Halk arasında ''basur'' olarak bilinen hemoroid hastalığına ameliyatsız tedavi imkanı sunan genel cerrahi uzmanı Orçun Oral Şentürk, uyguladığı tedavi yönteminin ameliyat kadar başarılı olduğunu belirterek, ''İşlem 20 dakika sürüyor ve hasta yürüyerek taburcu oluyor'' dedi.
Çapa Özel Medilife Hastanesi Başhekimi Orçun Oral Şentürk, hemoroid hastalarının makatta kanama ve ağrı şikayetleriyle kendilerine geldiğini söyledi. Hemoroidin iç ve dış hemoroid olmak üzere ikiye ayrıldığını ifade eden Şentürk, iç hemoroidlerin 4 evreden oluştuğunu, 1 ve 2. evrede hastalarda genelde ilaç tedavisi uygulandığını, 3 ve 4. evre hastalar içinse basitten klasiğe doğru uzanan tedavi yöntemlerini uyguladıklarını kaydetti.
Bu tedaviler içerisinde en fazla uygulananların band ligasyon (lastik bant yöntemi ile bağlama), skleroterapi (iğneyle kurutma) ve lazer koagülasyon (lazerle kurutma) yöntemleri olduğunu anlatan Şentürk, bu yöntemlerin en büyük handikabının, tekrar etme oranlarının yüksek olması riski bulunduğunu vurguladı.
'Yöntem, ameliyata alternatif olarak sunulmalı'
İlaç tedavisi önerilebilecek, ameliyat için erken vakalarda bu 3 tedavi yönteminin uygulandığını belirten Şentürk, ameliyat kararı alınabilecek hastalar da ise ultrason eşliğinde arter ligasyonu (görüntüleme eşliğinde damarların bağlanması) yönteminin tercih olarak sunulması gerektiğini söyledi.
Yöntemin hasta uyutulduktan sonra makatın içerisine ultrason cihazına bağlı bir aletin sokulmasıyla başladığını anlatan Şentürk, ''Hemoroidi besleyen her bir damar bulunuyor ve bu damarlar özel bir iplikle içeriden bağlanıyor. Bu iplikle bağlandıktan sonra birkaç güne kadar damarlar ortadan kalktıkları için hemoroidler kendi kendine küçülüyor. Bu işlem bir gölü besleyen nehir yatakları gibi düşünülebilir. Nehirleri kurutursan göl de kurur'' diye konuştu.
Şentürk, bu yöntemin son 5 yıldır Türkiye'de de uygulandığını ifade ederek, ''Ancak bu yöntemde özel bir alet kullanıldığı için Türkiye'de bu yöntemi uygulayan çok fazla hekim yok. Biz hastanemizde 2 senedir yapıyoruz. Sonuçlarımız oldukça iyi. Şu ana kadar tekrarlamayla gelen bir hastamız olmadı'' dedi.
Şentürk, ultrason eşliğinde arter ligasyon yönteminin ameliyata karşı birtakım üstünlükleri olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: ''Ameliyatta açık teknik en son önerdiğimiz şey. Çünkü ameliyat sonrası dönem oldukça ağrılı oluyor. İş gücü kaybı fazla oluyor. Hastalar işlerinin başına 2 haftada dönebiliyor. Bölge hassas olduğu için 1 ay kadar ciddi ağrı ve kanamaları olabiliyor. Ameliyatta az da olsa makatın daralması, büyük abdest tutamama gibi birtakım komplikasyonlar olabiliyor. Ultrason eşliğinde arter ligasyon yönteminin avantajı şu; ameliyatta olan ağrılar bunda olmuyor. Hasta yine aynı gün işine başlayabiliyor. Ameliyatta gözükebilecek komplikasyonlar bu tür işlemlerde olmuyor. Zaten hastaların ameliyattan en çok korkma sebepleri de ameliyat sonrası dönemin ağrılı olması. Yöntem, daha basit olan band ligasyon, skleroterapi ve lazer koagülasyon yöntemlerinden daha başarılı. Tekrar etme şansı daha az. Sonuçları ameliyata yakın. Hemoroid hastası açık cerrahiden yüzde 90 fayda görüyorsa, diğer 3 yöntemden yüzde 70, bu yöntemden de yüzde 85-90 arasında fayda görüyor. Eğer ameliyata yakın bir başarı sonucu isteniyorsa hastanın 3 basit yönteme alternatif olarak bu yöntemi seçmesi gerekir.''
Şentürk, 45 dakika süren açık cerrahi işlemine karşın ultrason eşliğinde arter ligasyon yönteminin 20 dakika sürdüğünü belirterek, ''Hasta yürüyerek taburcu oluyor ve aynı gün işinin başına dönebiliyor. Uygulamanın en önemli özelliği tedavi sonrasında herhangi bir ağrı ve sızının olmayışı'' dedi.
'Hastalar utandıkları için tedavi olmuyorlar'
Hemoroid hastalarının utandıkları için doktora muayene olmadıklarını ve tedaviden kaçtıklarını ifade eden Şentürk, ''Hemoroidle ilgili ne yaparsanız yapın mutlaka retroskopi ve kolonoskopi yaptırmanız lazım. Çünkü hastalığın altında başka nedenler olabilir. Hastada hemoroid vardır, kanıyordur ama içeride tümör de vardır, o da kanıyordur. Hastayı hemoroid diye tedavi edersin ama içerde tümör kanamaya devam eder. Bu sebeple 50 yaşından küçük, kanaması olan hastaların mutlaka retroskopi, 50 yaşından büyük hastaların da kolonoskopi yaptırması lazım'' diye konuştu.
Türkiye'de hemoroid hastalığının görülme oranının çok yüksek olduğunu belirten Şentürk, hastalığın oluşmaması için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı: ''Hemoroid hastalığının yüksek oranda görülme sebebi sanayi toplumu olmaya devam ediyor oluşumuz. Daha çok kırmızı ete yönelmemiz ve bununla birlikte daha çok köfte, hamburger, lahmacun gibi hazır yiyeceklerin yenmesi. Hazır yemekler arttığında bu şikayet artıyor. Çok fazla oturarak iş yapan, çok fazla ayakta duran, çok fazla beslenen, fazla su tüketmeyen, tuvalette uzun zaman geçiren ve spor yapmayan kişilerde bu hastalık daha fazla görülüyor. Aynı zamanda çok uzun zaman kaybedenlerde görülüyor. Tuvalete girdiğiniz zaman çok kalmamak ve ıkınmamak gerekiyor. Tuvaletiniz yoksa çıkıp tuvaletiniz olduğunda içeri girmeniz lazım. Tuvalet ritminin olması önemli. Yani tuvaletiniz olmasa bile belirlediğiniz saatlerde girip çıkmanız lazım ki vücut kendini ona göre ayarlasın. Vatandaşlara acı, baharat ve turşudan uzak durmalarını öneriyorum. Bol su tüketilmeli ve spor yapılmalı."
Yorum Gönder