Ergenekon’dan Futbola... - Şükran Soner

Cemaatin önde gelen sözcülerinden birinin futbolda şike operasyonunun başlatıldığı gün çıkan, “Sıra Futbol Baronlarında” başlıklı yorumunu sabahın köründe televizyon haberlerinden duyunca kafamda şimşek çaktı. Aylar, yıllardır kimselere anlatamadığımız, sevgili arkadaşlarım Mustafa Sönmez’in deyimiyle “AKP rejimi”nin, Ali Sirmen’in “Ne ‘Sivil’i Kardeşim?” başlıklı dünkü yazılarında ekonomi ve siyaset cephesinden olup bitenlerin çok çıplak anlatıldığı, Erdoğan hükümetleri iktidarlarının keyfi, “Ben yaptım oldu” yönetimlerinin kaos yaratma becerilerinin, halkımız tarafından en yaygın görülebilecek bir “son perdesi” örneği olabileceğini düşündüm…
Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesi kararının günlerdir haberlerde, tartışmalarda ana gündem maddesi yapılması, futbola ilgi duyamayan bir kadın olarak içimi bayıltıyorsa da, bizler insan hakları ihlallerini anlatabilmek adına “yargısız infaz” dediğimizde, bize ayrık otu, uzaylı gibi bakanların, şimdi futbol üzerinden bas bas, kitleler halinde “yargısız infaz” diye bağırmalarından hoşnutum. İtiraf ediyorum ilk haberlerin çıktığı gün, eski futbolcu, zamanında en çok ceza yazma rekoru kırmış emekli milli hakem, 89 yaşında hâlâ futbolda olup bitenleri yakından izleyen babama danışmıştım. Futbolda kirlilik, şike üzerine “eksiği var, fazlası yok” demeye getirmişti. Ancak futbolu baronlarından temizlemede gidilen yolun yol olmadığını da anlatmıştı. Genel olarak insan hakları, hukuk devleti düzeni, yargı için bizim söylediklerimizle aynı anlama gelen akıl yoluna işaret etmiş; kirliliğin, suçun olduğu her olaya zamanında, anında, söz konusu suçu işleyen kişi ile birebir ilişkilendirerek müdahale edilmesi halinde temizliğin başlayabileceğini belirtmişti. Toptancı suçlamalar, güdülenmiş operasyonlar, gelgitlerle, ancak kaosa gidilebileceğini söylemişti.
İktidar erki padişah düzenlerini aratacak ölçeklerde, yaşamın her alanına dönük, astıkları astık, kestikleri kestik, keyfi müdahale yapmakta; tüm kurumlar ellerinde… Ağıza alınamayacak kavramlar, sözcüklerle, ortaya çıkan kaosa karşı bayrak kaldırmış, sayısız suçlama konusunu bir bir sayıyorlar… Sahibinin sesi yargı tarafından, çok sayıda kişi tutuklanmış olmasına karşın, somut kanıtlarla suçlamalar henüz ortada yok. Ergenekon’un simgesi olduğu tüm siyasi davalar gibi, TSK’nin hedef alındıkları da içinde, futbol dünyası için de katlanmış ölçeklerde, hukuk dışı yollardan elde edilmiş telefon dinlemeleriyle çoktan kamuoyu infazları en uç noktalara tırmandırılmış…
***
Futbolda var olduğu kuşkusuz şike, haksız kazançların gerçekleri üzerinden değil, senaryoları üzerinden toplumsal karalama, cezalandırmalar almış başını gidiyor. Fenerbahçe örneği çok çıplak; Cumhuriyet tarihinde de önemli yeri olan bir koca kulüp, tüm sporcuları, yöneticileri, taraftarlarıyla birlikte yargısız infaz ediliyor. Gidiş öylesine bir gidiş ki, cemaat sözcüsünün deyimiyle var oldukları kuşkusuz “futbol baronlarını” temizleme operasyonu hak getire… İktidara tam bağımlı yargıyla, futbol yönetiminin hakça karar verebilme olasılıkları yerlerde; Federasyon’un yöneticilerinin, sorumlu bakanların savunmaları havalarda kalıyor…
Konu, her kültürden erkeklerimizin kendilerini çok yetkin hissettikleri alan, futbol olunca, seçmen cesurca hesap soruyor. Hapiste, sağlık sorunları ile boğuşan Fenerbahçe Başkanı ile başta Başbakan Erdoğan’ın, AKP’nin yıllarca iç içe, dayanışmayla sporu nasıl siyasette kullandıklarının örnekleri veriliyor. Futbola gereksinim duyulan anlamlı her siyasi atakta, kurulmuş sıkı dostluklar sayesinde Fenerbahçe’nin nasıl başrolde olduğunun örnekleri sayılıyor. Fenerbahçe’nin cezalandırılmasında konu edilen son karşılaşmalara, şike iddialarına ilişkin, seçimler öncesi gündeme gelmiş suçlamalar, yakınmalara nasıl kulakların tıkandığı anlatılıyor. Savcılarla görüşülerek, suçlamalar araştırılarak daha önce karar almayan Federasyon’un dış müdahale üzerine cezalandırmaya kalkışması “Biz müstemleke miyiz?” sorgulamasına konu oluyor.
Acı acı gülümsüyorum “NATO’nun Libya’da ne işi var?” dedikten hemen sonra, NATO içinde askeri güçle, İncirlik’i karargâh yaptırarak devreye girmiş, yetinmemiş muhalefetin, Meclis’in onayını almadan Dışişleri Bakanı aracılığı ile elden direnişçilere para yardımı yapmış Erdoğan hükümetine soru yöneltemeyen halkımıza… Yine stratejik ortaklık, Osmanlıcılık özlemi ile İslam dünyasında rol model olma sevdası uğruna Suriye’deki iç savaşı “iç işlerimiz” olarak tanımlamanın sorgulamasını yapamayan erkek halkımız, üyelik, üst örgüt ilişkileri içinde UEFA’dan gelen talimata uyulmasına karşı kazan kaldırıyor. Kimselerin aklına, seçim sürecinde Meclis’ten alınmış, KHK düzenleme yetkisiyle, geleceğe dönük çevrenin yağmalanacağı, satılmamış kamu işletmesi kalmayınca yollar, köprülerin özelleştirileceği, meslek örgütlerinin özerkliğinin, yetkilerinin rafa kalkacağı, tarihi, SİT alanlarının yok edileceği gelmiyor… En son dünkü KHK’yle yargının tümünde yasasız kadrolaşma düzenine ses çıkmıyor.

Şükran Soner/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget