Kur’an’da geçen 4 sıfat; ruhban, ahbar, haman, rabbiyun... Bunlar din adamlarının sıfatlarıdır. Kur’an çok ilginç biçimde din adamlarını eleştirir. Birlikte bakalım;
RUHBÂN: Sözlükte “korkmak, ürpermek” kökünden gelir. Korkutmak, tedhiş uyandırmak, yıldırmak, ürpermek, dehşet saçmak (irhâb), korkutmak, yıldırmak (terhîb), terörist (irhâbî), terörizm (irhâbiyye), Allah’tan korkan, ürperen, keşiş (râhib), korku, heybet (rehbe), fobi (ruhâb) kelimeleri bu kökten gelir... (Ruhbanizm, bir terör koludur.)
AHBÂR: Sözlükte mastarı “mürekkep” demektir. Mürekkep (hibr), hokka, divid, mürekkep şişesi (mihbera), piskopos/yahudi hahamı (ahbâr) kelimeleri bu kökten gelir... Şu halde Ahbâr Allah, kitap, din mevzularında hokka, divid ve mürekkep kullanarak yazılar yazan kişi demek oluyor. Zamanla bunlara din alimi veya ahbârdenmiş.
HÂMÂN: Eski Mısır’da “din adamlarına verilen ad.” HA-Amon’dan geliyor. HAman, arapçalaşmış halidir. Tapınak görevlisi, din adamı için kullanılır.
RABBÂNİYYÛN: Kendilerine Rabb’e adamış olanlar, ‘Rabbciler’ manasındadır. Rabb’in kitabını korumak, Kitab’ın şahitliğin yapmak ve onunla hüküm vermek gibi görevleri olduğu belirtilir. (Maide; 44). Bugün için şekil ve statü olarak “din adamı”görüntüsünde olmasa da “İslam davası”, “Kur’an hizmeti”, “Kur’an şakirdi”, “Kur’an’a çağrı”, “himmet, hizmet, şahitlik, davet, İslami mücadele” vs. adı altında Allah, Kitap, din davası güden tüm kişi ve gurupları ifade eder...
“Firavun ise şöyle dedi: “Ben, sizin için benden başka bir ilâh bilmiyorum. Ey Hâmân! Bana tuğlalardan bir kule yap. Belki Musa’nın tanrısına çıkarım. Bu (Musa) kesinlikle yalancının biri.” (Kasas; 38).
“Rahipliğe gelince, onu onlar uydurdular. Biz onlara böyle bir şey emretmedik. Allah’ın rızasını aramak amacıyla böyle yaptılar, fakat gereğini de yerine getirmediler. Biz de içlerinden iman etmiş olanlara mükâfatlarını verdik, ama çoğu yoldan çıkmıştı.” (Hadid; 27).
“Onlardan birçoğunun günah, saldırganlık ve haram yiyicilikte birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne berbat bir şey! Bari ruhbanları ve ahbarları onları günahkarca sözlerden ve haram yiyicilikten alıkoysaydılar. Yaptıklardı ne berbat bir iş!” (Maide; 62-63)
“Ruhbanların ve Ahbarların birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yiyor hem de onları Allah yolundan alıkoyuyorlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda infak etmeyenleri acı bir azabın beklediğini haber ver.” (Tövbe; 34)
“Rabbe adanmış olanlar ve din âlimleri(Rabbiyun) de Allah’ın kitabını korumakla sorumlu ve ona tanık olmaları dolayısıyla onunla hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın, Benden korkun ve Benim ayetlerimi üç beş kuruş para için bir kenara itmeyin.” (Maide; 44).
Kur’an’da din adamı sıfatları şu kavramlarla birlikte anılıyor;
Yiyicilik, kenz (yığmacılık), Firavun yardakçılığı, yoldan saptırma, dinin gerçeklerini 3-5 kuruşluk menfaat için çarpıtmak, harama sevkedicilik...
Şu işe bakın. Din adamı manasına gelen kavramların bulunduğu yerlere bakın. Geldikleri manalara bakın, durumun ne kadar vahim olduğu görülecektir.
Bugün de durum böyle değil midir?
Yağma, rant, talan, haram, dalavere, palavra, ikiyüzlülük, uşaklık, ihanet, zorbalık, yiyicilik, kenz; din elbisesini tersten giyenlerin, ruhban ve ahbarların kontrolünde değil mi?
Kur’an hep haklı çıkıyor. Kur’an şirke meydan okuyor...
Evet...
Allah bizleri onların şerrinden korusun.
Yorum Gönder