Ergenekon davasında tanık beyanları ve delillerin değerlendirilmesi
aşamasında söz alan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa
Balbay "Tanıklar kanıtlarını anlatıyor. Sınırsız suçlama, çok sınırla
savunma hakkı ile karşı karşıyayız" diye konuştu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi
yerleşkesindeki büyük duruşma salonunda görülen davanın 254. duruşması
yapıldı. Oturuma açan Başkan Hasan Hüseyin Özese “Şimdiye kadar
dinlenen tanıkların beyanlarına karşı ve dosyaya gelen belgelere karşı
savunma alınacak. Bu konuda savcı, avukat ve sanıklar söz hakkı tanınak”
diye açıklama yaptı. Başkan Özese, sanıklara 15 dakika süre
ile söz verileceğini duyurdu.Tanık beyanlarına karşı savunma için söz
alan Mustafa Balbay kendisini “CHP İzmir Milletvekili” olarak tanıttı. Tanık beyanlarının davayı getirdiği aşamayı değerlendiren Balbay “Öncelikle
davanın geldiği noktada son 6-7 aydır uygulamadan sonra Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ne ait bir mahkemede
yargılandığımız hissinden uzak olduğumuz hissini paylaşmak istiyorum.
Sanık ve tanık beyanlarının bu davaya getirdiği nokta ‘Bilinmeyen bir
yerden üzerimize ateş açılıyor, heyet kıpırdamamızı yasaklıyor’
hissidir” diye konuştu.
Özese’nin müdahalesi
Başkan Hasan Hüseyin Özese, Balbay’a müdahale ederek “Burada
suçlamalar belli, CMK’ye uygun yargılama yapılıyor. Bilinmeyen bir
yerden ateş açıldığı yok. Savunma amacını aşıyorsunuz” diye uyardı.Mustafa Balbay “Uyarınıza teşekkür ederim” diyerek “Sayın
Başkan, biz de insanız. adalet bekleyen insanlarız. Bizim nasıl bir
psikolojiye sürüklendiğimizi bilmek istersiniz diye paylaşıyorum” şeklinde açıklama yaptı.“Bugüne kadar 10 kadar tanığın benimle ilgili söyledikleri oldu” diyen Balbay
“Her şeyin açık olduğunu söylediniz. Bir kez daha ortaya çıktı ki bu
davada hiçbir şey belli değil. Her tanık davanın seyrini değiştiriyor” diye konuştu.
Tanıklar kanatlarını anlatıyor
Balbay şöyle devam etti: “Tanıkların
ifadelerine göre Gaffar Okkan 5 ayrı, Eşref Bitlis 10 ayrı şekilde
öldürüldü. Allahaşkına bu mu adalet? Burada adalet aranmıyor. Tanıklar
kanatlarını anlatıyorlar. Tanıklar bir şey aydınlatmıyor. Kanaat hukuku
söz konusu. Tanık son anda ‘Şu anda aklıma geldi, Balbay’ın yazısını da
sitemize koymuştuk. Şimdi aklıma geldi, şunu da söyleyeyim’ diyor. O
anda bizim bir şey söylememize izin verilmiyor. Bu şuna benziyor: 5 ay
önce kaza yaptık. 5 ay sonra ‘Acı var mı’ diye soruyorsunuz. . Tanıklar
bizleri tanımadıklarını söylüyor ancak mahkemeniz fotoğraflarla teşhis
yapmaya çalışıyor”
Yazılı sorabilirsiniz?
Başkan Özese yine müdahale ederek “Tanıkları
yorum yapmamaları konusunda uyardık. Tanıkların beyanlarında adı
geçenler soru sorabilidi. Adı geçmeyenler ise sorularını yazılı olarak
sorabildiler” diye konuştu.
Balbay ise “Ben
tanıklara ilgili durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyorum. Biz
sınırsız suçlamama, son derece sınırlı savunma hakkı ile karşı karşıya
kaldık” şeklinde eleştirilerini sürdürdü.
Tarafsız ve bağımsız
Başkan Özese bir kez daha müdahale ederek “Haksız
suçlamalarda bulunuyorsunuz. Burada CMK hükümleri uyarınca yargılama
yapılıyor. Mahkemeyi töhmet altında bırakan beyanlarda bulunuyorsuuz.
Tarafsız ve bağımsız yargılama yapıyoruz” şeklinde açıklamada bulundu.
Balbay, tanık ifadeleri sırasında sanıklara söz verilmemesine tepkisini şöyle dile getirdi:
“Bizim
o anda bir şey dememiz lazım. Ciddi ağır suçlamalar yöneltilmişse, bize
söz hakkı verilmiş olsa tanık belki ‘sözlerimi geri alıyorum’ diyecek.
İsmi geçmeyenlere söz hakkı verilmediği için sanık ‘İnşallah tanık
benden bahseder’ diye dua ediyor. Kurumunu suçluyor, sanığın adı
geçmediği için söz hakkı verilmiyor.”
Aslı Aydıntaşbaş’ın tanıklığı
Balbay, sadece bir tanığın ifadelerini değerlendirmek istediğini belirterek şöyle devam etti:
“18
Eylül tarihli duruşmada sadece el kaldırıp söz istediğim için 16
duruşmadan men edildim. Duruşmalardan yasaklı olduğum dönemde 27 Eylül
tarihli duruşmada Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş
dinlendi. Aslı Aydıntaşbaş, 2006 yılının Mayıs ayının ikinci yarısında
yapılan Danıştay saldırısından sonra Ergenekon ile ilgili yazılar
yazmış. Sabah Gazetesi’ nin 25, 26, 27, 28 Mayıs 2006 tarihli
sayılarında yoğun şekilde yayın yapılmış. ‘Ergenekon diye öyle bir örgüt
var ki anayasasını ele geçirdik’ diye başlıklar atılmış. Ben de 2
Haziran 2006 tarihinde Türkçenin uyaklarından da yararlananak ‘Er Er
Ergenekon Gel Her Yere Kon’ diye bu haberlere eleştiren bir yazı
yazmışım. Sayın Pekgüzel, tanık Aslı Aydıntaşbaş’a ‘Balbay’dan ilham mı
aldınız’ diye soruyor. ‘Kim kimden ilham almış’ dedim. Sayın Savcı suç
duyurusunda bulunmanızı istedi.”
Ankara Temsilcisi Balbay “Tutuklandığımda
Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara temsilcisi ve yazarıydım. Bir gazeteci
olarak her konuya girmişim. Bu mantıkla bakılırsa buradan 50 örgüt
üyeliği çıkar. Artık tanıkların nasıl kullanıldığını sizin takdirinize
bırakıyorum. Bir gazetenini arşivinden suç üretmeye başlanırsa, bir
mahkeme heyetinin de arşivinden suç üretilir” diye konuştu.
Adalet bekliyoruz
“Benim arşiv notlarım yeniden düzenlenmiş, yenide üretilmiş” diyen Balbay “Buraya
gelen tanıklar gerçeği ortaya çıkarmak için değil, iddianameye uygun
konuşmak için tanıklık yapıyor Tanıkların bu iddianameye uygun konuşması
bekleniyor. Eğer bir tanık, iddianameye uygun konuşmuyorsa sanık
muamelesi görmeye başlıyor. Böye bir duygu ile adalet bekliyoruz” diye konuştu.
Oluşturulmuş hukuk
Balbay “Bugün
çok tarihi bir gün. 12 Eylül darbesinin sembolik de olsa bir
yargılaması devam ediyor. Burada ise öyle bir tablo var ki burada
Meclis’in çıkardığı yasaların oluşturduğu hukuka göre değil, yargılama
sırasında oluşturulmuş hukuk ile yargılanıyoruz” diye konuştu.
Balbay “Darbe darbe ile temizlenmez” dediği sırada Özese yeniden araya girerek “Burada özel hukuk yok. Maddi gerçeği CMK’ye göre ortaya çıkarmaya çalışıyoruz” dedi.
Karmaşıklaşıyor
Davanın giderek karmaşıklaştığını belirten Balbay “20
Temmuz 2009’da iki bin sayfa iddianame, 56 sanık, 6 Ağustos’ta üçüncü
dava ile birleştirilip 2 iddianame 104 sanık oldu. Bu iddianamenin çapı
bilgisayarda 5 terabayt. Yani 120 milyon sayfa. Bir kişi bir günde 100
sayfa okusa dosyayı 3 bin 200 yılda okuyabilir. Allah ömür verirse
okurum” diye konuştu.
Sessiz alfabe
Avukatlarla sanıkların duruşma salonunda evrak alışverişinin yasaklanmasını de eleştiren Balbay “Avukatlarımızın
elini sıkıp belge alamıyoruz. Bu işler cezaevinde yapılır diyorsunuz.
Benim burada sizi dilekçe yazıp cezaevine gitmem, cezaevinde avukatımla
görüşmem ve geri gelmem gerekiyor. Sayın Başkan biz cezaevinde mi
yargılanıyoruz. Her şeyden önce insan olduğumuzu bilmenizi isterim.
Yakında, selamlaşmak için sesiz alfabe öğrenmek zorunda kalacağız” diye konuştu.
İyileşmedi geriledi
TBMM’nin
çıkardığı 3. Yargı Paketi’nin demokratikleşme ve hukukun
iyileştirilmesi adımı olarak değerlendirildiğini anlatan Balbay şunları
kaydetti:
“Adalet Bakanı Sadullah Ergin yeni paket ile
tutuklamaların zorlaşacağını ve tutuklamanın gerekçelerinin ayrıntılı
yazılacağını söyledi. 1 Temmuz’da 3. Yargı Paketi çıktı. Siz 1 sayfalık
kararlarınızla ‘tutuklamanın devamına’ diye karar veriyorsunuz. Konuşma
hakkımız elimizden alındı. Her şey ilerleyecek derken geriledik. 4.
Yargı Paketiyle elimizden hangi haklarımız alınacak merak ediyoruz.”
TBMM’ye sitem
“TBMM’ye de sitemimi iletiyorum” diyen Balbay “Çıkardıkları
yasaların uygulanıp uygulanmadığına bakmıyorlar. İç hukuk yolları
tükendiği gibi dış hukuk yolları da tükendi. Artık adil, hızlı, tutuksuz
yargılanma talebimizden vazgeçtik, bu davanın hukuk zeminine
çekilmesini istiyoruz” dedi.
Başkan Hasan Hüseyin Özese de “Burada hukuk zemini var” diye konuştu.
Bugüne kadar dinlenen tanıklar
Ergenekon davasında bugüne kadar eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, işadamı
Mehmet Emin Karamehmet, gazeteci Fehmi Koru, mafya lideri Alaattin Çakıcı’nın da aralarında bulunduğu 33’i gizli tanık olmak üzere 153 tanık dinlendi.
Mahkeme,
bundan sonra da duruşmada hazır edilen tanıkları dinleyecek. Mahkemenin
tanıklık yapmaları için eylül ayında tebligatta bulunduğu AKP Gaziantep
Milletvekili Şamil Tayyar ve MİT eski Müsteşarı Şenkal Atasagun’un duruşmaya gelip gelmeyecekleri henüz netleşmedi.
İlk tanık
Birleştirilen
Birinci Ergenekon davasında 23 Ağustos 2010 tarihinde Alparslan
Arslan’ın arkadaşı Danıştay dosyası kapsamında Orhan Kadı ilk tanık
olarak dinlenildi. Birinci, ikinci Ergenekon ve İnternet Andıcı
dosyalarının birleştirilmesinin ardından 10 Mayıs 2012 tarihinden
mahkeme tanık ifadelerini alıyor.
Sanıkların beyanları
Eski Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım,
dergiye gönderilen Başbakan Erdoğan’ın ve bazı AKP milletvekillerinin
ses kayıtlarını yayınladığı için 4 yıldır tutuklu bulunduğunu anlattı.
Yıldırım, aanık olarak dinlenen eski Vatan Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni Tayfun Devecioğlu’nun da aynı ses kayıtlarını Ankara Temsilciliği’ne gönderildiğine dikkat çekti. Yıldırım “Haberlerimi yazarken kimseden talimat almadım. Bir haberin karşılığı bu kadar uzun tutukluluk olmamalıdır” diye konuştu.
Tutuklu sanık PKK itirafçısı Hüseyin Yanç ise “Eski
bir itirafçı olduğumdan dolayı beni kurban ettiler. Geçmişim nedeniyle
mağdur edildim. Ailem mağdur durumda. Devlet beni içeri atmışsa aileme
de bakmak zorunda” diye konuştu.
Dursun Çiçek
Emekli albay Dursun Çiçek ise “Bir
kişiyi tutuklamak, yıllarca özgürlüklerini elinden almak hukuk
cinayetidir. Bu cinayetin bir an önce son bulmasını istiyorum” diye konuştu.
Eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Hasan Iğsız ise
tanık AKP milletvekili,emekli tümgeneral Şirin Ünal’ın ifadelerini
değerlendirdi. Iğsız, tanık Ünal’ın ifadesini şöyle düzeltti: “Tanık
Şirin Ünal, 12 Haziran 2009 tarihinde İrtica İle Mücadale Eylem Planı
belgesinin Taraf Gazetesi’nde yayınlanmasından sonra 2 albayla yanıma
geldiğini ama Dursun Çiçek’in olmadığını söylemişti. Dursun Çiçek’in o
gün benim makamıma geldiğini net olarak hatırlıyorum.”
Hatice Tuncer/Cumhuriyet
Yorum Gönder