Başkomutan! - Cüneyt Arcayürek

Manşetler: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ABD ile birlikte müdahalesine karşı çıkarak Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a ters düşen Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Necip Torumtay görevinden istifa etti.
Manşetler: 173’ü muvazzaf, 77’si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubayın tutuklu olmalarını evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun bulmayan ve TSK’nin sürekli bir suç teşkilatı olduğu izlenimi yaratılmaya çalışıldığını, malum medyanın her türlü yalan, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiğini altını çizerek vurgulayan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner görevinden istifa etti.
Manşetler: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarını Çankaya’daki AKP’linin kabul etmesini önerdi.
Çankaya’daki AKP’li, hükümet emrinde habercilik yapan Anadolu Ajansı’nın çanak sorularıyla TV’lerde canlı olarak yayımlanan demecinde “olayı” şöyle açıkladı:
“Bu 30 Ağustos’ta başkomutan olarak bütün kutlamaları ben kabul edeceğim.
Bu, Genelkurmay Başkanımızın (Orgeneral Necdet Özel) teklifidir. Düşünce ondan geldi. Başbakanımızın MGK’den önce yaptığımız konuşmada Genelkurmay Başkanı’nın getirdiği bir düşünceydi.
Biz de çok doğru bulduk (derken Çankaya’daki AKP’linin ekrandaki yüzünü; sevinç, mutluluk gülücükleri kapladı).
Uygulama bundan sonra böyle olacaktır.
Silahlı Kuvvetlerimiz de kuvvet komutanlarımız da bundan çok memnundur.”
***
Kuvvet komutanlarımız kutlamaları Çankaya’daki AKP’lilerin kabul etmesinden memnun olduklarına göre:
Çankaya’daki AKP’linin devlete ve sisteme bakışını içeren, bugün de değişmediğini uygulamalarıyla kanıtladığı düşüncelerini silahlı kuvvetlerimize anımsatmamızdan da memnuniyet duyacaklardır kuşkusuz.
Üstelik bu anımsatmalar Çankaya’daki AKP’li Cumhurbaşkanı’nı tanımaya bir kez daha vesile olacak.
2007 yılında Çankaya’daki AKP’li TBMM’de:
“Anayasanın 103. maddesine göre Cumhurbaşkanı sıfatıyla.. milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağına.. hukukun üstünlüğüne.. Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına.. namusu ve şerefi üzerine” ant içti.
Ancak içtiği antla taban tabana zıt, değiştiğine işaret eden hiçbir bulgunun olmadığını kanıtlayan düşüncelerine gelince:
“…Bugün Türkiye’de bir sistem bunalımı var, kendi bünyesine uygun düşmeyen, kendi düşüncelerine zıt ve zoraki uygulanmaya çalışılan ve halka zorla diretilen bir sistem… Bugün Türkiye’nin bütünlüğünü korumaya getiren, onu gündem noktası haline getiren böyle bir sistem içerisindeyiz 70 senedir…
...‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene!’ lafı yazıla yazıla Türkiye aslında ilkel bir hale dönüşmüştür… Bu laflar aslında Türkiye’nin.. geçmişteki bütün insanları İslam kardeşliği etrafında toplayan bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir… Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden en ziyade tahribat vermiş olan sistemin ilkelerinden birisi de laiklik ilkesidir… Dini eğitimin nasıl sulta altında tutulduğunu hatırlarsak.. Türkiye’de hukukun üstünlüğü veyahut da hukukun geçerliliği hiçbir zaman söz konusu olmamıştır…” diyor (Ankara’da Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri İstişare Toplantısı’nda. 19 Aralık 1992’de).
Andıyla zıt diğer görüşü: Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı olduğu dönemde Milliyet gazetesinde yayımlanan röportajında; “Artık saklanamaz gerçekler var, İslamın yalnız ahrette değil, dünyevi düzeni de içerdiği bir gerçektir. Ben bir Müslümanım ve buna inanıyorum” diyen Çankaya’daki AKP’li…
….“Tercihiniz şeriat mı” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “İslama aykırı olan kanunlar ve baskı kalkacak (10 Aralık 1995).”
***
Çankaya’daki AKP’li, görüşlerini paylaşan RTE ile el ele verdi. 2002’de iktidarı ele geçirmeden önce ve sonraki kısa sürede değiştiklerini toplumun hemen her kesimine yutturdular.
Başbakanlık’ta RTE, TBMM’de Bülent Arınç ve nihayet son durak Çankaya’ya çıkardıkları AKP’li ile “Yeni şeyler söylemek lazım” örtüsü altında dünkü sözlerini, rejim gerçek demokrasiye dönüşüyor diye diye vaatlerini bir bir gerçekleştirdiler.
Koleksiyonlar tanıktır. Yıllardır AKP’nin baş kadrosunun amacı; öncelikle önlerinde gördükleri tek engel TSK’yi müsteşarlık düzeyine indirgemekti. Büyük ölçüde başardılar!
Son bir “demokratik” uygulama kaldı:
Anayasanın 104. maddesi gereği “TBMM adına TSK’nin başkomutanlığını temsil eden Cumhurbaşkanı ile aynı camide, yan yana cuma namazlarını kılacak bir Genelkurmay Başkanı bulup göreve getirmek!”...
Ya da süslü kutlamaları kabul eden Çankaya’daki Başkomutan AKP’linin araziye çıkıp PKK ile savaşı yönetmesi!

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget