Sağ olsunlar. Var olsunlar. Kalemleri keskin olsun. Gazetelerde haberci arkadaşlar; “köstebek bakan….” şudur diye adını bile yazıyorlar.
Ben yazmayacağım.
Ben yazınca dava açıyorlar.
“Köstebek dedi, hakaret etti” iddiasıyla mahkemeye veriyorlar. Mahkemeler de bizi mahkum ediyor. Geçen gün bu fasıldan bir yazım için 12 bin TL tazminat ödemeye (30 yılıdır bütün tazminatları ben ödüyorum, gazetelere ödetmiyorum) mahkum oldum.
Evet bir köstebek var.
Yüzyılın köstebeği.
Niçin yüzyılın?
Çünkü Deniz Feneri e.V derneği vicdanı temiz insanlardan; yoksullar, garibanlar, kimsesizler, sahipsizler için 48 milyon Euro para toplarken kendini “Yüzyılın İyilik Hareketi” diye tanıtmıştı. Almanya’nın 2 hanım savcısı ile bir erkek polis komiseri de “Yüzyılın İyilik Hareketinin” toplanan 48 milyon Euro içinden 18 milyon Euro’yu hortumlayarak kişisel servetlerine geçiren kişileri yakalamış, belgeleriyle mahkemeye çıkartmış mahkum ettirmişti.
Almanya’da adalet var.
Almanya’da komiserler var.
Almanya’da savcılar var.
Türkiye’de adalet var mı?
Xxx
3 savcı vardı.
Bu “Yüzyılın İyilik Hareketi” nden 18 milyon Euor’uyu hortumlayıp “kişisel servetlerine dönüştürenlerin” Türkiye halkasının peşine de bu 3 savcı düşmüştü. Başbakan’a, bakanlara, iktidar milletvekillerine ve yandaş gazeteci-yazar takımına arkadaş, dost, fikirdaş, partidaş, tarikatdaş olan bu “Yüzyılın İyilik Hareketi Hortumcularından Türkiye’de yaşayan ve önemli mevkileri olan 16 kişinin” mallarına-mülklerine el koymuş, bazılarını da tutuklayıp içeri atmışlardı. Gazetelerdeki haberci arkadaşların yazdığına göre “işte yüzyılın köstebeği” bu 3 savcının “Türkiye’de adalet var” dedirtecek çabaları sırasında ortaya çıktı.
Köstebek 3 savcıyı izlemiş.
İzleyebilecek mevkideymiş.
Kayıtlarına ulaşmış.
Göz altına alınacakları…
Basılacak şirketleri…
Aranacak kasaları…
İşte “O bakanın” özel kalem müdürüne bildirmiş. Hepsi tanıdık, bildik, dost, partidaş, arkadaş, tarikattaş isimler. Bakanın özel kalem müdürü de bakana bildirmiş. İşte Türkiye’nin Bakan’ı da “adalet arayışında adaleti yüreğinden hançerleyerek” böyle köstebekleşiyor.
3 savcı da görevden alındı.
Yakında hapse de atılırlar(!)
Xxx
Kim bu köstebekleşen bakan?
Halk o bakanı yeniden seçti.
Türkiye’ye bakan olsun diye seçti.
Bakan Deniz Feneri’ne köstebek oldu.
Türkiye o bakanı “Deniz Feneri’ne köstebek olsun” diye mi seçti? Kösbek bakana oy verip seçenler bu soruyu vicdanlarına da sorsunlar. Hukuk adamı; İstanbul’daki avukatların seçilmiş sözcüsü; İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, bu olan biten karşısındaki suskunluğa isyan ediyor ve “Türkiye hukuk fakültelerinin dekanlarını sussunlar diye mi yetiştirdi?” diye hayıflanıyor. Ümit Kocasakal, Deniz Feneri soruşturmasını 3 yıldır yapan 3 savcının görevden alınmasını; “postal faşizmin bir adım ötesindeyiz ve yapılana kimsenin sesi çıkmıyor” diye açıklıyor.
KUTU
(uyan borusu)
Meclis değil
anaokulu!
Milletvekilleri seçilmeden önce halka, bitirdikleri üniversiteleri, bildikleri dilleri, önemli başarılarını anlatıyorlar. Seçiliyorlar. Meclis albümüne baktım; 550 milletvekilinin yüzde 95’i “ileri derecede İngilizce” bildiklerini yazdırmışlar. Buna rağmen Meclis Başkanlığı, yabancı dil öğrenmek ve geliştirmek için milletvekillerine devlet desteği verme kararı aldı. 9 ay boyunca gidecekleri dil kurslarında ödenecek paranın yüzde 60’nı (bu her ay için 2 bin 160 TL yapıyor) devlet karşılayacak. Meclis Başkanlığı ayrıca milletvekilleri için “dokunma, vücut duruşu, mimik ve gözlerin kullanımı, bakışlara anlam yükleme, beden dili, iletişim ve hitabet” konularında da kurs açacakmış. Kursun parasını da devlet verecek. Biz milletvekili olsunlar diye seçtik. Meclis'i anaokulu yaptılar.
Necati Doğru
Yorum Gönder