Bir ‘dokundu ve yandı’ öyküsü daha! - Mustafa Mutlu

Ahmet Zeki Üçok ismi size bir şeyler çağrıştırıyor mu? Eski Hava Kuvvetleri Başsavcısı... Lütfen dikkat edin: Başsavcı!
Yani Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki en yetkili hukukçulardan biri... Aynı zamanda da hâkim sınıfında “doktora” yapmış tek subay.
Peki; şimdi nerede bu değerli askeri hukukçu?
Hemen söyleyeyim: Hasdal Askeri Cezaevi’nde!
2009’dan beri hapishanede... Balyoz Davası’ndan 18 yıl hapis cezası aldı. Ama onun tek derdi Balyoz değil...
Derdi, dokunmak...
Daha da açıkçası, cemaatlere dokunmak...
Bu yüzden, her dokunan gibi o da “yandı...” 
***
Üçok hakkında tam 46 adli ve idari soruşturma açıldı.
Dört kez tutuklandı. Milli Savunma Bakanlığı tarafından hakkında verilen disiplin cezaları nedeniyle Birinci Sınıf Hâkimliği elinden alındı.
Dava açtı ve kazandı. Halen Birinci Sınıf Hâkim statüsünde...
Eminim tam da burada diyorsunuz ki, “Başını bu kadar derde sokacak ne yaptı, nasıl dokundu?” 
***
Hakkındaki soruşturmaların ve davaların temelinde Kayseri soruşturmasını yürütmesi bulunuyor...
Hatırlarsınız; Kayseri’de üç astsubay, TSK’nın bilgisayar sistemine sahte belge yüklemekten gözaltına alınmıştı.
Sorgularında Fethullah Gülen Cemaati’ne üye olduklarını ve o belgeleri sisteme ‘abilerinin’ isteği üzerine kaydettiklerini anlatmışlardı.
Hatta bu beyanlarını hâkim karşısında bile kabul etmişlerdi...
Bu aşamaya kadar her şey normal; değil mi?
Sonrası vahim!
Çünkü bu aşamadan sonra devreye giren iki avukat müvekkillerinin işkence altında ifadelerinin alındığını söyledi. Hem de hipnoz yaparak! Bunun üzerine, Hava Kuvvetleri Başsavcısı Üçok hakkında Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 
***
Kaderin cilvesine bakın ki Üçok o sırada başka bir suçlama yüzünden Hasdal Cezaevi’nde tutukluydu. “Sahte çürük raporu soruşturması”na o da dahil edilmişti. Dolayısıyla Kayseri’deki davayla ilgilenebilecek durumda değildi.
Zaten buna gerek de yoktu... Çünkü dava dosyasında Fethullahçı üç astsubaya işkence yapılmadığını gösteren 40 ayrı doktor raporu vardı.
Ayrıca uzman bilirkişiler, hipnoz yoluyla zorla beyan alınamayacağına ilişkin bilimsel mütalaada bulunmuştu.
Üçok’un sanıklara hipnoz yaptırdığı iddia edilen kişi de olay tarihinde başka bir yerde olduğunu uçak bileti ile kanıtlamıştı.
Ne çare ki bunlar, sonucu değiştirmedi:
Zeki Üçok, işkence yapmaktan hüküm giydi! Kararı temyiz etti... 
***
Dosya şimdi Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi’nde... Ama sivil Yargıtay’da!
Oysa Üçok, Birinci Sınıf Hâkim statüsünde ve kendisine atılı suç, görev suçu... Bu durumda sadece Askeri Yargıtay’da yargılanması mümkün...
İyi de bunu umursayan kim? 
***
İşin daha ilginci Yargıtay Başsavcılığı bir yıl önce, mevcut delillerin suçun oluştuğunu göstermediğini belirterek Üçok’un aklanması yönünde talepte bulunmuştu... Ama bu bir yılda dosyada hiçbir değişiklik olmamasına, hatta lehte deliller sunulmasına karşın; bu kez, suçun oluştuğunu ve cezanın onaylanmasını talep etti!
Bu görüş değişikliği ne zaman mı oldu?
Yüksek yargı üzerindeki siyasi baskı tartışmalarının doruğa çıktığı günlerde! 
***
İşte böyle:
Ülkenin en önemli yargı kurumlarından birinin başındaki bir hukukçu bile, cemaatin foyasını ortaya çıkarmaya kalkıştığı için, hayatı altüst oldu! Hakkında sonradan açılan tüm davaların nedeni, aslında Kayseri soruşturması! Bir de Karargâh Evleri soruşturmasında sivil meslektaşı Zekeriya Öz gibi düşünmemesi!
Kısacası; dokundu, yandı...
Varın bu “hukuk devleti”nde, bizim gibi sıradan kulların başına neler gelebileceğini siz düşünün! 
*****
İZLEYİN BARİ!

Her gördüğünüz yerde, televizyonlara çıkmadığım için beni eleştiriyorsunuz. İşte bu yüzden haber veriyorum:
Çok uzun bir aradan sonra bugün 17.30 ile 19.00 saatleri arasında Kanal B ekranlarında olacağım.
Kanalın İstanbul Haber Müdürü Levent Yıldız‘ın sunduğu “7 Gün” isimli programda, Türkiye‘nin gündemini konuşacağız. “Neden televizyona çıkmıyorsun?” diyen tüm okurlarıma duyurmayı görev biliyorum. 
*****
GÜNÜN SORUSU

Ülke genelinde 57 bin CHP üyesinin ve yöneticisinin, haberleri bile olmadan AKP’ye üye yapıldığı ortaya çıktı... Çok merak ediyorum:
Acaba bir tek AKP üyesinin ya da yöneticisinin olsun, başına böyle bir olay geldi mi? 
*****
Atatürk üzerinden ticaret!

Dini ticarete alet edenlere hepimiz kızıyoruz değil mi?
Ya Atatürk’ü ticarete alet edenlere ne demeli? Onların yaptıkları da bir tür sömürü değil mi?
Muhaliflikleriyle bilinen bir iki kanalda sürekli reklamı yayınlanan bir site var... Bu sitenin sahipleri kimse, açıkça Atatürk üzerinden nemalanıyorlar...
Atatürk’ün adını kullanarak kalem, çakmak, şemsiye gibi bir sürü ıvır zıvır satıyorlar... Onun adını, resmini, sözlerini kişisel kazançlarına alet ediyorlar!
Birileri nasıl dinimizi kullanıyorsa, bu arkadaşlar da Atatürk’ü kullanmaktan çekinmiyor.
Üstelik kimse onların kim olduklarını ve kazandıkları paraları ne yaptıklarını bilmiyor...
Lütfen bu sömürünün kurbanları arasında olmamaya özen gösterin!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget