Başkanlığı savunan liberaller, AKP’nin önerisine neden karşı?

Başkanlığı savunan liberaller, AKP’nin önerisine neden karşı? Cem Toker’e sordum. Sıkı bir başkanlık sistemi yanlısı olan Toker, bakın AKP’nin önerisi için neler dedi:

Başkanlığı savunan liberaller, AKP’nin önerisine neden karşı?
AKP’nin Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu “Türk tipi başkanlık sistemi”nin detayları belli olmaya başladı.
Peki; yıllardır başkanlık sisteminden yana olanlar, AKP’nin hazırladığı bu “Türk tipi başkanlık sistemi” için ne diyor?
Bu soruyu, Türkiye’de başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini tam 18 yıl önce parti programına alan Liberal Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Cem Toker’e sordum. Sıkı bir başkanlık sistemi yanlısı olan Toker, bakın AKP’nin önerisi için neler dedi: 
***
“Başkanlık sisteminin dünya üzerinde göreceli olarak en başarılı uygulandığı ülke ABD’dir. Hal böyleyken pek çok ülkede diktatörlük kokan rejimler, başkanlık sistemini ‘Ülkemiz şartlarına uyarladık’ diyerek demokrasi ile alakası olmayan sistemler yarattılar. AKP’nin Türkiye’de yapmak istediği de budur. Olması gerektiği gibi uygulandığında başkanlık sistemi, diktatörlerin en son tercih edecekleri rejimdir. Zira başkanlık sistemi gücün bir elde toplanmaması amacı ile kurgulanmış bir rejimdir.
Sistem üç temel erk, yürütme, yasama ve yargının kesin çizgiler ile birbirlerinden ayrılmasını ve birbirlerinin gücünü denetleme ve dengelemeleri ilkesi üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla, AKP kurmaylarının Türkiye’de uygulanan dünyanın en anti-demokratik seçim sistemine tek kelime bile değinmeden başkanlık sisteminden bahsetmeleri gülünçtür.
Biz, iki turlu dar bölge seçim sistemini, başkanlık sisteminin olmazsa olmazı görmekteyiz.
Kuvvetler ayırımı, yasama erkinin kendi içinde bile uygulanmalıdır. Bu nedenle Meclis’in dışında bir senatonun oluşturulmasını da öneriyoruz. Bilhassa bulunduğumuz coğrafyada, Meclis kararlarının popülizmden uzak ikinci bir meclis tarafından onayı şarttır. ‘Üç saatte Şam’a gireriz’ gibi popülist zihniyetlerin akil adamlarca dengelenmesi ve denetlenmesi şarttır.
AKP’nin bir başka tutarsızlığı ise yargı bağımsızlığıdır. HSYK’dan Adalet Bakanı ve müsteşarını çekmeyip, yetkilerini daha da güçlendirenlerin, kuvvetler ayrımı ilkesine inançları sorgulanmalıdır.
Türkiye’nin bir yönetim sorunu yoktur. Son on yıldır ülkede zaten ‘astığı astık, kestiği kestik’ bir yönetim vardır. Bugünkü sorun bu yönetimin gücünü dengeleyecek ve denetleyecek yasama ve yargı erkinin ortadan kaldırılmış olmasıdır.
Biz LDP olarak başkanlık sistemini, başına buyruk yönetimi dizginleyecek, yasama ve yargıyı güçlendirecek bir sistem olarak savunuyoruz.
AKP’nin Meclis’e sunduğu önerilerin içinde başkanın yargılanmasına karar veren yasama ve yargı mekanizmaları bulunmuyor. Hâlâ seçim barajından bahsediliyor. Başkanın Meclis’i fesih yetkisi gibi düzenlemeler yer alıyor!
Önerdikleri bu sistem başkanlık sistemi değil, ‘tek adamı diktatör yetkileri ile donatma sistemi’dir.” 
***
Tamam; ben başkanlık sistemine temelden karşıyım ve parlamenter sisteme inanıyorum.
İyi de, başkanlık sistemini 18 yıl önce programlarına alanlar da bunları söylüyorsa; o zaman AKP’nin önerisi konusunda çok daha fazla dikkatli olmamız gerekmez mi? 
*****
TÜYAP’TA!

Sonbaharın geldiğini kimileri yere düşen sarı yapraklardan, kimileri de soğuyan havadan anlar ya... Ben TÜYAP Kitap Fuarı açıldığı zaman “Tamam” diyorum; “Sonbahar geldi!”
Bu yılki fuar geçen hafta açıldı, pazar akşamı sona erecek...
Ben de yarın (cumartesi) saat 14.00 ile 16.00 arasında Beylikdüzü’ndeki Fuar Merkezi’nin iki numaralı salonunda, Kitapsan’ın 209 numaralı standında olacağım ve Maratonda Sona Doğru’yu imzalayacağım.
Ülkenin curcunasından bir günlüğüne kaçıp, kitapların büyülü dünyasına sığınmak için iyi bir fırsat...
Hepinizi bekliyorum! 
*****
GÜNÜN SORUSU

Ülke genelinde 57 bin CHP üyesinin ve yöneticisinin, haberleri bile olmadan AKP’ye üye yapıldığı ortaya çıktı... Çok merak ediyorum:
Acaba bir tek AKP üyesinin ya da yöneticisinin olsun, başına böyle bir olay geldi mi? 
*****
Mehmet Ali Birand’ın incileri!

Can Dündar, gazeteci Mehmet Ali Birand’ın hayatını anlatan bir kitap yazdı, ikili televizyon televizyon dolaşmaya başladı.
Sevgili Enver Aysever (bilinmez nedendir) beş günde Birand’ı iki, Dündar’ı da bir kez CNN Türk’teki programında misafir etti. Birand gerek bu programlarda, gerekse Hürriyet’ten Ayşe Arman’a verdiği röportajda fırtınalar estirdi!
Gündemin ilk sırasına yerleşip, hayatını anlatan kitabın satışını artırmak için olsa gerek, önce “aslında Kürt olduğunu” söyledi; sonra da “Apo’nun siyasi bir partinin başına geçip Meclis’e girmesinde hiçbir sakınca görmediğini...”
Medyaradar isimli internet sitesinin yazarı Varol Ersoy, “Bir Kitap Uğruna” başlıklı yazısını şöyle bitirmiş:
“Bakalım Birand bir kitap daha yazarsa; televizyonlara çıkıp bu kez de “Ben aslında PKK’lıyım” diyecek mi?” 
***
Birand bu Sevgili Varol... Onda, “olmaz” olmaz!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget