Ortadoğu’nun mazlum halklarının sesi, ülkesinde bir konuyu ulusal soruna dönüştürmekte usta, halkının büyük çoğunluğunun ağzı açık hayranlıkla izlediği kaç siyasetçi veya RTE gibi bir
lider var dünyamızda?
Var mı örneği? Yok!
Batı dünyasında zaten olamaz.
Oralarda değil dokuz yıl; böyle bir siyasetçinin iç ve dış siyasette yediği naneler dokuz saatte adı üzerine çarpı işareti konulmasına yeter!..
Oysa olmazların oluverdiği olayları, “Burası Türkiye, olur” diye sineye çeken, sindiren ülkemizde; RTE gibi bir siyaset adamı dokuz yıl tek başına iktidar olabilir ve maazallah dokuz yıl daha, hatta 2023’e kadar ya başbakanlıkta ya da Çankaya’da başımızda boza pişirmeye devam da edebilir.
İşte bu kafanın, devlet adamlığının simgesi...
… AKP iktidarı deyince parti kadrosunun kul köle olduğunu cümle âlemin bildiği RTE; gerçekleri başka yönlere, başka alanlara devşirmeye devam ediyor.
***
Bu kanıyı örnekleyen olay; RTE’nin İsrail’e karşı yaptırımların son halkasında yürürlüğe koyduğu ve yenilerini de uygulayacağını açıkladığı önlemlerden sonra yaşandı.
Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; İsrail’e uyguladığı önlemleri eleştiren konuşmasına Başbakan RTE şaşırtıcı, üstelik demokratik terbiyeye sığmayan bir yanıt verdi: “İsrail’in avukatlığını yapma!”
Daha ileri gitti, “İsrail’in avukatlığını yapan bir genel başkan bu ülkede siyaset yapamaz!” dedi.
Kılıçdaroğlu demokratik terbiyeye aşırı ölçüde riayet eden bir siyaset adamı olmasa RTE’ye:
“Sen kim oluyorsun? Milyonlarca oy alan bir partinin kurultayında seçilen genel başkanına, İsrail avukatı diye saldırdığın yetmezmiş gibi; bir de bu ülkede siyaset yapamaz demeye nasıl cesaret ediyorsun?” diye bir karşılık verebilirdi.
Ya da RTE’ye aynaya bak aynaya diye seslenir...
Aynada görevini yapan muhalefet liderine yakışıksız saldırıda bulunan bir yüz, bir baş yerine:
Dünlere kadar; uzun yıllar halkını baskı altında ezen, sesini çıkaranı yok eden “kardeş” diye sarıldığın Arap diktatörlerin yakın dostu, üstelik hamiliğine soyunduğu bir baş, bir yüz görecektin: “Kendini” diyebilirdi!
Bu gerçeğin taze örnekleri hâlâ, yeri geldikçe yazılıp söyleniyor.
Libya’nın 42 yıllık diktatörünü devirmeye girişen muhalefet güçlerini NATO’nun havadan ve denizden destekleme kararına, “NATO’nun Libya’da ne işi var” diye karşı çıktın: Demokrasi dayatmaları giderek ivme kazanırken Libya diktatörü Kaddafi’ye akıl veren telefon konuşmaları yaptın.
Artık ipliği pazara çıkan, demokrasi karşıtı Kaddafi’yi savunmaktan da öteye hamiliğine soyundun.
Ama seni BOP eşbaşkanlığıyla onurlandıran ABD’den üst üste gelen telefonlar, Kaddafi gibi savunulması uluslararası ayıba dönüşen bir adamın hamiliğine karşı çıkınca...
…ve de muhalefet karşısında Kaddafi’nin kazanması olasılığının kalmadığını görünce; öyle bir çark ettin ki, dünya (tabii ülkemiz de) şaşırakaldı.
***
Ya Suriye? Beşşar Esad’ın baba mirası tek adamlığına, ülkeyi demir yumrukla yönetmesine gıkı çıkmadı. Neredeyse her hafta karılı kocalı buluşmalar, birlikte bakanlar kurulu toplantıları… Beşşar’a bir muhabbet, bir muhabbet!
Sonra?.. Esad’ın tek adam kimliğini dolaba astı.
Arap ülkelerine Müslüman laik Türkiye modelini satacağı söylenen, yalakalarla yandaşlarına göre, demokrasi kahramanı Başbakan Bay RTE:
Arap dünyasındaki dost bildiği, kucakladığı diktatörlere, üstün körü de olsa hiç değilse bir kez olsun demokrasiye geçmelerindeki erdemine değinmedi. Bu insanlara kol kanat gerdi.
Uygulamalarını eleştiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na İsrail avukatı diye, artık siyaset yapamaz diye saldırmayı kendine hak sayarken…
… Anımsar mı acaba; Arap dünyasındaki diktatörlere hamilik yaptığı yakın günleri?
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder