yaygınlaştırılması ve geniş katılımlı
gösteriler örgütlenmesi konusunda uluslararası sivil toplum örgülerinde
çok sayıda genç liderin eğitilmesi ve finans desteği ile teşvik edilmesi
ve her anlamda desteklenmesi.
-Toplum mühendisliği çalışmaları
ile yeni tür protestolar, tiyatro ve sinema etkinlikleri, halk
konserleri, mitingler düzenlenmesi ve bu etkinliklerde motive edilen
genç kitlenin protesto gösterileri için meydanlara yığdırılması.
-Facebook ve twitter gibi internet üzerinden belirli merkezler
denetiminde yaygın ve geniş bir kitle iletişim aracı yaratılması ve
iletişim aracılığıyla kitlelerin yönlendirilmesi ve eğitilmesi.
-Renkli devrimlerin propagandasını yapan iletişim örgütleri, tv, radyo,
internet siteleri oluşturulması, gazete ve dergi çıkarılması ile her
türlü propaganda aracının yaratılması ve kullanılması.
-Muhalefetin bir siyasi hareket ve güdümlü bir lider etrafında
birleştirilmesi ve uluslararası sivil kuruluşların katkısıyla gösteri ve
emperyalizmin gözden çıkardığı yönetimlere karşı protestoların organize
edilmesi.
*
İşte size kısa bir turuncu muhabbeti.
Aman ha, siz siz olun “turunç”u portakal sanmayın.
Hele hele rengine hiç aldanmayın.
Bu güne kadar çok gördük, hatta hemen ardından piyasaya sürülen “arap
baharları”nın bile ipliği pazara çıktı ama yine de “bir daha” turuncu
pazarlaması yapmayı deneyebileceklere aman dikkat edin, sakın kanmayın.
Çünkü “neden ayıplı bu mal” dediğinizde o dersini iyi ezberlemiş
tezgâhtarları size “bile bile alanların” şimdi söz söylemeye hakkı
olmadığını söyleyip adamın ağzını kapatıveriyorlar.
Bile bile alanlardan olmayın.
Turuncuya dikkat edin.
Yorum Gönder