Almanya’da “asrın bağış yolsuzluğu” olarak
nitelendirilen Deniz Feneri e.V’nin, Türkiye ayağını soruşturmak meğer ne kadar
zormuş. Olay öyle bir hale getirildi ki soruşturulanlar unutuldu,
soruşturulanların durumu öne çıktı. O dava başlamadan, Deniz Feneri
soruşturmasını yürüten C.Savcılarının davaları başladı ve sonuçlandı.
Taktik şu: sürekli şikayet edeceksin, baskın çıkacaksın,
soruşturmalarla, davalarla karşı tarafı yıldıracaksın. Ne yapıldı, soruşturmanın
en kritik aşamasında Deniz Feneri soruşturmasını yürüten C.Savcıları Nadi
Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün elinden soruşturma 26 Ağustos
2011’de alındı. 27 Eylül 2011’de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, müfettiş
raporlarına dayanarak savcılar hakkında “kovuşturma” kararı verdi. Bu yılın ocak
ayında iddianame hazırlandı. Yargıtay iddianameyi kabul etti. İlk duruşma 4
Mayıs’ta başladı ve 4. duruşmada savcılar hakkında beraat kararı verildi.
Yoruldular, üzüldüler, kırıldılar ama “Ankara’da hakimler var” demeyi de
sürdürdüler.
5 karar da benim için verildi
Bu ülkede yolsuzlukların,
hırsızlıkların üzerine gitmek zordur. C.Savcısı gittiği zaman hakkında iddialar
ortaya atılıyor. Gazeteci yazdığı zaman kendisini bir anda C.Savcısının,
mahkemenin karşısında buluyor.
3 C.Savcısından soruşturma alındıktan
sonra Deniz Feneri ile ilgili iddianame iki ayrı C.Savcısı tarafından
hazırlandı. Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği hakkında takipsizlik verildi.
İddianamede, Zekeriya Karaman’a, Zahit Akman’a ağır suçlamalar yer alıyordu. O
iddianamenin mahkeme tarafından kabulünden sonra bir bölümü kamuoyuna yansımış
olan bilgileri, iddianameye dayanarak bu köşenin okurlarına duyurdum.
Birkaç gün sonra C.Savcısı tarafından talimatla ifademe başvuruldu.
Hakkımdaki iddia ise “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” olarak belirtildi.
Bu ülkede “yargı bitmedi” ve bitmeyecek de. Güçlünün dediğini değil, yasaların
dediğini uygulayan C.Savcıları daha bitmedi, bitmeyecek de. Zahit Akman ve
Zekeriya Karaman’ın suç duyurusuna karşın, C.Savcısı 5 ayrı şikayetle ilgili de
takipsizlik kararı verdi. Yazılarda, iddianameden alıntılar yapıldığı
belirtilmesine rağmen, şikayetçiler, en azından bundan sonra yazılmasını önlemek
ve yıldırmak için böyle bir taktiğe başvurdukları anlaşılıyor.
O savcı:
Karar C.savcıları için çok önemli
C.Savcıları sıkıntı bir süreç yaşadılar.
Hukukçu olarak beraat edeceklerini bekliyorlardı. Ancak, hiç beklenmedik olaylar
yaşadıkları için de endişeli günler geçirmedikleri de söylenemez.
Beraat
kararından sonra C.Savcılarından Nadi Türkaslan’la konuşuyoruz. “Manevi olarak
yıkıldım” diyor. Hukuk adına iş yapanların nasıl engellenmeye çalıştığını o
soruşturma sırasında yaşamıştı. En zor olanının da “yapmadığın işin hesabını
vermek olduğunu” belirtiyor. Ardından sözlerini şöyle
sürdürüyor.
“Yürüttüğümüz soruşturma, en kritik aşamasından elimizden
alındı. Bizimle ilgili soruşturma, kovuşturma ve dava başlayınca, Deniz Feneri
ile ilgili yolsuzluk iddiaları ve bu soruşturmanın şüphelileri unutuldu. Bakın,
bugün Deniz Feneri e.V ile ilgili dava açıldı mı, açılmadı mı bu bile
bilinmiyor. Ne yazık ki zorlaya zorlaya hukuk yok ediliyor. Yargıtay’ın bizimle
ilgili verdiği karar, tüm C.Savcıları için önemlidir. Burada, ‘yeter ki hukuk
içinde kalın, size bir şey olmaz’ denildi. Yaptığımız işin hukuksuz hiçbir yanı
olmadığına sonuna kadar inanıyorduk. Buna rağmen başımıza bunlar geldi. Bizimle
ilgili karar, hakim ve C.savcılarını da rahatlattı.”
C.Savcıları,
belgeler tahrifatla suçlandı. Soruşturmaları ellerinden alındı. Eğer o günlerde
o soruşturma devam etmiş olsaydı, aralarında bir emniyet müdürü, bir il belediye
başkanı da gözaltına alınacaktı. Dahası, olayın siyasi yönüyle ilgili önemli bir
adım da atılacaktı. Fakir-fukaraya yardım diye toplanan paraların nerelere
harcandığı konusunda iddianamede daha farklı bilgiler de yer alacaktı. Ancak,
bunun önü soruşturma alınarak kesilmiş oldu.
“Savcılar kaldığı yerden
devam etsin”
CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, “Deniz Feneri”
soruşturmasını başından beri izleyen, C.Savcılarının uğradığı haksızlıkları
TBMM’ne taşıyan bir isim. Dahası, eline aldığı deniz feneriyle TBMM Genel
kuruluna giriyor, deniz fenerini unutturmamak için fenerli kravat
takıyor.
Kamer Genç, “Bu üç C. Savcısı belgelerde tahrifat yaptıkları
iddiasıyla soruşturmadan el çektirildi. Davaları bittiğine ve bu kişiler beraat
ettiğine göre tekrar Deniz Fenerini kaldıkları yerden soruşturması sağlanmalı.
Bu soruşturmanın AKP’nin üst düzey yöneticilerine uzanacağı bilindiği için bunun
önüne geçmek amacıyla bu savcılar soruşturmadan alındığını bilmeyen yok. Eğer,
bazı siyasiler kendilerini şaibeden kurtarmak istiyorsa, soruşturmayı aynı
C.Savcılarına verdirmeli.”
Fenerle girmeye devam
Kamer Genç, elinde
deniz feneriyle TBMM Genel Kurul Salonuna giriyor. Peki, bundan sonra da girecek
mi? Genç, şunları anlattı:
“Deniz Fenerini elimden bırakmayacağım.
Fenerim daha güçlendi, daha fazla yanacak. Savcılara haksızlık yapıldığını
biliyordum. Mahkeme kararıyla da bu ortaya çıktı. Deniz Feneri davası nerede
olursa olsun yakından izlemeye devam edeceğim. Aynı soruşturmanın eski Savcılara
verilmesi için de çaba göstereceğim. Şu bilinsin ki adı soruşturma aşamasında
geçen siyasiler, kendilerini bu işten kurtaramayacaktır.”
Yıllarca basın
suçlarına bakan Nadi Türkaslan ve Abdulvahap Yaren bu görevden de alınmıştı.
Deniz Feneri soruşturmasından da alındılar. Artık beraat ettiklerine göre
görevlerine iadesi ve yarım kalan soruşturmayı sürdürmelerini sağlamak da
vicdani sorumluluk gerektirmiyor mu?
Yorum Gönder