Kaderin tesadüfü. Bu kadar olur. İki ayrı haber aynı güne denk
geldi. Haberin birinde Gümrük ve Tekel Bakanlığı Müfettişleri “sınır kapılarında hayali ihracat girişimi” tespit ettiler
diye yazıyordu.
Büyüktü vurgun.
Milyon dolarlar!
Milyar liralar!
Sıralanıp açıklanıyordu.
Gerçekte bir ihracat yapılmamıştı. Yapılmış gibi (hayali)
gösterilmiş, devletten milyonlarca lira KDV iadesi alınmıştı. Bakanlık
müfettişleri, bunu yapanları isim isim, belge belge saptamışlardı. Hayali
ihracatçılara gümrük sınır kapılarında kimlerin kolaylık sağladığı, bakanlığın
üst kadrolarında da kimlerin hayali ihracatçı çeteyi koruyup kolladığını
yazmışlardı.
Ancak Bakan, izin vermemişti.
Dosya sümen altı edilmiş.
Görmedik. Duymadık.
Xxx
İşte bu olayın haber olduğu gün “Bakan oğlunun
lüks otelde başını sokacak evinin bitmesini beklediği” haberi de
yayınlanıyordu.
Bakan oğlu, gençti.
Yeni evlenmişti.
Nikah törenine Başbakan gelmişti. Meclis Başkanı gelmişti. Oğlanın
babası zaten bakandı. Ayrıca 6 bakan daha nikah törene gelmişti. Nikahı da
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kıymıştı.
Allah mesut etsin!
Gençlerin bahtı açık olsun.
Haberde yazdığına göre; nikahtan bir süre sonra Bakan Oğlu’nun
annesi yani Bakan’ın eşi; facebook adlı sosyal paylaşım sitesine oğlu ile
gelinin kaldığı Boğaz manzaralı Siwissoteli’nin rezidansının (lüks otel dairesi)
fotoğrafını koymuştu.
Allah’ım şükürler olsun!
Türkiye bu günleri de gördü.
Belli ki Bakan’ın eşi gönümüzün zenginlik göstergesi sayılan
“görün, anlayın biz kimiz, herkese duyurun” modasına
uyarak oğlu ile gelininin “cicim aylarını” lüks otel
rezidansında konaklayarak geçirdiğini ilan ediyordu.
Xxx
Bu otelde rezidansı dedikleri 2 artı 1 deniz manzaralı dairelerin
günlük ücreti 850 Euora artı KDV tutuyor. Bu hesapla Bakan’ın oğlu ile gelini,
taşınacakları ev bitinceye kadar, ayda 20 bin Euro ödeyerek otelde
kalıyorlar.
Bu parayı kim verebilir?
Arap petrol şeyhleri verebilir.
Amerikan zenginleri verebilir.
Holding sahipleri verebilir.
Diktatörler verebilir.
Türkiye’nin Gümrüklerinden sorumlu bir bakan, milletvekili olamadan
önce avukatlık yapan bir baba, yeni evlendirdiği oğluna “Evladım sen taşınacağın ev bitinceye kadar Swissotel rezidansında
kal” diye bu kadar parayı verebilir mi? Üstelik bu bakan; yoksulların
partisi olduğunu söyleyerek ve sürekli “Garip-
Guraba-Fakir-Fukara” söylemi yaparak iktidara gelmiş bir partinin
üyesiyse… Böyle bir partinin bakanı “oğlunu ve gelinini süper
zengin hayatının gösterişçi lüks tüketimine” atabilir mi?
Xxx
Anlaşıldı ki dayanışma var.
Yeni evli gençler otelin deniz manzaralı (2 artı 1) dairesinde
değil, Maçka semtine bakan (1 artı 1) küçük dairede kalıyorlar. Ayda da 20 bin
Euro değil, otel idaresi dayanışma indirimi yapmış, ayda 5 bin Euro
ödeniyor.
Tamam da, 5 bin de büyük para.
Bakan baba bunu ödeyemez.
Zaten bakan ödemiyormuş.
Varlıklı bir işadamı olan enişte Abdullah
Çeker ödüyormuş.
Vergi listelerine baktım. En yüksek vergi veren
ilk 100 kişilik listede Abdullah Çeker adına rastlamadım.
Vergi yoksa, kazanç yok.
Kazanç yoksa, bu ne bonkörlük!
Nereden gelir bu pınarın suyu!
Xxx
Bakan oğlunun otel parasını ödeyen işadamı enişte
Abdullah Çeker’in varlığı nasıl oluştu?
Abdullah Çeker, ne iş yapar?
Ne üretir, ne satar?
Abdullah Çeker, bir mal üretirken bu malın üretiminde kullanılmak
üzere dışardan mal ithal eder mi? Ürettiği malı, dış pazarlara da satar mı? Yani
varlığına varlık katan işini yaparken Gümrük ve Tekel bakanlığı’na bağlı
gümrüklere işi düşer mi? Diyelim ki, Abdullah Çeker’in gümrüklerle bir işi yok.
Acaba gümrüklerle işi olanlara vidalanmış bir işi de mi yok?
Gümrük Bakanı susuyor.
Neden susuyor.
Açıklaması gerekir.
Yorum Gönder