Merak ediyorum; çünkü Başbakan RTE, artık yalnız Ortadoğu’da değil, örneğin kara Afrika’da da liderliğe soyundu, yetmedi. Artık karalar dar geliyor Başbakan’a.
Doğu Akdeniz’de savaş gemilerimiz daha çok görünecek dediğine göre, denizlerde de benim borum öter diyor.
Allah’ın bu memlekete, bu memleketin Müslüman evlatlarına armağan ettiği, içeride benden başka büyük yok diyen bir Başbakan, gün gelecek elbet kabına sığamayacak, denizlerde de liderliğe soyunacaktı ama…
…haddim olmayarak bir konuda merak sardı beni.
Günlerdir RTE’nin deniz kaynaklı bir soruna neden hâlâ müdahale etmediğini düşünüyorum. Nedenini anlatayım:
***
Eylül başından beri gazetelerimiz, daha çok TV’lerimiz balık mevsiminin açılmasına geniş yer verdiler.
Balıkçı teknelerine muhabir ve kameraman koydular. Yazılısında görselinde; açık denizde ağlara takılmış, bir nefeslik yaşam diye çırpınan canlı mı canlı balık röportajları mı istersiniz…
Ya da tezgâhlarda alıcı bekleyen balıklar üzerine geçen yılın fiyatlarıyla yeni fiyatları kıyaslayan canlı mı canlı programlar mı?..
…TV’lerde balıkla, balıkçılıkla ilgili her çeşit TV programı beşi bir arada, günlerdir ekranda.
Eee tabii, bir konuya el attı mı, mutlaka beraberindeki sorunu da irdelemekte pek usta olan medyamız.. ucuz pahalı bol balık derken…
…evet işte bu noktada RTE’nin müdahalesini gerektiren sorunu da ekranlara, sayfalara taşıdı.
Son yıllarda; balıkçılıkta uzun zaman uygulanan, örneğin dinamitle balık yataklarını kazımanın, trol gibi yöntemlerle balığın tükenmesinin önüne geçecek önleyici kurallara başvuruldu.
Önlemlerin ilki lüferle ilgili. Ama hangi çeşit lüfere?
Oysa yasağın 20 cm değil, 23-30 cm’den başlamasında direnenler var.
Uygulama nasıl olacak? Tam bir karmaşa!
***
İşte RTE’ye tam bu sırada müdahale görevi düşüyor.
Artık balıkçıların elde cetvel ağa takılan lüferin 20 santim mi, değil mi diye ölçmesini emreden yönetmelik mi çıkarır?
Ya da bir yıl süreyle 20 cm’den küçük lüferler büyüsün diye avına yasak mı getirir?
Haddimizi biliriz; koskoca Başbakan’a akıl öğretecek değiliz ya!
Her soruna çare benim diyen Allah vergisi derya deniz yetenekleri olan doğasını mutlaka harekete geçirmeli ve.. lüfer sorunundaki karmaşaya mutlaka müdahale etmelidir.
Yap gerekeni RTE; denize at! Halik bilmezse balık bilir der mi, der!
Üstelik, karadaki başta Arap hayranlarının yanı sıra denizlerin yıldızı lüferin hayır duası da müdahalenin cabası!
***
Yandaşı yalakası ne düşünür bilemem ama; RTE’nin lüferin tükenmesine karşı yapacağı müdahaleye karşı çıkanlar olacağını sanmıyorum.
Kimi örnekler böylesi bir yargıya varmayı sağladı. Katılır mısınız bilmem.
Örneğin ağustos ayı içinde Genelkurmay Başkanı olan Org. Necdet Özel, 35 yıldır süregelen bir geleneği değiştirip, 30 Ağustos günü Çankaya’daki AKP’liye karargâhta şak diye topuk selamı vererek 30 Ağustos zaferini kutlamadı mı?
Yargıtay Başkanlığı’na anayasal değişiklik doğrultusunda yeni üyelerin oylarıyla seçilen, adli yılın açılış konuşmasında hükümeti, tutukluluk süresi üzerinde çözüm aramanın yanlış olduğunu söyleyerek rahatlatan Başkan Nazım Kaynak’ın tartışmalara neden olan söylemleri; topuk selamı diye yorumlanmadı mı?
Öyleyse? Balık sorununa RTE’nin şak diye müdahalesine kim karşı çıkacak?
***
İçeride baş ağrısı ciddi mi ciddi sorunlar var. Bunlara şimdi dış sorunlar ekleniyor diyen uyarıları, eleştirileri; şimdilik silahsız, ama diplomasi ile çözümlemeye girişen bir Başbakan görev başında.
Karada, denizde fetihlere yelken açtı. Bu yolda karşısına çıkan başta halis dostu Amerika’ya bile kafa tutuyor. Karşı çıkanı yakarım ha diye tersliyor.
Osmanlı Cumhuriyeti’nin veziri azamı, Atatürk Cumhuriyetinde sıfatı başbakan; …son Türk büyüğü, karaların denizlerin hâkimi RTE; balığa müdahalesine olası eleştirileri hiç takar mı?
Lütfen söyleyin: -Financial Times’ın tanımıyla- her soruna maydanoz “buyurgan” bir liderden…
…“lüfer sorununa” son noktayı koyacak müdahalede bulunmasını istemek ve beklemek hakkımız değil mi?
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder