Önceki gün kenti dolaştım.
Ulus’tan Ankara Garı’na inen yolda sağımda kalan, ulusal savaşın Millet Meclisi binasının önünden geçtim.
Biraz aşağısında, tarihi Büyük Millet Meclisi’ne, karşısındaki tarihi binaya, Ankara Palas’a baktım.
Garın bir yakınlarında TCDD’nin şimdi konserlere, konferanslara ev sahipliği yapan, yeni adıyla Cermodern binalarının birinde, sürprizle karşılaştım: Ünlü Divan pastanesi! Bahçesinde mola verdim.
Hava sıcak mı sıcak. Divan’ın bahçesi hafif rüzgârlı ve serin.
Bir saate yakın kent içindeki gezinti, bir anda belleğimden binlerce anıyı sürükledi, getirdi önüme.
Bugün karşıdan baktığım binalarda tanığı olduğum, yaşadığım siyasal toplumsal olayları, devlet ve siyaset adamlarını... Bir anda bir kez daha yaşamaya zorladı beni…
***
Belleğimden gelenleri içime hapsederek eşim Esin’le, arabaya doğru yürürken, merak dürtüsüyle, birden aklıma bir başka binayı karşıdan görmek takılıverdi.
Şoför Hasan’a Genelkurmay’ın önünden geçelim, dedim.
Binlerce kez önünden geçtiğim, kimi ziyaretler için onlarca kez girdiğim Genelkurmay binasını neden görmek istemiştim?
Önce Hava Kuvvetleri, biraz ötesindeki Deniz Kuvvetleri komutanlık binalarının önünden geçtik. Kırmızı ışıktan sola dönüp, görkemli bir tarih abidesi, Genelkurmay binasının karşısında bir an durdum...
Günlerden cumartesi. Tarih 26 Ağustos 2011.
89 yıl önce bugün; “Büyük Taarruz’un” başladığı gündü.
***
Ben mi yanılıyordum? Yoksa, 1935’ten beri aralıksız kutladığımız Zafer Haftası’nın ilk günü değil miydi bugün?
Ne Hava Kuvvetleri, ne Deniz Kuvvetleri’nin duvarlarında Türk bayrağı vardı.
Genelkurmay binasının ön cephesindeki duvarda yıllardır görmeye alışık olduğumuz Mustafa Kemal’in mareşal üniformalı büyük resmi de yoktu.
Zafer Bayramı’nın ilk günü Türk ordusu sessiz.
Genelkurmay’ı aradığınızda “Ben gamlı hazan” diye başlayan şarkı, kimi çağrışımlar yapıyor. 30 Ağustos zafer günü Ankara Orduevi’ndeki resepsiyon acaba son şehit olayları nedeniyle mi iptal edildi diye bir soruyu da akla getiriyor.
Oysa, 26 Ağustos öyle sıradan bir gün mü? 30 Ağustos’ta “Büyük Zafer”le taçlanan, zamanın emperyalizminin ve o emperyalizmin önde gelen, adına “düvel-i muazzama” denilen devletlerin tarihi yenilgisinin başlangıcı ve de dünya dengelerinin değiştiği gündü 26 Ağustos.
***
26 Ağustos, Zafer Haftası’nın ilk günüydü ama ne o gün ne de ertesi gün, hiçbir gazetemizde Cumhuriyet’e ilk harcı koyan bu anlamlı günle ilgili tek satır haber var. Reyting peşinde koşan TV’lerde de!.. 27 Ağustos’ta Cumhuriyet, hiç değilse 2. sayfasında “Emperyalizme Başkaldırı / ‘Büyük Taarruz’” başlıklı bir makale yayımladı.
Dün Aydınlık’ta yayımlanan kısa, ama anlamlı bir haber, asker-sivil kesimlere büyük günü anımsattı mı acaba?
Haberi okuyalım: “Asker yakınları 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı Balyoz davasının 43. duruşmasında yargılanan komutanlarla birlikte kutladı. Asker yakınları salona soktukları ‘Zafer Bayramı’nız kutlu olsun’ yazılı pankartlar açtı, aynı sözlerle slogan attı. Komutanları alkışladılar, komutanlar da onları…”
***
Saat “2.30”… 26 Ağustos 1922. Afyon-Kocatepe. “İki otuzdan beş otuza kadar.”
Nâzım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanı’ndan:
“Dağlarda tek tek / ateşler yanıyordu / Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki / Şayak kalpaklı adam / Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden / güzel, rahat günlere inanıyordu / ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında…
Birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: “Üç” dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
Eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünden yaylanarak
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.”
***
Bugün anımsanmayan o gün; 89 yıl önce, atladı Mustafa Kemal; emperyalizmin üstüne, Kocatepe’den.
Osmanlı’nın küllerinden genç Cumhuriyeti yarattı.
***
Şair demiş, iyi demiş:
“Mustafa Kemal! Kaldır da başını Anıtkabir’den memleketin şu haline bak!”
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder