YARIN 30 Ağustos Zafer Bayramı.
Aynı zamanda, Ramazan ya da Şeker Bayramı’nın da ilk günü.
Pek sık görülmeyen böyle olağanüstü bir rastlantı şerefine olağanüstü bir şeyler yapılsın ister insan, değil mi?
Eski zamanlarda olsaydı, padişah genel af ilan ederdi herhalde.
Cumhuriyet rejiminde böyle bir şey olamayacağına göre, ister istemez hayal kurarsınız.
Örneğin, Cumhuriyet yıkılmasın, ülke bölünmesin, yasal düzen bozulmasın derken, aslında ve farkında olmadan, cumhuriyetçi rejimi nasıl hırpaladığımızı, toplumu nasıl kutuplaştırdığımızı ve yasal düzeni nasıl düzensizlendirdiğimizi düşünüp hiç değilse kuracağınız hayalin bu olumsuzlukları düzeltmeye yarayacak hayaller olmasına özen gösterirsiniz; hep “örneğin” diye diye.
Örneğin, son ayların yakalama ya da tutuklama kararlarında karar konusu olan askerlerin hiç zorlama olmadan, neredeyse tam bir asker disiplini ve düzen özeniyle tıpış tıpış adliye binalarına gidişlerinden ilham alarak, “Acaba 30 Ağustos şerefine asker tutuklular, hatta hükümlüler için birkaç günlük serbestlik ilan edilemez mi?” diye bir düşünce geçmez mi içinizden?
Hatta, tam askerce olsun diyerek, “Bu serbestlik günlerinde kıtaya dönüp o sürede ne yapmak gerekiyorsa o da yapılacaktır” koşulunu koymak, örneğin.
Nöbetse nöbet, törense tören ve bir-iki gün ev izni gibi.
Şu günlerde bunun zaten özlediğimiz sonuçlara nasıl katkıda bulunabileceğini tahmin etmek de çok düşündürücü olur belki.
Örneğin, varsayın ki izinli askerler, rütbeleri ne olursa olsun, o rütbeyle törenlere katıldılar ve resmi geçit alanlarında birliklerinin başında bayrağı selamladılar. Alkışlarla ve eşlerinin, çocuklarının, anababalarının gurur gözyaşlarıyla…
Sonrasında, kışlaya dönüş gibi, tutukluluğa dönerek.
Elbet, hiç şakası olmayacak, aslında acıklı bir fanteziden söz edilmekte olduğunu akıldan geçirince derin hüzün duymadan durabilir misiniz?
Ne var ki, böyle bir hayal kurma egzersizi bile içine düştüğümüz durumların ne denli ürperti verici sayılması gerektiğini anlamaya yetiyor. Aklın bir an önce egemen olmasını sağlamanın gereğini anlamaya da.
Mümtaz Soysal/Cumhuriyet
Yorum Gönder