Müstafi/emekli Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner’in, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili “zafiyet değerlendirmeleri”, sahurdan iftara radyolarda, televizyonlarda yayımlanıp duruyor.
Kendi sesinden ve..
Bir kesimin ramazan eğlencesi niyetine…
*
Bir Genelkurmay başkanının sesini kimler, nasıl ve niye kaydeder?
Ve neden tam da bugünlerde yayına koyar?
*
Bir Genelkurmay başkanının konuşmalarının gizlice kaydedilebilmesi demek...
Türkiye’nin en gizli askeri sırlarının da “kayda açık” hale geldiğini...
Ve ülkemizin savunmasıyla ilgili tüm planlarının (artık Ak-Karanlık karıştığı için - hadi, daha hafif bir deyim kullanalım ) niyeti meçhul çevrelerin eline geçtiğinin resmi demektir.
*
İşin özü gün gibi ortada: Org. Koşaner’in TV’lere servis edilen sesi, ciheti - askeriyemizin en tepe noktada dahi, kevgire döndüğünün dünya âleme ilanı demektir.
Genelkurmay’ın dinlenmesi kayıt altına alınması ve yayımlanması işini bir kişinin, bir grubun yapması mümkün müdür?
Bendeniz mümkün değil diyenlerdenim...
Tersini savunanlar, bu işi yapan kişi (veya kişilerin) örgütlenme, yönetim ve teçhizat bakımından Genelkurmayımızdan çok daha etkin, daha yetkin olduğunu da kabul etmiş olmaktadırlar.
*
Hukuk önünde herkes eşit...
Genelkurmay başkanının da herhalde, yargı kararıyla dinlenen Fenerbahçe Kulübü başkanı kadar yasaların koruması altında olması gerekmez mi?
*
30 Ağustos Zafer Bayramı’nda bu kez kutlamaları “Başkomutan” sıfatıyla Cumhurbaşkanı Gül kabul edecekmiş.
Eli değmişken, emrindeki Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu’na bir talimat verse de emrindeki komutanı kimlerin, nasıl dinlemiş/kaydetmiş ve servise sunmuş olduğu sorusunun yanıtı öğrensek...
*
Bu soruyu bugün izanı, vicdanı olan herkes merak ediyor.
Ama nedense Allah’ın ve cumhuriyetin bir tek savcısı merak etmiyor?
*
Dahası ve fenası saldırıya bizzat maruz kalan Genelkurmay Başkanlığı da merak etmiyor...
Geçmişte de etmediği gibi...
Ve bu meraksızlık- ilgisizlik ki...
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni medya eliyle darplara / darbelere açık hale getiriyor...
*
GATA’da derin koma uykusundayken Bülent Ecevit’in gizlice fotoğrafını çeken ve televizyonlara, dergilere, gazetelere hem de 15 bin dolar karşılığı (Sabah, 2 Haziran 2006) servis edenler bulunup layıkıyla cezalandırılmadığı içindir ki...
En gizli askeri sırlar magazin sayfalarını renklendiriyor..
Bu nedenledir ki Genelkurmay başkanlarımız ya mezara kadar götürülecek sırlarla (ve milyarlık zırhlı makam araçlarıyla) bir kenara çekilme olanağı buluyorlar....
Ya da sorgusuz sualsiz aylardır hapiste tutulan okul arkadaşlarının lanetinden çekinerek kendi istekleriyle emekliye ayrılıyorlar....
Ama sonuç değişmiyor....
Operasyon devam ediyor.
*
12 Haziran 2006 günkü Cumhuriyet’te yazmıştık.
Genelkurmay’a doğrudan bağlı olan bir kurumda, komadaki bir başbakanın fotoğrafını çekenler, yine de helal süt emmişlerdi ki, cihazların fişini çekmemişlerdi...
Ama Org. Koşaner’in sesini teybe çekenler o kadar insaflı çıkmadılar.
Tüm şehit yakınlarını orduya karşı lanet okumaya sevk edecek bir zamanı seçtiler.
*
Koşaner teybi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne değil Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik operasyonun sürdüğünün işaretidir.
Her ülkenin baharı ayrıdır.
Her ülkede öncelikler ve teslim alınacak kaleler farklıdır.
Türkiye farkında olmadan farklı ve gizli bir bahar yaşıyor.
Hem de başkalarının baharına odaklanmışken...
Ahmet Tan/Cumhuriyet
Yorum Gönder