Başkomutan Meydan Savaşı - Kurtul Altuğ

30 Ağustos’ta kazanılan meydan savaşı öncesindeki durum:

İstanbul İtilaf devletlerinin işgali altında.

İzmir işgal edildiğinde Gazi Paşa, henüz Samsun’a çıkmak üzere. Açıkçası: Mustafa Kemal Anadolu’ya çıktığında; Orduları dağıtılmış, memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş, tersanelerine girilmiş, İstanbul’da kurulan Kürt Teali Cemiyeti ve İngiliz Muhibleri cemiyeti faaliyet halinde, memleketin içindekiler gaflet dalalet ve hıyanet içindeler.

İnönü derdi ki: “İzmir’in işgali bizi sarstı. Gazi Anadolu’da kongrelere gitmişti ve haberi orada aldı”

Erzurum- Sivas kongreleri bu arada Amasya bildirgesi… Sonra ver elini çorak Ankara. TMBM'nin dualarla açılışı ve arkasından savaşın etkisini arttırması. Daha vahimi her zaman olduğu gibi kendisini vatanına adayan Gazi'ye karşı komplolar ve Yunan’ın Polatlı’ya doğru yaklaşması. Meclis içinden yobazın sesi: "Kendin git savaşı kazan!” O da şartlarını koyar, alır ve cepheye koşar.

“Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir. İleri” 4 gün içinde düşman yenilir. 9 Eylül günü muzaffer ordular Yunanlıları deniz sürükler. Bir can pazarıdır başlar. Hiçbir komutana nasip olmayan bir zaferin adı “Başkomutanlık savaşıdır” Savaşın kahramanı başta Gazi Mustafa Kemal ve bin bir hile ve desiseden ülkesini kurtaran bir avuç insan.

Lozan’da (bugün delik deşik edilen, acımasızca yok sayılan Lozan) başlayan ve sürmesi gerek devrimler… Dünya Türk ulusunun tarihinin kaydettiği en büyük komutanın zaferine boyun eğmiştir. O artık sıfatı ne olursa olsun Başkomutandır. Onun devamı olanların akıllarına bile gelmeyen bu sinsi plan bizim değildir. Hiçbir Türk vatandaşı bunu içine sindiremez.

Tarihi bize böyle okuttular
Elazığ ile Diyarbakır arasındaki Maden İlçesi'nde trenden indiğimizde bizi rahmetli ağabeyim karşılamıştı. 4 yaşımı yaşıyordum. Her sabah radyo, İstiklal Marşıyla açılır, ben bir sandalye üzerinden esas duruşta İstiklal Marşımızı yarım yamalak söylermişim. Yüreğimde heyecan sel gibiydi. Yaşım ilerledikçe devrimleri tanımaya başladım. İlkokulda Latin harfleriyle okuyorduk. Ezanı Türkçe anlayarak dinliyorduk ve her 30 Ağustos'u, Genelkurmay Başkanının temsilcisi sayılan en yüksek rütbeli önünden geçiyorduk. Bu bir kural, bu bir yasal davranış biçim değil, bir nostalji olarak bize çok görüldü? Anladık! Ordudan haz etmiyor, onu ortadan kaldırmak isteyenler var. Tarih bunu nasıl yazacak hiç düşünmez miniz ki;”Savaş kazanan komutanların hakkı budur.”

Ya hiç hakkı olmayanlar sayısal çoğunlukla bu işi yaptılar.

Hani Atatürk’ün partisi?
Ya nasıl oldu da TSK’nın başı olan Başkomutan artık Genelkurmay Başkanı olmaktan çıkarıldı? Nasıl oldu da bu teklif eden Genelkurmay Başkanı da, Harpokulunda ettiği yemini unuttu? Yoklama yapılır ve Atatürk adı geçince “İçimizde diyen” sivilleşme adına mı bunu yaptı, yoksa daha ulvi bir amaçla mı? Bizi, beni heyecanlarımdan kopardı attı, nasıl oldu da, TSK Atatürk’ün yerine şeklen de olsa bir başka sivili kabul etti? Nasıl oldu da 86 yıl Genelkurmay Başkanını Başkomutan sayan bir toplum demokratik ve hukuk içinde kalarak tepki koyamadı, karşı durmadı? Nasıl oldu da hiç utanmadılar ve bizim tarihimizi çaldılar ve yerine yeni bir tarih koyabiliyorlar? ABD adına, AB adına, BOP adına. Yakında İstiklal marşımızı da bize unuttururlarsa, yerine mehter marşını koyarlarsa, sakın şaşırmayın. Ordusu yok olan bir millet olur mu? Ordusunun yarı generallerini, elinde mitralyöz tutan subaylarını-Söz İsmet İnönüye aittir- yok ederler? Nasıl olur da benim gibi 76 yaşında bir Cumhuriyet çocuğunun heyecanlarını hüzne çevirebilirler? Hiç mi acımaları, hiç mi ahde vefaları kalmamış?

30 Ağustos zafer ve TSK’ nın bayramıydı değil mi?

Artık protokolünden, oturuşlarına kadar ordu saf dışıdır.

Hüzünlüyüm ve geçen 76 yılıma acıyorum.

Ya sizler ya bu ülkenin ekmeğini yemiş, Atatürk’ün kurduğu okullarda okumuşlar, onun kurduğu ordunun komutanları, astsubayları hatta erleri hiç mi hüzün ve utanç içinde değilsiniz?

Yarın öteki dünyada şehitlerimize bakalım ne mazeret uyduracaksınız?

30 Ağustos artık benim kutsanacak, sevinçle heyecan duyacak günüm olmaktan çıktı. Hüzün günüm oldu.


Kurtul Altuğ/AYDINLIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget