Devrimci hukuk - Melih Aşık

Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, enfes kitaplarına bir yenisini ekledi... “Çağdaşlaşmanın tek yolu DEVRİMCİ HUKUK” Bilgi Yayınevi’nden kitapçı raflarına ulaştı. Kitap öncekiler gibi bir belge dosyası niteliğinde. Gözden kaçmış ya da unutulmuş kayıtları, itirafları, anlatımları, yazıları bir amaç doğrultusunda okura sunuyor... Amaç, dünü hatırlatarak bugünün anlaşılmasını sağlamak...
* * *
Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanı, AKP Milletvekili Mehmet Metiner’in 2005 yılında Neşe Düzel’in röportajında söyledikleri çok çarpıcıdır...
Metiner diyor ki:
- Demokrasiyi ve demokratik laikliği savunmaya başladığım için ben İslamcı arkadaşlarım tarafından siyasi olarak recm edilmek istendim. Çünkü İslamcılara göre demokrasiyi savunmak dinden çıkmak demekti. Demokrasiyi savunduğum için onlara göre Müslüman değildim...
- Peki onlar ne zaman siyasi İslam’dan vazgeçmeye başladılar?
- 28 Şubat’tan sonra ortaya çıktı... Siyasal İslam’ın Türkiye’de geçenli olamayacağı 28 Şubat sürecinde görüldü. Hiçbir demokrat kişi, askeri müdahaleyi tasvip etmez ama 28 Şubat süreci siyasal İslamcılarımızın demokrasiyi keşfetme sürecini de beraberinde getirdi. İslamcıların demokrasiyi keşfi ne yazık ki böyle olabilirdi. 28 Şubat’ın bu olumlu neticesini kimse göz ardı etmemeli...
Darbeler tartışılırken şu soru da gündemde...
28 Şubat bir darbe miydi? Yoksa demokrasi adına zorunlu görünen bir siyasi müdahale mi?
Mehmet Metiner’in sözleri ikinci görüşte olanları destekliyor...

 Anadilde savunma...
“Anadilde savunma” konusu Adalet Komisyonu’nda... Partilerin görüşü özetle şöyle; AKP ile BDP’ye göre Türkçe biliyor olsalar dahi, sanık ve mağdurlar hangi dilde savunma yapacaklarına kendileri karar verirler... CHP’ye göre ise; yeterince Türkçe bilmediğini beyan eden sanık ve mağdura, bedeli devlet tarafından karşılanmak üzere mahkemece tercüman tayin edilir. Ancak bu hak kötüye kullanılamaz.
Adalet Komisyonu’nun CHP’li üyesi Dilek Akagün Yılmaz’la bu konuyu konuştuk. Söyledikleri;
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesi; yargılama dilini bilmeyen ya da anlamayan kişi tercümandan yararlandırılır, der. Türkiye’deki mevcut uygulama AİHS’ye uygundur ve şimdiye kadar bu konuda AİHM ile aramızda herhangi bir sorun yaşanmamıştır.
- O zaman anadilde savunma konusu nereden çıktı?
- AKP ve BDP, Kürtçeyi yargıdan başlayarak yavaş yavaş kamunun tümüne sokma amacındalar. Böyle bir şey “Resmi dil Türkçedir” diyen Anayasamızın 3. maddesine açıkça aykırıdır.
- Sanığın yeterince Türkçe bilmediğini kim nasıl tayin edecek?
- Tabii bunu değerlendirecek olan yargıçtır. Ama somut bir örnek vereyim; diyelim ki kişi o güne kadar Türkçe konusunda kamuda herhangi bir sorun yaşamamış veya eğitimli bir kişi... Herhalde hiçbir yargıç, bu durumdaki kişinin yeterince Türkçe bilmiyorum, beyanına itibar etmez. Biz “Etmemeli” diyoruz... AKP ve BDP ise hangi dilde savunma yapacağını sanığa bırakmak düşüncesinde.
O zaman ne olacak? Kaos... Kimisi Çerkezce, kimisi Lazca, kimi Arnavutça savunma yapacak. Devlet ülkenin dört bir yanında her dilden tercüme yapacak yeminli tercümanlar bulunduracak... Olacak şey mi bunlar?

 Türkiye, Ortadoğu’da neden devre dışı bırakılıyor?
Bizimkiler dış politikayı iç politikada prim yapması için kullanırken dostu düşmanı birbirine karıştırdı da ondan.
Haldun Ertem

 İnce iş!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce hakkındaki “Bir bayana taciz içeren telefon mesajlarını okurken yüzüm kızardı” sözleri elbet merak uyandırdı. Acaba ne yapmış Muharrem İnce...
Ona ait gösterilen bir cep telefonundan bir kadına mesajlar atılmış... Bir telefonu istediğiniz bir isme kodlayabiliyorsunuz...  Öyle yapılmış. Gönderilen mesajlarda isim var ama numara yok. Üstelik ortada ses kaydı da yok. İnce’nin avukatı, davayı açan savcının huzurunda bir telefonun istediğiniz kişinin adına kodlanabileceğini gösteriyor. Ancak savcı yine de davayı açıyor. Bunun üzerine İnce de savcıyı HSYK’ya şikâyet ediyor.
İnce: “Dokunulmazlığımı kaldırın, yargılanayım, gerçek ortaya çıksın” diyor. AKP kabul etmiyor. Ama konuyu sık sık ısıtıp gündeme getiriyor. Bu dördüncü gündeme getirişleri. Siyasetin düzeyine diyecek yok...

 11 yıllık eşini
önce bıçakla kovalayan,
sonra da
balkondan atan
eş tahliye edilmiş.
Demek yarım  bıraktığı işi tamamlaması isteniyor...
Fahrettin Fidan


 Türk
Anayasa’dan ABD ve PKK’nın isteği doğrultusunda “Türk” sözcüğü çıkarılacak ya... Anayasa Komisyonu onun formülünü arıyor. AKP’liler “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” diyen 66. madde yerine şöyle bir formül önermişler:
“Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.”
Peki başka türlüsü mümkün mü?
Mesela “Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olup da Fransa Cumhuriyeti vatandaşı olmak” mümkün mü? Türkçe bir cümle kurmak bu kadar zor mu? Bu beyler yalnız Türklükten değil Türkçeden de vazgeçiyorlar galiba...

 Kız çocuklarını
çarşafa sokup hareme
hazırladığına göre
4+4+4 sisteminin
gerçek adı “ört+ört+ört
sistemi”...
Akif Kökçe

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget